twenty two

392 48 11
                                    

Baekhyun titrek bir nefes verdi bakışları aynada gezinirken. Annesiyle kavga bile etmişti ama nişana katılmamayı kabul ettirememişti.

Gözlerinin içi ve altı kızarıktı. Yüzü sürekli dalgalanıyordu. Ağlamamak için zor tutuyordu kendisini.

Chanyeol'u öyle görmek istemiyordu. Kapısı çalınmadan açıldığında annesi girdi içeri. Hızlı adımlarla yaklaştı Baekhyun'un yanına.

"Neyin var bilmiyorum ama bugün ablanın günü Baekhyun." Üzerindeki ceketi düzeltti. "Kendine çeki düzen ver. Basın da olacak. Hepimiz, güzel bir görüntü vermeliyiz. Tamam mı Baekhyun?"

Yutkundu Baekhyun. "Tamam anne." Kadın gülümsedi. "Telefonunu alıp gel. Çıkıyoruz birazdan. Chanyeol gelmek üzeredir."

Annesi odadan çıktığında telefonuna uzandı. Chanyeol'un onun geldiğinden haberi yoktu. İki gündür konuşmamışlardı.

Chanyeol onu aramış olsa da, Baekhyun konuşmak istemediği için açmamıştı telefonlarını.

Titrek bir nefesle indi merdivenleri. Salondan çıkan ablasını gördüğünde yutkundu. Çok güzel görünüyordu.

Eun'un bakışları Baekhyun'un bakışlarıyla buluştuğunda gülümsedi. "Aww Baekhyun. Duygulandın mı? Babam da böyle." Yaklaştı ve sarıldı Baekhyun'a.

"Daha evlenmiyorum, bu kadar duygusal olmayın." Baekhyun gülümsemeye zorladı kendisini. "Çok güzel olmuşsun."

Ji eun büyükçe gülümsedi. "Ah teşekkür ederim." Kapı çaldığında hızla Baekhyun'dan ayırdı gözlerini. Bir kaç adım attı ve hızla açtı kapıyı.

Chanyeol ortada dururken Lucas hemen solundaydı. Chanyeol ji Eun'la göz göze geldiğinde kendisini gülümsemeye zorladı.

O sırada gördü hemen arkasındaki bedeni. Hazırlanmış olan Baekhyun, ona kızarık gözleriyle bakıyordu.

O da mı gelecekti yani?

"Hoş geldiniz." Dedi Eun bir adım geri çekilirken. Yutkundu Chanyeol. "Hoş bulduk."

İçeri girdiklerinde amcasına yol verdi Chanyeol. Baekhyun bir adım geri çekildi ve sırtını merdivenin tutunma yerine yasladı. Geniş salona ilerlediklerinde Chanyeol da içeri girdi.

Lucas Baekhyun'un yanına yaklaştı. "Sana söylemiştim. Bak, en büyük adımlardan birini bugün atıyorlar Baekhyun."

Baekhyun bakışlarını Lucas'a çevirdi. "İyi değilim, görmüyor musun?" "Bunu kendine sen yapıyorsun. Ben değil."

"Abimle devam ettiğin her an hem bizim ailemizi hem kendi aileni tehlikeye atıyorsun. Ona fazla güveniyorsun Baekhyun. Seni her zaman hayal kırıklığına uğratacak. Eminim."

Hızlı adımlarla yanından ayrıldığında Baekhyun sulanan gözlerini kuruladı hızla. Salona girdi, kimse oturmamıştı konuşuyorlardı. Kapının yanında durduğunda hep birlikte yola çıkma kararı almışlardı.

Chanyeol kapıya ilerlemeye başladığında göz göze geldi Baekhyun'la. "Özür dilerim." Diye fısıldadı. Baekhyun'un dudaklarını okuduğunu biliyordu. Baekhyun yanlızca gözlerini kapatıp açtı.

Kelimeleri yoktu. Diyecek hiç bir şeyi yoktu.

///////////////////

Büyük salona girdiklerinde Baekhyun ağır adımlarla ilerledi onlar için ayrılan masaya. Hiç kimseyi karşılayacak enerjisi yoktu.

Annesi en azından bunu hoş görmüştü.

Masaya oturduğunda bakışlarının masadaki çiçeklere dikti. Masanın ortasında mor orkideler vardı.

Alayla gülümsedi Baekhyun. Gücü simgelerdi. Ama aynı zamanda sadakat anlamına da gelirdi.

Chanyeol ise Eun'a sadakatsizlik ediyordu. Hemde kardeşiyle, Baekhyun'la.

Yüzünde hissettiği bakışlarla bakışları hemen yanında oturan adama döndü. Adam soğuk bir gülümseme verdi ona. "Merhaba bay Byun. Uzun zamandır sizinle tanışmak istiyordum."

Hızla uzattı elini. "Park Sung hoon." Baekhyun kaşlarının çatılmasına engel olamadı. "Benimle tanışmak isteyen biri olduğunu düşünmüyordum." Diye mırıldandı Baekhyun. Ona uzatılan eli sıktı. "Baekhyun."

Adamın gülümsemesi büyüdü. "Bayan Byun herkesçe bilinse de siz pek arkadasınız. Merak ediyordum. İyi misiniz? Yüzünüz solgun görünüyor." Yutkundu Baekhyun. "Biraz rahatsızım. Eun'un olmasaydı katılmazdım bile."

"Ah anladım geçmiş olsun. Ne kadar güzel bir kardeşlik bağınız var. Ben tek çocuğum, imreniyorum gerçekten." Gülümsemeye çalıştı Baekhyun. "Teşekkürler."

Misafirler tamamen alanı doldururken Baekhyun sessizce oturmaya devam ediyordu.

Bakışları salona giren Chanyeol'u buldu. Chanyeol duraksamadan yanına ilerlemeye başladığında yutkundu Baekhyun.

"Baekhyun, küçük bir sorun var da listelerde. Gelebilir misin iki dakika?" Baekhyun yavaşça salladı başını. "Pekala."

Ayağa kalktı ve üzerinde hissettiği Sung hoon'un bakışlarını umursamadan Chanyeol'un arkasından ilerlemeye başladı.

Chanyeol için ayrılan odaya girdiklerinde arkasından kapattı kapıyı Baekhyun. Chanyeol hızla döndü Baekhyun'a. "Gelmeyeceğini söylemiştin."

"Annem kabul etmedi." Diye mırıldandı Baekhyun. "Burada olmam seni de rahatsız ediyor." Chanyeol hızla adımladı ve aralarındaki küçük mesafeyi kapattı. "Saçmalama Baekhyun. Senin üzgün bakan gözlerin canımı sıkıyor yanlızca. Senin varlığın, beni hiç bir zaman rahatsız etmez."

"Chanyeol, ben gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum." Titrek bir nefes verdi Chanyeol. Yavaşça kollarının arasına aldı Baekhyun'u. "Seni seviyorum." Diye fısıldadı kulağına.

"Önemli olan tek şey bu." Yutkundu Baekhyun. "Birazdan parmağında bir yüzük olacak." Diye mırıldandı. "Bu, önemsiz mi?"

Yavaşça uzaklaştı, Baekhyun'un gözlerinin içine baktı Chanyeol. "Seni çok seviyorum ben." Baekhyun gözlerini kapattı sıkıca. Yaklaştı ve birleştirdi dudaklarını.

Chanyeol öpüşüne hızla karşılık verirken belini sıkıca sardı koluyla. Zorlukla ayrıldılar. "Seni çok seviyorum." Diye fısıldadı Baekhyun Chanyeol'un dudaklarına doğru.

"Her şeyden vazgeçecek kadar, çok." Titrek bir nefes aldı Chanyeol. "Gitmen lazım." Başını salladı Baekhyun. "Gideceğim." Yaklaştı ve küçük bir öpücük daha verdi Chanyeol'un dudaklarına. "Gidiyorum." Her şeye rağmen gülümsedi Chanyeol.

"Görüşürüz güzelim." Baekhyun odadan çıktığında hızlı adımlarla ilerledi lavaboya. Yüzünü yıkadı, titrek bir nefesle üzerindeki gömleğin yakalarını düzeltti.

Yeniden salona girdiğinde hızlı adımlarla ilerledi ve oturdu yerine. İçeri giren Eun ve Chanyeol'u gördü. Eun koluna girmişti, onun yüzünde büyük bir gülümseme varken Chanyeol neredeyse ifadesizdi.

Mor orkide ile süslenmiş duvarın önüne geçtiklerinde herkes alkışlarken Baekhyun bunu yapamadı.

Chanyeol'un amcası oturduğu masadan kalktığında Baekhyun alt dudağını ısırdı istemsizce. "Bu söz, iki çocuğumuzun aşkının taçlandırılmasıdır. Evlilik için atılan ilk ve en büyük adımdır."

İkisine de yüzükleri taktı. "Herkes için hayırlı olması dileğiyle." Kurdeleyi kestiğinde yeniden büyük bir alkış koptu büyük mekanda.

Chanyeol'un bakışları yerdeydi. Ablası hızla Chanyeol'a döndüğünde bakışlarını kaçırmak istedi Baekhyun. Dudaklarını Chanyeol'un dudaklarına kısaca bastıran Eun ile istemsizce tırnaklarını avuç içlerine bastırdı sertçe.

Baekhyun önüne döndüğünde Sung hoon'un onun yüzünde olan bakışlarını fark etti. "Bir şey mi oldu?" Diye sordu boğazını temizlerken. Hoon alayla gülümsedi.

"Fazla belli ediyorsun." Diye mırıldandı o da önüne dönerken. "Neyi?" Diye sordu Baekhyun istemsizce.

Hoon kadehte ki şampanyadan küçük bir yudum aldı. Ve hafifçe yaklaştı Baekhyun'a.

"Chanyeol'la olan ilişkini."

Japan/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin