AHPO - 46. BÖLÜM

709 120 56
                                    

Selam! 

Nasılsınız?

Bu hafta bölüm atacağım dedim ve attım! Artık Cuma'dan cumaya atmayı düşünüyorum Ahpo'ya! 

Bölüm kelime sayısı: 1965 kelime! Haberiniz ola!

Medya'daki şarkı Niccolo için gelsin! Dinlemeyi unutmayın sakın neden böyle dediğimi anlarsınız!

Bu bölüm çok donacaksınız! 

Yorum istiyorum arkadaş! Bol bol yorum istiyorum canlarım! Yığın burayı yorumlarınızla! 

Vote'a da basmayı unutmayın canlarım! 


İyi Okumalar!


"Pensavi davvero di potermi portare via la mia ragazza?" (Benim sevgilimi benden alabileceğini cidden düşündün?) Niccolo bağırırken karşısındaki öfkeden kızaran Zait ise çenesini dikleştirmişti. İki adam da birbirini öldürecek gibi bakıyordu. Zait bu olayın nereden patlak verdiğini bile anlamamışken, Niccolo ise karşısındaki adamın cüretine bile inanamıyordu.

"Türkçe konuş pezevenk! Hem sana ne lan! Kardeş benim kardeşim istediğim yere kaçırırım istediğim yere saklarım!" Zait'in sözlerinden sonunda Niccolo hiç düşünmeden yumruğunu Zait'in yüzüne vurmuştu ki, Zait hızla kendini toparlayıp bir yumrukta kendisi atmıştı. Niccolo'nun elmacık kemiğinden 'çıt' sesi gelirken, Niccolo hızla yumruğunu Zait'in karın boşluğuna gömüştü. Zait bir anda karnından aldığı darbeyle iki büklüm olurken, nefesi de aynı zamanda kesilmişti ama öfkeyle ayağını kaldırıp Niccolo'nun karnına tekme atarken. Niccolo bağırmayı ihmal etmiyordu.

"Ne kardeşi ulan! Deniz senin kardeşin değil. Sadece benim. Sadece benim kanaryam o!" Niccolo'nun öfkeyle söyledikleriyle Zait anlamsızca bakarken kendini toparlamış Niccolo'nun yüzüne yumruğunu geçirmişti.

"Ne saçmalıyon sen! Deniz benim kardeşim! Benim bebeğim ulan o çocuk!" Zait Niccolo'nun üstüne çıkmış yumruklarını yüzüne vururken Niccolo alayla sırıtıyordu.

"Tu non sai niente!" (Hiçbir şeyden haberin bile yok!) Niccolo'nun kesik bir şekilde söyledikleriyle Zait anlamasa daha çok sinirlenip daha sert vurmaya başlamıştı. Niccolo'nun burnu kanarken, Niccolo korumalarının karışmaması için elini hafifçe havaya kaldırmıştı. Köşedeki korumalar sadece bu durumu izlemekle yetinmişti.

"Hasta-nenin üç-üçüncü katı iki yüz dokuz numaraya git!" Niccolo'nun Türkçe dedikleriyle Zait'in elleri havada kalmıştı. Niccolo ise kocaman sırıtıyordu. Bu Karaoğulları ailesini hemen kanaryasının etrafından kovması gerektiğini bu kaçırılma olayında anlamıştı. Kanaryasının yeri İtalya'ydı. Onun olduğu yerdi. Onun eviydi yeri. Zait'in Amerika'da olduğunu öğrenince direk buraya gelip, hastanenin garajına kaldırtmıştı Zait'i. Şimdi ise durumları buydu.

Zait hala Niccolo'nun üstünde dururken, anlamsızca bakmaya başlamıştı.

"Ne?"

Niccolo, Zait'in şaşırmasını umursamadan, o acımasız sözleri söyledi.

"Üçüncü kat, iki yüz dokuz numaralı oda. Git ve yalan mı söylüyormuşum gör Zait Karaoğulları. Aslında, baban bile biliyor ama nedense harekete bile geçmedi. Asansöre çık ve öğren, Zait Karaoğulları."

Zait zorla Niccolo'nun üstünden kalkarken, Niccolo yana eğilip ağzında biriken kanı hızla yere tükürürken, korumalarından biri hızla yanına gelip saten siyah mendil uzatmıştı. Korumasından mendili alıp ağzının kenarındaki kanları silerken yavaşça ayağa kalkmıştı. Zait ise ne yapacağını şaşırmış durumdaydı.

Aile Hikayesinin Piçi Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin