21: teni tenime. (M)

112 29 95
                                    

"Çok mu seviyorsun?" diye sordu. "Bana temas etmeyi yani." Kıkırdadı Jisung. "Hmm... Sen sevmiyor olsan da." Şaşkınlık yüzünden kasları çatılmıştı Minho'nun. "Bunu nereden çıkardın?" Sevmiyor değildi, ancak anîden olması onu her defasında bozguna uğratıyordu. Ayrıca, en sevdiği şey dudakları üzerinde küçük olanın dudaklarını misafir etmek iken nasıl olur da temas etmekten nefret ederdi ki...

"Her defasında şaşırıyorsun, öyle olduğunu düşünmüştüm." Kollarını ayırmadan kafasını kaldırıp Minho'nun yüzüne baktı. "Öyle değil mi?" Kıkırdayarak başıyla reddetti onu Minho. Jisung'u kendine çekip tekrar sardı kollarını vücuduna. Bu, kelimerle anlatamadığı birçok şeyin cevabıydı belki de.

İkisi de birbirine o kadar dalmıştı ki kapıdan onları izleyen kadının varlığından bile birhaberlerdi. Elinde tuttuğu şişe elleri arasından kayıp yere çarptığında ise ikilinin bakışları girişe dönmüştü. Minho her ne kadar basılmaya alışmış olsa da yine de utanmadan edememişti. Jisung ise annesinin gelişine sevinmişti. Gecenin başrolünü ikna etmenin tek yolu Bayan Han'dı çünkü.

-----

Aradan geçen dakikaların ardından Jisung ve Minho normal bir şekilde vakit geçirmiş, Bayan Han ise göz ucuyla onları takip ediyor olmasına rağmen sanki umurunda değilmiş gibi davranmaya çalışmıştı, pek başarılı olamasa da.

Minho'nun dikkati Jisung'un kendisine sorduğu soruda takılı kalırken Jisung kocaman olan gözleriyle bir annesine bakıyor bir de saniyelik olarak koyu irisleriyle Minho'yu işaret ediyordu. Bu, binevi 'tam zamanı' demek gibiydi. Bayan Han anladığını belirten mimiklerini ortaya koyduğunda boğazını temizleyerek ayaklanmıştı.

"Minho, biraz konuşabilir miyiz tatlım?" Çenesiyle kapıyı işaret etti. "Yalnız," Minho hafiften gerilmiş olsa da başıyla onaylayarak ayağa kalkmıştı. Adım atmadan önce Jisung'a baktığında Jisung güvence vermek ister gibi kocaman gülümsediğinde o da tebessüm etmişti.

İkisi odadan ayrıldığında Jisung kapalı olduğuna emin olduğu kapıyı ne olur ne olmaz diye kontrol ederek oturduğu yataktan yavaşça kalmıştı. Âni hareketinden dolayı kararan gözleri birkaç saniyelik zaman kaybına neden olsa da normale dönmesi fazla uzun sürmemişti. Başucunda olan ve serum torbasını tutan demir askılığı ses çıkarmayacak şekilde peşi sıra sürüklemeye başladı. Evet, gizlice dinleyecekti! Ne yani kendi planının gidişatını bilmekten de mi geri kalacaktı? Kapıya ağırlığını vermeden yaslanarak dışarıda konuşulanları dinlemeye başladı.

"Senden bir şey istemem gerekiyor Minho."

"Tabii efendim, size nasıl yardımcı olabilirim?"

"Resmiyeti bir kenara bırakarak başlayabilirsin." Jisung duyduğu şey üzerine gülmemek için elini ağzına bastırdı. Annesi olur olmadık yerlerde bile tuhaf espri yeteneğini kullanabiliyordu.

"Ah, üzgünüm."

"Konuşmak istememin nedenine gelecek olursak," Derin bir nefes aldı kadın. "İşten izin almıştım ancak âni bir gelişme sonucu işim çıktı. Yarın akşama kadar Jisung'un yanında kalabilir misin diye soracaktım."

"Fakat..."

"Lütfen Minho, bunu isteyebileceğim senden başka kimse yok. Hem Jisung'un da yanında olduğun için mutlu olacağına eminim."

"Pekâlâ, sanırım Jisung için bu kadarını yapabilirim." Bayan Han duyduğu cümle ile rahatlarken kollarını iki yana açarak Minho'ya satılmıştı. Minho karşılık vermek adına kollarını kadının sırtına çıkardığında garip bir şekilde rahatsız hissetmişti. Jisung hariç kime temas etme bu duygu bedenini sarıyordu. Kadın geri çekildiğinde göz ucuyla kapıyı işaret etti.

ölümle yaşamak 𝜗𝜚 minsung. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin