14. Bölüm; Savaş Meydanı

18.7K 821 1K
                                    

İyi okumalar!

"Hassiktir..."

Plan, plan, plan.

Bir işe başlamadan önce hep plan yapıp başlardım. Bunu kimse böyle bilmiyordu ama öyleydi. Karşımda ki şerefsiz bana plan yapacak zaman bırakmamıştı. Tecavüz kelimesini duyduğum an da kan beynime sıçramıştı ve hiç bir plan yapmadan öldürmeye odaklanmıştım. İlk kez böyle bir şey yapıyordum, bu da kötü bir şekilde sonuçlanmıştı.

Hızlı düşünmem gerekiyordu.

Düşün Deren, düşün.

Sahte bir korkuydu.

Polis siren sesleri yaklaşıyordu. Gözlerimi hızla etrafta gezdirdim. Masanın üzerine koyduğum silah ve bıçakları alıp çantanın içine doldurdum. Sağ köşede yerde bulunan demiri kaldırdım ve çantayı içine atıp geri kapattım.

Bunları elbette bulacaklardı ama ben zaten polistim. Bunu yapmamın sebebi beni dost gören hainler, polis olduğumu anlamasın diyeydi.

Çantaya koymadığım tek bir silah vardı. Ucuna susturucu taktım ve sandalyeden beni izleyen adamın kafasına hiç düşünmeden sıktım. Duvardaki demirlere tırmanarak tavandaki hava boşluğuna girdim. Havalandırmayı kapattım ve içeride sessizce beklemeye başladım.

Yaklaşık 3 dakika sonra polisler içeriye girmeye başladı. Önce herhangi bir parmak izi bulmaya çalıştılar ve buldular. Havalandırmanın hemen altında bekleyen polis konuştu.

"Parola?" dedi soru sorar gibi. İngilizce konuşmuştu.

"William Heirens." dedim. Anlamı rujlu katildi. Yusuf amir lakabımın bu olmasını istemişti. Televizyonda ki adım da buydu.

Adam eliyle tamam işareti yaptı ve aramaya devam ettiler. Bu arama sadece kamera kayıtları içindi. Yalgı'nın bu kamera kayıtlarına ulaşacağına emindim.

Polisler yalandan bir arama yaptıktan sonra gittiler. Tabii ki cesedi de götürdüler. Hızla havalandırmadan çıktım. Silah dolu çantayı aldıkları için oyalanmadan depodan çıktım.

💃

Türkiye'deydim.

Depodan çıktıktan sonra hızlı bir şekilde ülkeden ayrılmıştım. Yalgı da gelmişti. Şu an eve doğru yürüyordum. Yalgı yanımda değildi.

Kapının önüne geldikten sonra zile bastım. Umduğum abimin evde olmasıydı, kapıda kalabilirdim. Yaklaşık 5 saniye sonra kapı açıldı. İçeri girip merdivenlerden çıktım ve eve girdim. Abim salonda oturuyordu. Beni görünce hemen ayağa kalktı ve yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı.

"Hoşgeldin bücür." dedi saçlarımı karıştırarak.

"Hoşbulduum." dedim u harfini uzatarak.

"Zordu sanki bu sefer?" dedi sorar gibi.

"Hiç inkar edemeyeceğim, zordu." dedim ve kollarının arasından çıkıp koltuğa oturdum. O da yanıma oturdu.

"Senin başaramayacağın bir şey yok." dedi ve devam etti;
"Psikolojik olarak nasılsın peki? Eski düşüncelerin tekrarlıyor mu?" dedi ruh halimi merak ederek.

"Unutmadım, unutamam da. Ama eskisi kadar kötü olmadığımı hissediyorum. Bir şeyler yoluna giriyormuş gibi." dedim hislerimi ona açarak.

"Her şey yoluna girecek, merak etme." dedi ve omuzumdan tutup kendine çekti. Ardından saçlarıma derin bir öpücük bıraktı.

Abim küçüklüğünden beri baba şefkatine sahip bir insandı. Bunu benim için yapıyordu. Çocukken babamın morarttığı yerleri o öperdi, krem sürüp geçirmeye çalışırdı. Bu hayatta değer verdiğim nadir insanlardandı.

3 HAFTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin