Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın!
Bol bol yorum bekliyorum
İyi okumalar!
Agah Bey Cuma namazının son rekâtını da kıldığında camiden çıkmak yerine ağrıyan dizlerini uzatmış oturuyordu.
Cami hocası da herkesi uğurladıktan sonra içerde tek başına kalan Agah Bey'e döndü. Mardin'in en büyük ailelerinden birileriydi Karaoğulları ailesi. Tek bir tane çocuğu olmuştu. Hayır Ağa değildi. Mafya babasıydı. İstanbul'da bile lakabı Yiğit Agah'tı.
"Yasin ne diye öyle bakarsın, oğlum?" diye sormadan duramadı Agah Bey.
İmam Yasin zorla tebessüm edip, Agah Bey'in tam yanına dizlerini kırarak oturdu.
"Baba," dedi içten bir şekilde, Yasin Agah Bey'in öz oğlu olmasa da manevi babası gibiydi. Ona yatacak yer, yiyecek yemek, giyecek vermişti. Ona bakan Agah babasıydı.
"He, oğlum." Derken beyaz sakalarını okşadı.
Yasin Bey iki gündür içini kemiren şeyi söylemek için dudaklarını araladı. "Sana bir şey diyecem, ama öfkelenmeyecen." İmam Yasin'in dedikleriyle Agah Bey kaşlarını çatmıştı.
"Söyle oğlum, oradan her şeye kızan biri gibi mi dururum?" diye sorarken oğlu gibi gördüğü çocukla takılmadan edememişti.
İmam Yasin iç çekip. "İki gün önce akşam, her zamanki gibi yatsı namazını burada kıldıktan sonra eve gittim. Yatmadan önce abdestimi tazeleyip, Kuran okuduktan sonra yatım." Agah Bey oğlanı sessizce dinliyordu. İmam Yasin'de Agah Bey'e bir bakış attıktan sonra devam etti. "Rüya gördüm, buranın gasilhanesinde iki teneşir vardı. Birinde kumral bir çocuk daha genç, on sekiz bile değildir. Diğerinde sarışın bir çocuk..." İmam Yasin yutkundu. "Senin küçük torun vardı. İkisini de ben yıkıyordum."
Agah Bey duyduklarıyla öyle bir başını döndürüp Yasin'e bakmıştı ki, İmam Yasin yutkunup.
"Baba, belki hayırdır bu rüya." Demesiyle Agah Bey'in elleri yumruk olmuştu.
"Kumral çocuğu tanıyor muydun?" diye sordu Agah Bey sert çıkan sesiyle.
İmam Yasin başını iki tarafa salladı. "Hiç tanımam. Çocuk çok masum duruyordu. Senin haylaz torun bile baba, ikisinin yüzü de nur gibi parlıyordu." Demesiyle Agah Bey'in gözü dolmuştu.
"Hayırdır. Hayır. Kötü rüyalar hep hayra yorulur." Dedi kendi kendine. Agah Bey ne kadar kendini rahatlatmaya çalışsa da içine kurt düşmüştü bir kere.
"Hayırdır, inşallah baba."
Agah Bey yanındaki oğlu gibi gördüğü çocuğa bakıp. "Kurşun izi falan var mıydı?" diye sormadan edememişti. Yaptıkları iş tehlikeliydi. Bir torunu zaten kendi işlerini devam ettirmek için atılmıştı. Sarp'ta devam ettirmek için Zait abisinin peşinden gidiyordu. Ama olurda evdeki tek masum olan Deniz'e onlar yüzünden bir şey gelirse kahrolurdu.
Agah Bey Deniz'den pek hoşlanmasa da torunuydu neticede, hem çocuğun bir günahı yoktu. Sadece huyu suyu onlara pek benzemezdi. Gelini Jülide, dayıma çekmiş deyip duruyordu ama onların yanında Deniz gerçekten farklı duruyordu. Aile fotoğraflarında bile o kadar kumralın içine bir sarı civciv garip duruyordu.
"Yoktu baba. İkisi de tertemizdi. Sanki uykularında ölmüşler gibi öyle huzurlu duruyorlard..." Agah Efendi çocuğun sözünü kesti.
"Tamam Yasin. Anladım ben. Sağ olasın." Derken dizlerini kendine çekip yere ellerini basıp ayağa kalktığında, İmam Yasin'de ayağa kalkıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aile Hikayesinin Piçi Oldum!
FantasiaKapak Pinterest'ten alınmıştır. Kelebek Adam hikayesinin yan hikayesidir. Kelebek Adam'ı okumadıysanız da okuyabilirsiniz. "Bu benim hikayem. Şimdi ne demek diyebilirsin günlük ama kimseye anlatamadığımdan sana anlatacağım. Çünkü buradaki değişikl...