11.Bölüm

17.2K 647 81
                                    

Bazen yaşananlar sonucu gösterir oysa herşeyin yeni başladığından habersizdir insan oğlu.

Süveyda yorgun gözlerini bebeğinin sesiyle açmıştı. Küçük gözleri yumuk minicik dudaklarından sesi yükseliyordu. Yatakta doğrulurken kızını yavaşça kucağına aldı.

"Acıktı mı benim kızım"

Öyle güzeldi ki. Sanki dünyanın en güzel varlığını kucaklarında taşıyordu.

Ağlayan bebeği emmeye başlamasıyla susmuştu.

"Güzel kızım benim"

Gözleri kızını seyre dalmışken diğer eliyle o minicik yanaklarını okşuyordu.

"Oyy" döküldü dudaklarından. İçinde hissettiği duygu öyle yoğundu ki herşeye bedeldi sanki.

"Bu nasıl his Allahım"

Anne olmak. Şiirlere yazı olan, destanlara kitap olandı. Annelik belki de dünya da hissedilebilecek en yogun his ve benliğine katlığın en değerli varlıktı.

Aylar sonra içine huzurla bir nefes çekti genç kız. Gözleri dolmuştu. Ona bakmaya bile kıyamıyordu. Kucağında minicik sanki ele avuca sığmayacak kadar küçük bir mutluluk taşıyordu.

Taki odanın kapısı açılıp içeri elinde sülahi ile Ferzan girene kadar. Süveyda oturuşunu düzeltip kendini eliyle saklarken Ferzan biranlık bir tereddüt etsede dudaklarını ıslatıp elinde ki sülahi'yi gösterdi. Yaramaz bir çocuk gibi suçunu itiraf ediyordu sanki.

"Esma abla" demiş bardağa doldurduğu şerbetle

"Sana şerbet yapmış bunu içmen lazımmış" demişti.

Süveyda yüzüne indirdiği düz bir ifade ile karşısında ki adamı izliyordu. Ne zaman onu görse içinde koca bir boşluk sanki yüzüne vuran gerçeğin acısı sancıyordu. Oysa Ferzan ona bakınca yüreği dinğinliyor nefes aldığını hissediyordu.

Minik bebeği karnını doyurup annesinden uzaklaşırken Süheyla içine bir nefes çekip üzerini düzeltti. Gözleri tekrar kızına dönmüştü.

Yanına ne zaman çöktüğünü bilmediği adamla irkilsede gözlerini yine de ona çevirmemişti.

"Çok küçük değil mi"

"Doktor kilosu normal dedi demiştin"

Ferzan'ın budaklarını bastırırken gözlerini kızından ayırmıyordu.

"Yine de küçük, baksana çenesine minicik"

Süveyda'nın gözleri kızına kayarken yüzüne hafif bir gülümseme oturdu.Şu koca konakta gülmeye başlamıştı genç kız. Minicik bir beden karanlığın üzerine mutluluğu sermişti. Gerçekten minicikti. Hatta ufacık.

"Ufacık" ufak bir sessizliğin ardından adamın sesi yükseldi bu sefer.

"Sana benziyor"

"Senin gibi koca gözleri olacak"

Süveyda'nın kaşları yükselirken gözleri tekrar kızına inmişti.

"Daha çok değişir. Kim bilir büyüdükçe daha kimlere benzeyecek"

Genç kız kucağında ki bebeğini yavaşça beşiğine koyarken üzerini dörtmüştü. Bebekleri doğduğu andan beri aralarından örülü olan duvarları çoktan birer birer yıkmaya başlamıştı ama onlar bunun farkında olamayacak kadar kırgın ve çaresizdi.

Adam getirdiği şerbeti karısına uzatmıştı. Esma ablası sıkı sıkıya tembihlemişti. Bunu kesin içmesi lazım yoksa bebek aç kalır demiş korkutmuştu iyiden iyiye adamı.

HUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin