Merhaba, size gecenin bir yarısı sürpriz yapayım dedim... Bölüme geçmeden burayı okursanız sevinirim.
Öncelikle uzun bir süredir yokum bu kitap için, hatta doğruyu söylemem gerekirse genel olarak yoktum. Yazacak kafayı bir türlü toplayamadım, psikolojik açıdan. Her ne kadar bu basit bir neden gibi dursa yazım aşamasında insanı etkileyen en büyük faktörlerden. Tam başlayacak oldum, yeni bölüm günü bile verdim... ama özel hayatımda gelişen bazı nedenlerden dolayı yine yazamadım. Neyse geldim, yine ve yeniden diyelim. Şimdi yeni bölüm ne zaman gelir sorusuna şunu cevap vereyim bin kişinin okuduğu kitaba bence bir 150 yorum gelir... hatta 200'de oy gelir... değil mi? Gelir gelir, işte bende o zaman atarım.
Yeni bölüm duyurusu ve alıntılar için twitter hesabımı kullanıyordum ancak bazı okuyucularım erişemediği söylediğinden eski kitaplarımla ilgili olan instagram hesabımı açtım. Oraya gelirseniz yarın ya da birkaç güne 20. Bölüm alıntısıyla karşılaşabilir.
AY UNUTMADAN!!!
HEM ARKADAŞIM HEM OKURU OLARAK SEVDİĞİM BİR YAZAR DÖNDÜ! HEMDE BOMBA BİR KURGUYLA! Bakın arkadaşım diye değil, okuru olarak söylemeliyim ki o kitabı okuyan elinden bırakamaz. ÖLÜM RABITASI 15 BÖLÜMÜYLE YAYIMDA! Koşun bakın!
Wattpad hesabı: sessizdirenis_
Kitabı: ÖLÜM RABITASI
Eğer bulamazsanız benim listeme bakarsanız ilk listede bulabilirsiniz. Okuyun da dedikodu yapalım <3
Instagram: @/aiomry
19. YENİ BİR BAŞLANGIÇ
Kaşlarımı çatıp sahneye odaklanmaya çalıştım ama her ne yaptıysam mutfakta bir şeylerle uğraşan Selim Efe'den odağımı alamıyordum, tek odak noktam, tek zaafım şu an o'ydu. O lanet günün üstünden tam bir hafta geçmişti ve ikimizde birbirimize karşı bu konuyu kapatmıştı ama bir duvar vardı.
Kalın demek, yalan söylemek olurdu ama incede olsa bir duvar vardı ve insanı ister istemez huzursuz ediyordu. Kalbimin her an gidecek diye korkuyla çarptığı gibi, onunda bana bir şey olacak diye endişesiyle kalbinin attığını biliyordum.
Onu tanıyordum, tanımıştım artık.
Klimadan esen soğuk esintisiyle dilimin damağına yapışır gibi hissettim. Susamıştım ama ayağa kalkacak halim yoktu. Koltukta uzanıyordum ve üzerime sırf hoşuma gittiği için örttüğüm ince çarşafın altından bacaklarımı birbirine bastırarak kendimi toplamaya çalıştım.
Selim Efe en sonunda elinde bir tepsiyle geldiğinde üzerindeki dumanı tüten tost ve yanında meyve suyunu gördüm. Bir elindekilere bir Selim Efe'ye bakarken gözlerimi kırpıştırmaya başladım.
Selim Efe burnundan seslin bir soluk verirken sehpayı yanıma doğru çekti ve baldırımın yanına kalan o boşluğa oturdu. "Bir şeyler yemelisin, aç kalıyorsun ve günden güne çöküyorsun, bunu görüyorum." Diye tok bir sesle konuştuğunda istemsizce kendime çeki düzen vermiştim. Olduğum yerde doğrulup koltuğun kol kısmına sırtımı yasladığımda yutkunarak ona baktım. Dudaklarım kurumuştu, hasta değildim ama nedense kendimi halsiz hissediyordum. Kaşlarını kaldırdığında genzini temizlemek için birkaç kez öksürdü. "Meltem," dedi ıssız bir sesle.
"Selim Efe," dedim aynı tonla, o ıssızlık kanımın çekilmesine neden oluyordu. Gözlerimde bir yangın çıkartıyordu, kendimi o kadar savunmasız hissediyordum ki bir bakışıyla, nefes alamıyordum. Ciğerlerimin söndüğünü hissediyordum. Yutkunarak kendimi toparlayamaya çalıştım. "Aç hissetmiyorum kendimi, teşekkür ederim ama yiyemem, canım istemiyor."
![](https://img.wattpad.com/cover/321283224-288-k766302.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARUMAR
General FictionMeltem aşık olduğu adamdan bilerek hamile kalıp, evlenir. Ailesi onu bir kalemde silerken o sevdiği adama kavuşmasının mutluluğu yaşıyordur ama her şey göründüğü kadar tozpembe değildir. Meltem evlendikleri ilk akşamdan itibaren hiçbir şeyin normal...