Hayal Uz.
Kitapları alıp kitapevinden çıktığımızda hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı. Yürümeye başladığımızda tekrardan sessizlik çökmüştü. Konuşmak istiyordum.
"Reha ne demek?" Yılın sorusu. Google icat edilmeden önce insanlar.
"Kurtuluş demek."
Hafifçe gülümsedim. İsimlerin anlamlarını severdim. Her ne olursa olsun bir yerde insanı insan yapan şeylerden biri isimleriydi. Evimin önüne geldiğimde durdum. Reha da bir adım arkamda durmuştu. "Görüşürüz okulda."
"İyi geceler."
Bana hafif bir baş selamı verip geriye doğru döndüğünde kaşlarımı çattım. "Nereye?"
"Eve?"
"Nasıl şu tarafta değil mi?"
"Hayır, o tarafta oturmuyorum. Sahilin karşısında kalıyor."
"Yolu uzatmışsın."
"Geç oldu ne olur ne olmaz diye eşlik ettim sadece. İyi geceler."
Arkasını dönüp yürümeye tekrar başladığında bir süre sırtını izledim. "Reha."
Tekrar bana döndüğünde bir saniye hareketi yaptım elimle. Giriş katta oturduğumuz için sevinip hızlıca evin kapısını açtım vestiyer kısmındaki şemsiyeyi alıp çıktım yeniden. Ona doğru gittim. "Bari bunu al. Yağmur hızlandı."
"Gerek yok, sağ ol."
"Olmaz, al işte. Buraya kadar geldin."
Israrla uzatmaya devam ettim. "Lütfen."
"Sağ ol, yarın okula getiririm."
"Rica ederim."
Ben tekrar yürümeye başladığımda sırtımda bakışlarını hissediyordum. Ben apartman kapısını kapatana kadar yerinden kıpırdamamıştı. Kapıyı örttüğümde o da yürümeye başlamıştı.
"Ey ahali! Ben geldim."
Eve gelişimi sağır sultana bile duyuracak kadar bağırdığımda Rüzgar denen ve kardeşim olduğu için evde bir sülük olarak gördüğüm yapışkan ergenim başını odasından çıkarıp kafama top atmıştı. "Bağırma şu evin içinde."
"Anne, rüzgar kafama basketbol topu attı. Kafam yarıldı galiba. Ah, bayılıyorum anne."
"Rüzgar ablana bir şeyler firlatırsan seni babana söylerim."
Ona sırıtarak baktığımda Rüzgar da dik dik bakıp kapısını kapatmıştı. "Ah şu ergenler."
"Sende ergensin!"
"O borazan sesinle sus pis ergen."
"Anne!"
"Kavga etmeyin ayağımın altına alırım sizi!"
Mutfaktan gelen tehditle ben de şansımı zorlamamak adına sakince odama girdim. Kendimi sırt üstü yatağa attığımda terliklerim ayağımdan düşmüştü. "Ölüyorum anam."
Tavana bakıp gözlerimi kapattım. Yapmam gerekenler aklıma gelirken gözlerimi daha sıkı kapattım. "Uykum mu yoksa geleceğim mi?"
Yorganı kafama kadar çekip yastığıma sarıldım. "Bu soruyu sorduğuma bile inanamıyorum."
○
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAAT 11.24 yarı texting.
Roman pour Adolescents*tamamlandı.* Tam intihar etmek üzere olan bir çocuğa mesaj atsaydınız ne olurdu? "O gece." "Efendim?" "O gece bana tam saat 11.24 de mesaj attın. Ölecektim, Hayal. Eğer bir dakika sonra yazsaydın, ölecektim." Yüzümde silik bir gülümseme oluştu. "...