25.Bölüm

17.4K 874 127
                                    

"Zişan lacivert gömlegim nerde"

Ferzan elinde ki ceketle odasından çıkarken bir yandan da kardeşine sesleniyordu.

"Zişan!"

Mutfaktan başını çıkarın Süveyda gözlerini etrafta gezdiren adama dikti. Belki varlığından bile haberi yoktu.

"Yıkamaya attım onu. Zişan okuldan gelmedi"

Gelen sesle başını karısına çeviren adam sessizliğe büründü. Aradan bir hafta geçmesine rağmen onunla fazla konuşmuyor gözlerine bakmıyordu. Belki de kalbine engel olamayacağını bildiği içindi.

Peki ya sesi

"Tamam"

"İstersen beyaz gömleğini ütüleyebilirim"

"Ben hallederim. Ayrıca bu tür işleri yapmana gerek yok. En azından bana ait olan işleri" sesi sonlara doğru kısılmıştı. Odasına dönerken yanında hissettiği bedenin odasına girmesi ile afalladı.

"Zişan bugün önemli bir iş yemeğine katılacağından bahsetti" dedi kadın  girdiği odada ki dolabı açarken içinden beyaz bir gömlek çıkardı.

"Bu olur mu"

Elinde ki gömleği, genç adamın tuttuğu takıma yaklaştırırken

"Bence bu daha iyi"

"Daha klasik"

"Sonuçta uyuyor"

Kadının elinde ki gömleği alırken

"Ben hallederim sen çık"

"Lacivert gömlek için kızdın dimi"

"Zişan'a bugün için hazırlamasını söylemiştim"

İşler o kadar yoğun geçiyordu ki bazı ütüleri de kardeşine kalıyordu.

"O yüzden kenara koymuştu. Bende yıkanacak diye ayırdığını sandım"

Ferzan gözlerini sabır çeker gibi kaparken bir nefes verdi. Dişleri arasından

"O yüzden benim kişisel alanıma girme. Eşyalarımı da karıştırma... Lütfen" derken gözleri genç kızın gözlerine kısa bir süre de olsa değmişti.

Yutkundu Süveyda. Ondan bu hareketleri bu davranışları beklemediği için olsa gerek gözlerini ayak ucuna çevirdi.

"Sen..." dedi kurumuş dudaklarını ıslatırken. O an adamın gözleri istemsizce karısının dudaklarına kaydı.

" benden nefret mi ediyorsun"

Haşa

Ferzan gözlerini sıkıca kapayıp anın büyüsüden sıyrıldı yoksa kendini tutamayacaktı.  Ardında bıraktığı kadınla gardolabın başına gitmişti.

"Saçmalama"

"Şimdi de saçmalıyor muyum"

Kadının son sözleriyle gardolabı karıştıran elleri durdu adamın. Gözleri karısına dönerken kaşları şaşkınlıkla havalandı. Yutkunup tekrar önüne döndü.

"Öyle demek istemedim"

Kolunda hissettiği baskı ile şaşkın gözlerini koluna çevirdi. Hangi ara dibine kadar gelmişti. Ve neden işleri bu kadar zorlaştırıyordu.

"Ne demek istedin"

Bu sözlerinden sonra kolunu tutan elini kavramış genç kızın sırtını dolaba yaslamıştı. Gözleri karısının şaşkınlıkla açılan gözlerine kenetlenirken titrek bir nefes çekip kulağına doğru yaklaştı.

HUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin