"Şimdi ne yapacağız Hoon? Bana bir yol göster, lütfen. Ben hayatım başıma yıkılmış gibi hissediyorum." Eun parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. "Ailem benden bir cevap bekliyor, ben tam anlamıyla ne olduğunu bile bilmiyorum."
Hoon yaklaştı ve ellerini tuttu Eun'un. "Sana kötü bir haber vermek istemezdim güzelim ama geç kaldığımızı söylemek zorundayım sana."
Yutkundu Eun. "Belgeleri çoktan depolamış. Geç fark ettim özür dilerim. Benim gücüm de bir yere kadar yeter. Seni kurtarabilirim. Elimi tut Eun, birlikte gidelim."
Eun dolan gözleriyle baktı adamın gözlerinin içine. "Ailem, onları nasıl bırakayım?" Elinin üzerine yumuşak bir öpüş verdi Hoon. "Ailen bu çekecekleri cezayı hak ediyor güzelim. Senin bile haberdar olmadığın şeyler var. Anlatacağım sana her şeyi ama Chanyeol harekete geçmeden önce seni ülkeden çıkarmamız gerek."
"Nereye gideceğiz?" Dedi ayağa kalkan Hoon'a bakarken. "Önce Japonya'ya gideriz. İhbar edildikten sonra tüm hesaplara tedbir uygulancaktır. Bloke edilecektir. Sana yeni bir hesap açacağız gittikten sonra. Ailenin parasını kullanmanı istemiyorum."
Eun kalktığında kolunu hızla beline sardı ve kendisine çekti hoon. "Sana söz veriyorum Eun. Sana çok güzel bir hayat vereceğim. Yalnızca bana güven. Yalnızca inan güzelim."
Eun başını hafifçe salladı. "Sen benim tek yolumsun." Diye mırıldandı kollarını Hoon'un vücuduna sararken. Kurtulmalıydı bu durumdan da batmaya başlayan soyadından da.
Bu isimle beraber batmayacaktı. Ailesini geride bırakması gerekiyorsa bunu yapardı.
Yalnızca kendisini düşünüyordu.
//////////////////
Baekhyun Chanyeol'un onun için hazırladığı kahvaltıyı ederken Chanyeol salonda oturmuş telefon konuşması yapıyordu.
Lucas ile konuşuyordu. Az önce de amcasıyla konuşmuştu. Yoğundu Chanyeol, bir şeyler dönüyordu yine.
Baekhyun anlamaya çalışmayı bırakmıştı. Yorgundu, kendisini iyi hissetmiyordu. Bebeğine bir şey olmasından korktuğu için yalnızca akışına bırakmıştı.
Öğrendiği tüm bu şeyleri atlatmasının başka bir yolu yoktu yoksa. Yıllarca anne baba dediği insanların gerçek ailesini ortadan kaldıran insanlar olduğunu hazmetmesinin başka bir ihtimali yoktu.
Chanyeol'un yanına adımladığını duydu. "güzelim, biraz daha ye. Dün akşam da bir şey yemedin." Yutkundu ve arkasına yaslandı Baekhyun.
"Chan, ben tüm bu olaylar bitene kadar buradan uzakta olmak istiyorum." Döndü Chanyeol'a. "Ben, bir süre Japonya'da kalsam."
Duraksadı Chanyeol. Bunu beklemiyordu. "Neden güzelim? Ben şuan Japonya'da kalamam. Biliyorsun, amcamla bir işin üzerindeyiz." Başını hafifçe salladı Baekhyun.
"Biliyorum, biliyorum. Ama uzaklaşmam gerek benim. Nefes alamıyorum burada." Uzandı ve elini tuttu. "Tüm bu gerçekler o kadar ağır ki. Kaldıramıyorum. Uzak kalmak, iyi gelecek. Sen işin bittiğinde gelirsin yanıma olmaz mı?"
Yutkundu Baekhyun. "Başladığımız yerde devam ederiz hayatımıza. Yeni bir sayfa açarız. Yalanlar olmadan." İç çekti Chanyeol. "İki hafta, en fazla iki hafta sonra gelirim yanına."
Başını hafifçe salladı Baekhyun. "Tamam, hiç sorun değil. Beklerim ben seni." Yaklaştı ve dudaklarını Baekhyun'un anlına bastırdı Chanyeol. "iyi olacağız sevgilim. Seni götürmek istediğim çok güzel bir yer vardı. İki hafta boyunca orada beni beklersin. Geldiğimde birlikte bir hayat kuracağız kendimize."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Japan/Chanbaek
FanfictionBaekhyun içeri giren ablasına gülümseyerek bakıyordu. Onunla birlikte içeri giren ve elini sıkıca tutan Chanyeol'u gördüğünde ise gülümsemesi solmuştu. Onun, burada ne işi vardı? Exo 1.liği 🍒