1- Boğazı gören ev

22.8K 196 2
                                    

Önünde durduğum görkemli kapının her köşesinde bakışlarımı yavaşça gezdirdim. Kafamı daha da kaldırıp bir kez daha kapının üstündeki yazıyı okudum.

Bilgisayar Mühendisliği Binası

Sonunda Boğaziçindeydim...

Sadece bir üniversite değildi benim için; hayallerim vardı, emeklerim vardı, gözyaşlarım vardı...

Şimdi bu kapının önünde bu üniversitenin öğrencisi olmak, emeklerimin karşılığını almak kadar gurur verici bir şey yoktu benim için.

Zor şartlar altında büyük şeyler başarmıştım, omuzlarım dik gözlerim umutla bakıyordu her tarafa. Kapıdan yavaşça adımlayarak yeni hayatıma ilk adımları attım...

...

Okuldaki ilk derslerime girmiştim, biraz kampüste gezip yurda geri dönmüştüm. Şimdi annemin telefonu açmasını bekliyordum, en sonunda telefon açılınca annemin güzel suratı ekranımda belirdi.

"Nasıl geçti ilk günün?" Bir yandan sigarasından bir nefes alırken bana bu soruyu sormuştu.

"Güzeldi iki tane derse girdim, biraz zorlayacağa benziyorlar. Ama güzel gidiyor kampüsü falan da gezdim biraz." Annem hafif dolu gözlerle bana baktı, gözlerinin doluluğu belli olmasın diye hemen kafasını çevirdi. Böyle güçlü bir kadındı işte, hayrandım her hareketine.

"Zorlayacaklar tabi ki o kıytırık kuzenlerin gibi sırf gezmeye üniversite yazmadın, o yelloz teyzen bana gelmiş inşallah İstanbul gibi şehirde bozulmaz bacım diyor. Önce kendi kızına bak bacım dedim ben de, hayatında etek giymeyen kız etek dışında bir şey giymez oldu dedim laf vurdum." Annemin yine en ufak şeye köpürmesi bana komik gelmişti, bu huy bende de vardı ve kesinlikle Mehtap hanımdan almıştım bu özelliğimi.

"Anne yine mi başladın kavga etmeye, bak ben de yokum Ali desen çocuk, kimseyle kavga etme."

"Aman her şeye karışma sen sus otur yerine okulunu oku." Beni azarlamasıyla göz devirdim.

"Aliş ne yapıyor?"

Annem gözlerini devirerek konuştu. "Sürekli top oynamaya çıkıyor, yemek yiyor, yatıyor, bir de tuvalete giriyor o kadar yemeye mide mi dayanır, iş ders çalış oğluma gelince hiç tık yok."

Gülümsedim, "Aman sanki ne zaman ders çalıştı, şimdi çalışacak. Sen kafanı bunlarla yorma anneciğim dikkat edin kendinize ben seni yine ararım Alişimi de öp benim yerime." Annem el sallayarak telefonu kapattı. Telefon elimde bir süre duraksadım, derin bir nefes alarak telefonu komodinin üstüne bıraktım.

Bakışlarımı dışarı çevirerek gökyüzünü izledim. Güzel bir hayat için ilk adımlarımı atmama rağmen neden şuan mutlu olamıyordum neden yüzüm içten bir şekilde gülmüyordu...

"Yine efkar basmış anlaşılan." Müge'nin bezgin sesiyle ona doğru döndüm hafifçe gülümseyerek.

"Senin işin yok mu neden sürekli benimle uğraşıyorsun?" Ters sesime karşılık kıkırdadı.

"Çok sevdiğimden uğraşıyorum da, şaka bir yana neyin var?" Başını hafif eğip bana odaklandı.

"Yüreğim sıkışıyor Müge, hayallerime kavuşmanın sevincini bile yaşayamıyorum."  Bundan bir kaç gün önce olanlar gözümün önüne geldi, kafamı sallayarak bu düşünceleri def ettim.

"Bak canım, bu yola çok zorluklarla geldin. Canını dişine taktın resmen, başına gelen her şeye iyi tarafından baktın ki üzülme etkilenme. Bu kadar emeğini göz ardı edip güzel yollara adım atmak varken böyle yapma.

DERMAN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin