Genç adam kızının sesiyle çatık kaşları düzleşmiş bakışları yumuşamıştı. Kızına doğru adımlarken Bekir önüne geçmiş sanki bir pisliği fırlatır gibi hiç zorlanmadan kolundan tuttuğu adamı kenara doğru itelemiş sorun çıkarmaması içinde adamları sıkıca tutmuştu orta yaşlı adamı.
"Kızım"
Paytak paytak yürüyen kızını kucağına almıştı. Tüm hayatı, tüm huzuru bu bedende gizliydi artık. Bunca zaman kaçırdığı o kadar çok şey vardı ki. İlk yürüyüşü, ilk konuşması tüm ilk heycanlarını kaçırmıştı. Sırf onu üzmemek için buna bile katlanmıştı.
Oysa Ferzan olmasa günahsız bir adam ölecek yüreği ateş gibi yanacaktı. Ona bu acıyı hissettirmek dahi istememişti ama kimse ona baba acısı ile yanan yüreğini sormamıştı.
Sahi, babasının ölümü ile yanan yüreğini anlayıp teselli edecek birileri varmıydı. Bir kişi de olsa onun acına dokunup sadece 'geçecek' diyebilirmiydi
Hayır... Yoktu. O bu hayatta önce babasını kaybetmiş. Sonra sevdiği kadının soğuk sularında boğulmuş Annesinin bengiliğini kaybetmesine şahit olurken onu dört duvar arasına yollamak zorunda kalmıştı.
Canı acısa onunla beraber ağlayan annesi de yoktu artık. Kim ne derse desin. Bu hikayede en çok kaybı Ferzan vermişti. O eline bulaşmayan günahın cezasını çekmiş üstelik bir sevda ateşinin özlemi de eklenmişti.
"Bab-ba"
"Babam"
Kucağında kızı babasının yanağına minik ellerini koyup öperken yüzünde koca bir gülümseme vardı. Huzurla bir nefes çekti adam. Gözleri kızının her zerresini izlerken hayat buluyor o minicik öpücük üzerinde ki tüm yorgunluğu atıyordu.
"Gidelim mi kızım"
Herşeyden habersiz olan Eflah ellerini çırparken Bekir'in öfkeli sesi duyulmuştu.
"Ferzan! Ne yaptığını sanıyorsun sen"
"Artık benimle yaşayacak"
"Ne demek seninle yaşayacak"
Kucağında ki kızını sağ koluna alırken yüzünde histerik bir gülümseme yayılmıştı.
"Bekir Ağa"
Sesinde ki alay dolu ifade açıkca belli oluyordu.
"Onun benim kızım olduğunu unuttuyorsun"
"Daha çok küçük... Annesi olmadan durmaz nasıl başa çıkmayı düşünüyorsun"
"Annesi..."
"...Tıpkı benim gibi istediği zaman gelir görür" demiş Adamdan bir cevap beklemeden adımlarını arabaya doğru yürümeye başlamıştı. Burada en ufak vakit dahi kaybetmek istemiyordu artık. Çok uzun süre sabretmişti. Öyle ki minicik kızı buraya geldiğin de minicikti. Şimdi ise çoktan iki yaşını doldurmuştu. Sahi o kadar zamanın içine neler neler sığmıştı.
"Kızım"
Süveyda'nın sesi duyulana kadar. Genç adamın adımları dururken gözlerini kapayıp içine derin bir nefes çekti. İşte en zor kısım buydu. Oysa onu görmeden hızla çekip gidecekti.
Sakın Ferzan... Sakın onu yenilme
"Nereye götürüyorsun onu"
Süveyda gelen seslerle aşağı inmişti. İlk tereddüt etsede babasını tutan adamlar ve Ferzan'ın kucağında kızı ile yüreği ağzına gelmişti.
"Nereye götürüyorsun dedim"
Genç adam derin bir nefes alırken gözlerini karartmış kucağında ki kızını yanında ki adama verip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUN
Ficção GeralKan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yüklendikleri omuzlarını bükmüştü de ses çıkarmamıştı.