Bol bol yorum atmayı unutmayın!
İyi okumalar!Belinden çıkardığı silahı bana doğrulttu.
"Bunu yapabilir misin gerçekten? Hastanenin etrafında polisler varken bunu yapabilir misin?" dedim karşımda duran Bülent'i küçümseyerek.
"Hiç kimseden korkum yok benim!"dedi sinirle.
"Vur o zaman. Hatta yakına gel buradan vur. Iskalama şansın olmaz." dedim gözlerinin içine bakarak.
Hızla birkaç adım attı ve silahı alnıma dayadı. Hiç beklemeden bileğini tutup döndürdüm ve kırılma sesi geldi. Bunu yaparken silah ateş etmişti ama kimseye isabet etmedi. Zaten yeterince ağrım varken dövüşmeye çalışmak zorluyordu.
Adam acı içinde haykırarak bileğini tuttu. Ardından eline bir daha fırsat geçmeyeceğini anlamış gibi bana yaklaştı ve sağlam olan eliyle saçımı tutmaya çalıştı. Henüz saçımı tutmamışken elini havada yakaladım ve o bileğini de kırdım. Bu sırada kapı açıldı ve içeri telaşla Baran ve abim girdi. Arkalarında da 4 polis memuru vardı.
"İyi misin!?" dedi Baran bana yaklaşarak.
"İyiyim, merak etme." dedim yerde acı içinde kıvranan adama bakarak. Baran gözlerini adama çevirdi ve üstüne atlayıp yüzüne yumruklarını geçirdi. Acı çekmesi yetmiyormuş gibi boğarak nefesini kesmeye çalıştı ama polisler zorlukla da olsa ayırabilmişti.
Polisler Bülent'i alıp odadan çıktıktan sonra neler olduğunu abim ve Baran'a anlatmıştım. Abim fena sinirlenmişti ve Yalgı'yı arama ekibine katılacağını söyleyip gitmişti.
Beni de Baran'a emanet etmişti.
"Yine koruyamadım seni."
Baran'ın eli yanağımı okşarken söylediği sözler kalbimi acıttı. Kendini beceriksizin teki olarak görüyordu! Elimle yanağımda ki elini tutup indirdim.
"Saçmalıyorsun." dedim sadece.
"Öyle olsun." dedi karşılık olarak. Kendimi biraz toparladığım da moralini yerine getirecektim.
"Resmen bir haftadır açım! Hastanede de serumla beslediler zaten! Açım ben yemek istiyorum!" sesimi değiştirerek komiklik yapmaya çalışmıştım ve başarılı da olmuştum. Çünkü Baran gülmüştü.
"Sandviç?" dedi sorar gibi. Başımı aşağı yukarı salladım. Odada beni yalnız bırakmamak için oda telefonuyla sandviç istedi. 5 dakika sonra sandviçim gelmişti. Gerçekten çok açtım!
Hemen yemeye başladım. Şu an Dünya'da ki en güzel şey sandviç gibiydi.
"Yavaş ye, boğulacaksın." dedi Baran ufak bir kahkaha atarak. Ardından komodinde ki bardakta duran suyu aldı ve ağızıma uzattı. Elimle alacaktım ancak buna izin vermedi ve suyu kendi içirdi.
"Ne zaman çıkabileceğim hastaneden?" diye sordum sandviçimi yemeye devam ederken.
"Yarın sabah." dedi Baran.
Sandviçimi yedikten sonra suyu da bitirdim. Yatakta sağ tarafa kaydım ve Baran'a bakarak elimle yatağın sol tarafına iki kez vurdum. Gülümsedi, sonra da gelip yanıma uzandı.
Elini omzuma atıp beni kendine çekti. Ben de kollarımı beline sardım ve ona iyice sokuldum.
"Çok korktun mu?" diye sordu.
"Hiç korkma-" diyordum ki sözümü kesti.
"Korktuğunun farkındayım Deren. Kim olsa korkardı zaten. Ben sadece korkunun boyutunu öğrenmek istiyorum. Söyle ki, Yalgı piçi karşıma geldiğinde öfkemi diri tutayım." dedi dişlerinin arasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 HAFTA
Ficção Adolescente3 hafta- 2 gün serisi🌸 Ben kimseydim. Ben biriydim. Ben Deren'dim. Deren dans etmeyi severdi. Deren mutluydu. Deren eğlenceliydi. Ama diğer tarafım böyle değildi... O vahşeti severdi. O ölümü severdi, ölümü isterdi. Ölümler ona adaleti getirirdi...