Chanyeol bakışlarını ağacın altında öylece duran ve telefon ile konuşan bedende gezdirdi. Baekhyun sıkıntılı görünüyordu.
Adını biliyordu, soyadını da öyle.
Kim olduğun da. Önemli olan kim olduğu değildi. Chanyeol için ne ifade ettiğiydi.
Omuzuna asılı olan çantasını çekiştirdi. Bir türlü kendine zaman yaratabilmiş değildi. Onunla hâlâ konuşamamıştı.
Derin bir nefesle çıkarttı telefonunu cebinden. Aramayı cevapladı ve hızlı adımlar ilerlemeye başladı okulun çıkış kapısına.
Şans bugün de yüzüne gülmemişti. Yarını bekleyecekti.
Yorgun bir nefes verdiği sırada duydu arkasından seslenildiğini. "Pardon! Şey pardon çantanızdan düştü." Elinde tuttuğu küçük defter ile arkasından gelen bedene şaşkınlıkla baktı Chanyeol bir kaç saniye.
Şanstan bahsetmişti değil mi? Bu gerçekten şanstı işte.
Hızla bir kaç adımla yaklaştı Baekhyun ona. "Çantanız açık kalmış. İçinden düştü." Chanyeol hızla uzandı ve elinde tuttuğu küçük not defterini aldı. "Ah teşekkür ederim. Dikkat etmemişim."
Gülümsedi Baekhyun. "Rica ederim." Aralarında bir kaç saniye sessizlik olduğunda Chanyeol boğazını temizledi. "Öğrenci misin?"
Baekhyun başını salladı hafifçe. "Evet, sen?" Chanyeol da onun gibi cevapladı. "Tahmin edeyim güzel sanatlar." Dedi Chanyeol hafifçe gülümserken. Beklediği şans ayağına gelmişti.
Bunu asla kaçıramazdı.
"Ah evet, resim. Senin?" Diye sordu Baekhyun merakla. "Müzik." Diye cevapladı Chanyeol. "Bugün uygulamalı ders olmadığı için gitarı getirmedim normalde onsuz gezmiyorum."
Gülümsedi Baekhyun. "Piyano çalabiliyorum yalnızca. Gitarı da en yakın zamanda öğrenmek istiyorum aslında."
Chanyeol bulduğu fırsatla sırıttı. "Öğrencilik zor, eğer bir ders falan almak istersen yardımcı olabilirim." Baekhyun onun bu adımını gördü ama çekincesi yoktu. Gayet hoş birine benziyordu karşısındaki çocuk.
"Önce tanışalım." Diye mırıldandı ve uzattı elini. "Baekhyun." Gülüşü büyüdü Chanyeol'un. Ona doğru uzatılan eli sıktı hızla.
"Chanyeol."
/////////////////////////
Sehun sırtını yatağın başlığına yaslamış konuşan Baekhyun'u dinliyordu. Bir yandan ise yanında getirdiği keklerden yemeyi de ihmal etmiyordu.
Çok güzellerdi ve Baekhyun üzgün olduğu için hepsi Sehun'a kalmış gibiydi.
"Ya inanamıyorum ben Sehun. Bu nasıl bir yüzsüzlük? Adam odama daldı resmen!" Sehun ağzındaki kek parçasını yuttu hızla. "Yani bende anlamış değilim. Yürek mi yedi bu adam? Ne bu, tüm byunları elden geçireceğim oyunu falan mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Japan/Chanbaek
FanfictionBaekhyun içeri giren ablasına gülümseyerek bakıyordu. Onunla birlikte içeri giren ve elini sıkıca tutan Chanyeol'u gördüğünde ise gülümsemesi solmuştu. Onun, burada ne işi vardı? Exo 1.liği 🍒