Eve geldiğinde ilk önce karnını doyurmuş daha sonra da duşa girmişti. Saçlarını kuruturken yine şarkı söylüyordu, en azından yaşam enerjisi vardı. Birçok kişinin aksine.
İşi bittiğinde ise yeni aldığı mangalardan birini okumaya başlamıştı. Kitap okumayı sevmiyor olabilirdi, ama manga okumak favori aktivitelerinden biriydi. Zaten kısa olan bölümü bitirdikten sonra mangayı diğerlerinin yanına koyup çalışma masasına oturdu.
Kitaplarının yanına sıkıştırdığı günlüğünü -ki, kendisi ona günlük yerine 'Ölümle Yaşamak' diyordu- çıkarıp ne yazacağını düşünmeye başladı. Aklına gelenleri yazarken ise farkında olmadan gülümsüyordu.
-----
"Bu da nereden çıktı şimdi?" dedi Minho, her zamanki bıkkın ses tonuyla.
"Lütfen lütfen lütfen lütfen..." Jisung ise yalvarmaya devam ediyordu.
"Restoran tarzı yerler pek benlik değil. Ayrıca fazla kalabalık oluyorlar, yüksek sesli ortamları sevmem." diyerek yeni gelen kitaplara etiket yapıştırmaya devam etti.
Yine öğle molalarından birindeydiler. Jisung okul çıkışı Minho ile birlikte dışarı çıkmak istiyordu, ancak Minho hiç istekli gibi durmuyordu.
"Neden vaktini benimle harcıyorsun ki? Arkadaşlarınla eğlensene." Ses tonunda herhangi bir duygu yoktu, durgun ve rahattı. Jisung ise Minho ile vakit geçirmek için uğraşıyordu.
"Söylesene, benim yerimde sen olsaydın ne yapardın?" Jisung artık sinirlenmeye başlamıştı. Ne yaparsa yapsın Minho'ya asla yaranamıyordu. Bazen haklı olup olmadığını düşünüyordu, ancak kendine bir söz vermişti.
"Hmm... Sanırım yol kenarında bekler, biri beni alana kadar otostop çekerdim. Sonrasında ise başka bir ülkede ölmek için otel falan arardım." Dalga geçtiği açıktı, ancak Jisung aklına koyduğu şeyi ne olursa olsun yapardı. Ve şu an ise ondan beklenmeyecek kadar ciddiydi.
"Bak, ne demek istediğini anlıyorum. Ama senin de ölmeden önce yapmak istediğin şeyler yok mu?" Minho kendime yönelik olan soru ile bir süre düşündü. Yapmak istediği şeyler var mıydı cidden? Yaşamak ile sıkıcı ve sıradandı onun için.
"Sanırım var."
"Ama onları şu an yapmıyorsun. Çünkü ne zaman öleceğini bilmiyorsun, ama ben biliyorum. Sence kalan vaktimi mutlu geçirmek istemem kötü bir şey mi?"
Minho fazla ileri gittiğini düşündü, Jisung'un hastalığı ile dalga bile geçmişti, doğru olmamasına rağmen. Ancak haklıydı, ölüm tarihini bilseydi kendisi de bu süre zarfında yapmadığı şeyler yapmak isterdi. Bu yüzden Jisung'a hak verdi.
"Bu durum her ikimiz için de aynı. Belki yarın öleceksin, ama hiçbir şey yapmıyorsun. Her günün değeri aynı, bugün yapıp yapmadığın şeyler günün değerini değiştirmez. Bu yüzden sıradan şeyler yapmaktan keyif alıyorum."
Cümleye ciddiyetle başlamış olmasına rağmen sonlara doğru kendine engel olamayarak tebessüm etmişti. Belki Minho'ya yaşam enerjisini geri verebilirdi. Belki de enerjisini tamamen yok edebilirdi.
"Şimdi soruma bir cevap ver: geliyor musun, seni zorla yanımda mı götüreyim? Zaten arkadaşın yok, ne diye reddediyorsun ki?"
Minho'nun kabul etmek gibi bir planı yoktu, ancak yüzüne karşı hayır derse neler olacağını az çok kendisi de biliyordu. Bu yüzden sessiz kalmayı tercih etti. Önüne dönüp kitaplarla ilgilenmeye devam etti.
Kaçıncı olduğunu bilmediği bir diğer kitaba da etiketi yerleştirip diğerlerinin yanına koymak için kitabı havaya kaldırdı. Ancak kitap Jisung tarafından geri yerine yerleşmişti. Elini havada olan kitabın üstüne bastırıp, Minho'nun eli de dahil olmak üzere, kitabın masaya temas etmesine sebep oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölümle yaşamak 𝜗𝜚 minsung. ✓
Fanfictiontamamlandı. ➴ yağmurun ıslattığı şu toprak iki ceset barındırıyor, biri yukarıda diğeri aşağıda. üzgün müsün sevgilim? çünkü ben hiç olmadığım kadar üzgünüm. yaşamaktan nefret eden ben iken hayatı elinden alınan sen oldun.