Selam!
Nasılsınız?
Yazdığım gibi atıyorum! Umarım hoşunuza gider!
Yorum yapmayı unutmayın! Biliyorsunuz ki bir insan susuz yaşayamazsa bu aciz kul yazar yorumsuz yaşayamaz!
Vote'larımı da unutmayın!
İyi Okumalar!
Niccolo geldiği depoya bakarken gözlerinde sadece öfke vardı. Depo, İstanbul'un Kâğıthane semtindeki eski bir depoya geldiğinde gece üçü gösteriyordu. Fausto'dan öğrendiği kadarıyla Kanaryası kaçıp ailesinin evine gelmişti.
Niccolo arabasından inerken arkasından da avukat inmişti. Koca deponun önünde elliye yakın adam vardı.
"Patron!" diyen Cosingilere'e bakmadan ilerlemeye başladı. Buradaki bütün adamları İtalyan'dı.
"Sonra." Diyerek Cosingilere'yi görmezden gelmişti. Adımları depoya doğru adımladığında adamları hemen onun için yol açmışlardı. Bütün adamlarının elinde ağır makinalı tüfek vardı.
Niccolo'nun her işi sağlama almak gibi bir huyu vardı. Hele ki, bunu konu sevdikleri hakkındaysa bütün her şeyi sağlama alırdı. Öyle bir sağlama alırdı ki bir daha kımıldayamazlardı yanında.
Deponun kapısını iki koruma açtığında, Niccolo sağ ayağıyla girer girmez içerde yumruk sesleri ve bağırışlar geliyordu.
"Kimden aldın emri!" diye bağıran sesin sesi o kadar sert ve acımasızdı ki Niccolo şeytanice sırıttı. En yakın adamı Klaus. Tehlikenin göbek adamıydı. Eski Fransız paralı asker olduğundan, Afrika'da yaptığı acımasızlıkları göstermekten asla gocunmuyordu. Bir korumada olması gereken bütün özellikler ondan mevcuttu. Ama bir seri katilde olması gereken özellikleri de vardı ki, Niccolo iki özelliğiyle fazlasıyla ilgileniyordu.
"Klaus, yeter bu kadar." Niccolo İtalyanca öyle tatlı bir şekilde demişti ki, sandalyeye bağlı olan doktor bile başını kaldırmış gelen kişiye bakmıştı ama Niccolo üstündeki ipek ceketi hiç düşünmeden toprak olan yere atıp gömleğinin ilk üç düğmesini açtıktan sonra kolundaki 'M' harfli altın düğmeleri çıkartıp cekketinin üstüne attıktan sonra kollarını da kıvırmaya başlarken yan bir şekilde adamı olan Klaus'a bakıyordu.
"Patron ben bilgiyi alacaktım." Demesiyle Niccolo adamının yanına gidip elini omuzuna koyarak üç kez vurdu.
"Yeteri kadar haşat ettin. Sevgilime zarar veren kişiyi pataklamazsam içim soğumayacak." Demesiyle Klaus bir adım geri atmıştı.
"Sen nasıl istersen Patron." Demesiyle Niccolo karşısındaki ağzı yüzü dağılmış yaşı kırklarının ortasında belli olan adama baktı.
"Çok büyük hata işledin." Doktor adamın Türkçe konuşmasına şaşıramadan karnına yediği yumrukla ağzından kan gelmişti. Niccolo adamın kulağına eğilip.
"Benim biriciğime, geleceğime, şimdime dokunarak çok büyük bir günah işledin." Derken elini adamın ensesine atıp boynunu sıkmaya başladığında.
"AAAA!" diye can havliyle bağıran doktorla Niccolo sadece sırıttı.
"Bağırma!" diye bağırırken adamın ensesini bırakmış şimdi boynunu tutuyordu.
"Ya bana emri veren kişinin adını verirsin ya da seni öldürürüm!" derken sesi serti. Niccolo cidden doktoru öldürecekti.
Doktor diğer adamın daha insaflı olduğunu bir anda hisseti. Karşısındaki esmer adam resmen onu öldürmek için an bekliyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aile Hikayesinin Piçi Oldum!
FantasyKapak Pinterest'ten alınmıştır. Kelebek Adam hikayesinin yan hikayesidir. Kelebek Adam'ı okumadıysanız da okuyabilirsiniz. "Bu benim hikayem. Şimdi ne demek diyebilirsin günlük ama kimseye anlatamadığımdan sana anlatacağım. Çünkü buradaki değişikl...