İleriye doğru ittirdiği adamla kesik kesik nefes almaya başladı Ferzan. Gözleri kararırkek çattığı alnı kırışmış şakağın da ki damar kendini belli etmeye başlamıştı.
Gıcırdayan dişleri kulakları doldururken gözleri büyüdü Baver'in. Bu tepkiyi elbette beklemiyordu ama şuan ki hali onu bile korkutmuştu.
Ferzan'ın seğiren çenesiyle bakışları kapkara oldu. Beline silahını yerleştirirken yüzüne yerleştirdiği duygusuzlukla burnundan sokuyordu sanki. Gözleri tek bir yöne sabitlenirken Adamı ardından bırakıp mekandan çıktı. İşte şimdi kıyamet kopacaktı.
"Beyim, Ferzan beyim"
Ferzan çoktan arabaya binip gaza yüklenmişti.
"Kahretsin"
Baver arkasından arabaya atlarken adamlarını aramış hepsini bir araya toplamıştı. Bir saatte gelecekleri yolu yarım saatte çoktan gelmişlerdi.
Ferzan öfkesini dizginleme için sıktığı direksiyonları bırakırken indi arabadan. Baver arkasından inerken adamları çoktan gelmişlerdi.
Öyle sakindi ki Ferzan kapıyı dahi sadece iki kere tıklamıştı.
Açılan kağıda hizmetli gözükürken ruhsuz bir sesle
"Amcam evde mi"
"Evet odasında beyim"
"Amcamla önemli bir mesele konuşacağız. Sakın yukarı çıkmayın"
"Peki beyim"
Adam sakince girdi konağa. Merdivenleri eli cebinde çıkarken bir ara baygın bakışları altında kurumuş dudaklarını ıslatmıştı.
Odasına geldiği kapıyı çalmadan içeri girdi. Hasan aniden açılan kapıyla afallasa da gördüğü suretle bakışları yumuşamıştı.
"Ferzan hoşgeldin"
Genç adam kararmış gözlerle orta yaşlı adama yaklaştı. Hasan olanları anlayamayıp sadece yiğenini izliyordu. Bir gariplik vardı.
Ferzan dibine kadar girdiği adamın başını tuttuğu gibi masaya geçirdi. Hiç konuşmadan hesap dahi sormadan.
Şüphelenmişti. Ve şüpheleri de doğru çıkmıştı.
"F-ferzan!"
Adamın kafasını tutup tekrar masaya geçirdi. Öyle ki kaşı çoktan açılmış kan akmaya başlamıştı.
"Ne duyduysan yalan Ferzan! Babanı ben öldürmedim"
Genç adamın dudağının kenarı çekilirken odaya Baver girmişti. Onu durdurmaya elbette gücü yoktu. Kapıyı arkasından sıkı sıkıya kitlerken bir köşede sadece olanları izliyordu.
Ferzan havaya kaldırdığı adamın yüzüne bir yumruk geçirirken yere düşmesini sağlamıştı. Gözü dönmüş gibi yerden yere vuruyordu adamı
"Ba-baver... Ya-yardım çağır"
Duymuyordu bile. Adamın dudaklarından dökülen acı inlemeler odaya yayılırken bir kaç kan damlası etrafa bulaşmıştı.
"Babamı öldürdün!"
Ferzan öyle sert söylemişti ki. Yüzünde her hangi bir duygu olmasa da o ses tonu Hasan'ın korkuyla titremesine sebep olmuştu.
Yerde sürünen adamı yakasından tutup yüzüne doğru yaklaştırdı. Hafif nemlenmiş saçları kapkara gözlerini kapasa da öfkesini bir barut misali gösteriyordu.
"Süveyda..." İsmini söylerken dişlerini daha çok sıkmıştı.
"Ona sevdalı olmamı kullandın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUN
General FictionKan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yüklendikleri omuzlarını bükmüştü de ses çıkarmamıştı.