3.Bölüm

19.8K 638 68
                                    

Süveyda duyduğu kelimelerle nefesi kesilmişti. Yüzüne yayılan tuhaf his ile kaşları çatıldı.

"Bu kadar mı nefret ediyorsun benden"

Ferzan başını hafif sağa doğru eğmiş yorgun gözlerini genç kıza kitlemişti.

"Hissettiğim bu duygu sadece nefret mi sanıyorsun bu duyguyu ben bile nefrete sığdıramam"

Genç kızın gözleri yere inerken yutkunamamıştı bile. Karşısında ona canavarmış gibi hissettiren bir adam vardı.

"Ne tuhaf" dedi genç kız. Kızaran gözlerini karşısında ki adama çevirip vücudunu dikleştirdi.

"İçimde sana karşı hiçbir duygu yok"

"Olmaması gayet normal. Sonuçta babamı öldüren senin baban değil mi"

Yutkunan genç kız burnundan nefes almış kuruyan dudaklarını ıslatmıştı. Gözlerini kaçırarak

"Bundan emin olamazsın" dedi

Kolunun sıkıca tutulmasıyla gözleri büyüdü

"O yüzden mi bu evliliği kabul ettin!"

Diğer eliyle yatağı gösterip

"Yatağıma.." derken Süveyda'nın elleri hızla Ferzan'ın dudaklarına kapanmış sesini kısmıştı.

Güzel gözlerinden yaşlar akıp giderken fısıltı misali

"Mecburdum" dedi

Adam dudaklarının üzerinde ki eli yavaşça indirirken

"O zaman suçlu babandır. Yoksa işlenmemiş günahını neden sen ödeyesin"

Bir kaç adım uzaklaşırken başını olumsuzca salladı kadın

"Küçücük yeğenimle tehdit ettiniz" dedi içine derin bir nefes çekerken

"Ne yapmamı bekliyordun... He. Evlenmeyip ablamın yüreğine koca bir korkuyu mu salsaydım. Bilinmezlik ile küçüçük yeğenimi mi verseydim"

"Bu mu"

"Evet bu. Ben sizin kadar güçlü değilim. Bize kol kanat gerecek kimimiz var ki. Hepsi kaçıp giderken bir başıma ne yapmamı bekliyordun. Herkes sizi savunurken hanginizle savaşma mı bekledin."

Genç adam gözlerini kapatıp içine derin bir nefes çekti. Odadan hızla çıkıp uzaklaşırken Süveyda olduğu yere çökmüş hıçkırıkları bir bir sıralanmaya başlamıştı. Çıldırmamak elde değildi. Öyle ki kendinden nefret etmeye iğrenmeye başlamıştı bile. Dudaklarından bir çığlık koparken hıçkırıkları birbirini kovalıyordu.

                                   * * *

Zaman tüm acılara rağmen su misali akıp giderken buraya geleli kaç ay olmuştu bilmiyordu bile. Günleri saymayı bırakılı çok olmuştu. Bugünün hangi gün olduğunu hangi ayda olduklarının artık bir önemi yoktu. Herşey biran da nasıl da tüm önemini kaybetmişti.

Neriman hanım her gününe bir iş ekliyor her defasında beğenmeyen gözlerle onu inceliyordu. Bugün de bahtına ahır temizlemek düşmüştü.

Enazından kendine bir arkadaş bulmuştu. Burda en çok sevdiği at Yanık'tı. İsminin anlamı elbette vardı. Ahırda ki Rüzgar'a aşıktı. Yanyana geldikleri her vakit birbirlerine dolanır sanki yıllardır gurbette gibi hasret giderirlerdi.

"Yanık, o gözlerin hiç ayrılmazmı sevdiğinden"

Bir elinde süpürge diğer eli ile Yanık'ın başını okşuyordu.

HUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin