11

9K 492 82
                                    

Reha Vural.

Bazen kimsesiz hissetmek için kimsesiz kalmaya gerek yoktur. Bazen sevmek için sevilmeye gerek yoktur.

"Şimdi seninle tanışmaya gelecek biri var."

Ayağımla hafifçe dürttüm, İnci'yi. "Nazik ol, bana çekme."

"Miyav."

Bunun tamam olduğuna inanarak kapıya gittim. O da peşimden gelirken kapıyı açtım. Hayal elinde çiçekle kapıda dururken evime çiçek alarak gelmesine şaşırarak elindeki çiçeklere baktım. Zambak.

Annem çiçekleri severdi, ben alınca çöpe layık görse de zambakları da severdi.

"Merhaba."

Daldığım için Hayal'in sesiyle tekrar yüzüne baktım. "Hoş geldin, girsene."

Kapıyı açıp kenara çekildiğimde o da içeri girmişti. Çiçekleri bana uzattığında aldım. "Zahmet etmişsin."

"Yok ne zahmeti."

Çiçekleri alıp salona geçmesi için kenara çekildim. Önüne terlik bıraktım. Ben üşümezdim ama okulda da söylerdi çoğu zaman kansızlıktan üşürdü.

"Teşekkür ederim."

Giydiğinde arkadaki boşluk komik derece de fazlaydı ve onu güldürmüştü.

Gülmek çoğu insana yakışırdı ama bazı insanlarda, sadece bazı insanlarda ışık gibiydi. Bazıları o ışığı sonradan kaybederdi, bazılarından o ışığı çalarlardı. Bazıları ise hem o ışığın katili hem de kurbanı olurdu.

"Ev de benden başka kimse olmadığı için ayağına göre terlik yok, kusura bakma."

"Sorun yok, bunlar da tatlılar bence. Beğendim baya." Dümdüz siyah bir terlikten bahsederken bu kadar mutlu ve sevimli olması benim gibi bir adam için bile fazlaydı.

Koltuğa oturduğunda inci de yanına koşup kucağına çıkmıştı. Hayal onu gördüğünde gülümsediğinden daha geniş gülümseyip iki elini tüylerine koyup okşamaya başlamıştı. "İsminin inci olduğunu duyunca beyaz sanmıştım."

Gülerek önüne gelen saçını geriye attığında ben de tebessüm ettim. Çok güzeldi.

"İsmine tezat olsun istedim, isimlerin bizi belirlediği anlamlarına uymuyoruz sonuçta."

"Karakterlere göre analiz yapınca haklısın çoğu insan isminin anlamını taşımıyor. Benim ismimin anlamı en azından soyut bir şey." Bana bakıp güldü. "Ben yırttım."

O an belki de yemin ederim asla aklımdan geçmeyen o cümleyi söyledim. "Haklısın, hiçbir zihnin düşünüp, hayal edemeyeceği kadar güzelsin."

Söyledikten sonra Hayal'in de bana bakışıyla ne söylediğimi kavramıştım. "Ben," Durdum, elimi saçımdan geçirdim sıkıntıyla. "Sana kahve getireyim."

Mutfağa gidip ellerimi tezgaha yaslayıp alnımı dolaba vurdum hafifçe. "Aptal mısın," Nefesimi verip iki bardağa kahve koyup içeri gittim. Hayalin önüne kahveyi koyup ben de karşısındaki koltuğa oturdum.

"Teşekkür ederim."

"Afiyet olsun."

Hayal Uz.

Kalbim hâlâ göğüs kafesimden çıkmak ister gibi atarken kahveyi dudaklarıma götürdüm. Güzel ya da çirkindim öyle demezdim, kendimi severdim sadece. Beni heyecanlandıran şey sadece yüzüme bakarak söylemediğini hissetmiş olmamdı. Bunu nasıl hissettiğimi ben de bilmiyorum ama hissetmiştim. Birini güzel olduğu için sevmezsin ki sen sevdiğin için güzeldir, o.

Kısa oldu biliyorum ama çalışıyorum birkaç yorum gelince atmak istedim..

iyi okumalar.

SAAT 11.24  yarı texting.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin