Bir povu kitaba çevirdim, umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!
Kitabın ilk bölümlerinde biraz cringe sahneler olacaktır, lütfen biraz sabredip güzel yerlere geliinn
"Kahretsin,olmuyor. Sakin ol Deren, yapabilirsin. Yarın gösterin var ve sen bunu yapmak zorundasın."
Tam 5 saattir yarın yapacağım dans gösterisine çalışıyordum. Daha doğrusu çalışamıyordum. Kareografi o kadar zor ki yapmak işkence gibi ve ben ağlamak üzereyim.Derin bir nefes alıp dans müziğini açtım. Yeri geldiğinde dans etmeye başladım. Müziğin ritmine göre kendimi sağa sola sallıyordum ve ellerimle de dansıma destek olmayı unutmuyordum. İyi gidiyordum ta ki yerdeki şarj kafasına basana kadar...
"Allah seni kahretsin abi. Bıktım senden de dağınıklığından da! Ahh ayağım." Sızlandığım sırada bir ses duydum. Sanki arkadan biri sessizce bana yaklaşıyor gibi hissediyordum. Ve ben hislerimde yanılmazdım!"Yedim seni oğlum" dedim ve ayağa kalkmadan arkamı dönüp şarj kafasını fırlattım.
"Ah gerizekalı, napıyorsun! Kafamı kırdın mal!" Abim...
Başka kim bana böyle küfürler edebilirdi ki?"Niye sessiz yaklaşıyorsun,korktum."dedim.
"Rahatsız etmek istemedim. Ama kabahat bende , ne diye sana insanlık ediyorsam?" dedi insanlık prensi...
"Baya insanlık ettin gerçekten. Senin yüzünden ayağımı hissetmiyorum."
"Kör müsün kızım? Bastığın yere bak sende."
"Tamam abi, git başımdan. Çalışmam lazım." deyip ayağa kalktım.
"Seni biriyle tanıştıracağım." dedi ve önümden çekildi. Uzun boylu, biçimli vücudu,hafif sakalları ve ela gözleriyle kapı pervazına yaslanmış, bizi izleyen bir taş! Taş diyorum ama kaya da olabilir. Bu ne yakışıklılık yiğidim. Lan lan ağzımdan su akıyor. Kendine gel Dereen!
Hemen ifademi topladım ve "Bu kim?" diye sorarcasına abime baktım. Sağolsun beyni yarı yolda bırakmadı ve ne dediğimi anladı.
"Bu Baran. Üniversiteden bir arkadaşım. Ailesi yurt dışına çıkmış, evde yalnız başına sıkılacağı için benim onda kalmamı istedi. Ama biliyorsun ki ben bir başak burcuyum yani çok titiz bir insanım. Bu yüzden onun evinde kalamayacağım için onu bize davet ettim. Yaklaşık 3 hafta birlikte yaşayacağız."
Süper, gerçekten süper.
"Kime sordun eve davet ederken?" kaşlarımı kaldırarak sorduğum soru karşısında bana küçümseyerek baktı."Birine mi sormam gerekiyordu?" dedi, benim gibi kaşlarını kaldırarak.
Hemen yanağını öptüm ve;
" Tabi ki sorman gerekmiyor abiciğim. Çünkü sorsaydın cevabını alırdın. Her neyse beyler, madem siz evdesiniz, ben çıkıyorum. Çalışmam lazım biraz daha." dedim ve ayakkabılarımı giymeye başladım.
"Ne zaman geleceğim belli olmaz, yarın gösterim var, o yüzden çooook çalışmam lazım. Beni merak etme." dedim ve kapıyı açtım.
Tam çıkacakken evdeki yabancı aklıma geldi. Arkamı döndüm ve halıya basmadan, parkelerden yürüyerek yabancının tam karşısına geçtim. Ela gözleri, gözlerimle buluştu ve ne yapacağımı merakla bekledi."Bu arada tanışamadık. Eğer aynı evde yaşayacaksak en azından isimlerimizi bilmemiz gerekir. Deren Akça." dedim ve elimi uzattım. Önce elime, sonra yüzüme baktı.
"Baran Oktay." dedi ve elimi sıktı. Memnun oldum deme gereği duymadan kapıya yöneldim. Tam çıkacakken abimin sesi buna engel oldu.
"Bu halde mi çıkacaksın?"
"Ne varmış halimde?"dedim.
"Aynaya bak Deren."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 HAFTA
Ficção Adolescente3 hafta- 2 gün serisi🌸 Ben kimseydim. Ben biriydim. Ben Deren'dim. Deren dans etmeyi severdi. Deren mutluydu. Deren eğlenceliydi. Ama diğer tarafım böyle değildi... O vahşeti severdi. O ölümü severdi, ölümü isterdi. Ölümler ona adaleti getirirdi...