Hayat bazen öylece geçip gider, sizde öylece savrulursunuz. Çünkü bakarsınız ve dersiniz ki, 'benden bu kadar..' Çünkü gerçekten de o kadardır. Ne eksik ne fazla. Elinizden o kadar gelmiştir ve bitmiştir. Kısa ve nettir.
Aşk her zaman kurtarmaya yeter miydi? İnsanlar çoğu zaman sevginin her şeyi kurtardığına inanırdı. Sevgi ekmek veya su gibi bir şey değildi, zamanında esirgendiğinde ilerde avuçla verilse bile biz onu almaktan çekinirdik. Çoğu insan sevgisizlikten ölürdü. Ama ölse bile bir şey değişmezdi.
"Duydunuz mu okul kampa götürüyormuş!"
Ecem elindeki broşürle bize doğru koşarken ben de başımı kaldırıp ona bakmıştım. Efsun da arkasından sınıfa girerken Yağız'da girip Reha'nın yanına doğru yürümüştü.
Efsun bana garip bir şekilde bakıp yanıma oturduğunda ona baktım. "Noldu?"
"Rehayla aranızda bir şey mi var?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Evet, bir sorun mu var?"
"Hiç, merak ettim sadece."
Ecemin de yüzü düşerken ikisine bakıyordum hayret içinde. Ne oluyordu bir anda?
"Bize söylemen gerekmez miydi?"
"Ha, derdiniz şimdi belli oldu." Mırıldanarak elimdeki kalemi döndürürken kötü hissettiğim zamanlar beni merak etmeyen onlarken neden sevindiğim an koşa koşa onlara gelmemi bekliyorlardı, saçmaydı.
"Kampa gidecek misiniz?"
Efsunun konuyu dağıtmak için ortaya attığı şeyle broşüre baktım. "Hm, belki."
Zil çalıp ders başladığında telefonumu aldım. Soru çözümü olduğu için hoca da masasında otururken hızlıca alta indirdim telefonu.
Siz: kamp?
O: sen?
Siz: belki?
O: belki?
Siz:
O: değişmedi mi?
O: o kızlar canını sıkacak bir şey mi dedi?
O: yüzün düştü.
Siz: beni mi izliyorsun sen?
O: evet.
Siz:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAAT 11.24 yarı texting.
Teen Fiction*tamamlandı.* Tam intihar etmek üzere olan bir çocuğa mesaj atsaydınız ne olurdu? "O gece." "Efendim?" "O gece bana tam saat 11.24 de mesaj attın. Ölecektim, Hayal. Eğer bir dakika sonra yazsaydın, ölecektim." Yüzümde silik bir gülümseme oluştu. "...