16- Bitti mi hikayemiz

3.3K 76 1
                                    

"Demek oğlumu ağlatan kadın sensin küçük hanım!" Gözlerimi aynı Devriminki gibi olan ela gözlere çevirdim. Ne kadar güzel bir kadındı bu böyle, ne kadar zarif duruyordu. Şuanki bakımsız haliyle bile çok güzeldi. Sarı saçları vardı, gözleri ela kaşları da aynı saçları gibi sapsarıydı. Küçük yuvarlak dudakları bembeyaz bir teni vardı. Dediği şeyi sonradan fark edebilmiştim.

"Rana uğraşma kızla." Erkan amca beni arkasına alarak bana dönüp gülümsedi.

"Uğraşmadım, sadece nemrut kocamın bayıla bayıla anlattığı. Oğlumun yıllar sonra yanıma gelip dizimde ağlamasına sebep olan kızı merak ettim." Erkan amca karısının kıskançlığıyla yanına oturup ellerini öptü, bu hareketi Devrim de çok yapıyordu. Gözleri hâlâ üstümdeydi, daha fazla dayanamadım.

"Ben gitsem iyi olacak."

"Hayır gitme!" Rana Hanımın sesiyle ona doğru havalanmış kaşlarımla döndüm.

"Seninle tanışmak istiyorum. Gel otur böyle." Yatağının yanındaki koltuğu eliyle gösterdi. Yavaş adımlarla gidip oturdum.

"Adın Hazan, Erkanın şirketinde çalışıyorsun. 24 yaşındasın ve benim oğlumu ağlatıyorsun!" Son kısmı kinayeli bir biçimde söylemişti. Devrim gerçekten annesinin gözbebeğiydi.

"Anne yeter laf vurma." Devrimin sesini duymamla irkildim. Günlerdir duymamıştım, sesi hafif kalınlaşmıştı. Bademcikleri şişmişti galiba.

"Avukat çıktınız başıma, çıkın odamdan." Sert sesiyle Devrimle Erkan amca göz göze geldi.

"Çıkın dedim yemeyeceğim Hazanınızı." İkisi de emin olmayan adımlarla odadan çıktı. Kadın ellerimi elinin arasına alıp okşadı.

"Tedirgin olma, laf falan vururum ama kalbimde kötülük olmaz." Yüzüme yaklaşarak fısıldadı. "Deliyim ben!" Bulunduğumuz ortamın etkisiyle güldüm.

"Oğlum bu gülüşe aşık olmuş olmalı, ne kadar güzel bir gülüşün var?" Oğlunuz aşık değildi ki Rana Hanım...

"Nasıl yaptığına da şaşırıyorum, tuhaf bir çocuktu benim oğlum. Babasına çok düşkündü, babası da sürekli çalıştı tâbi. Bunun etkisiyle içine kapandı sürekli. Dağın taşın fotoğrafını çekti durdu, filmler izledi. Küçük belgeseller hazırladı. Sınıfında da çok başarılı bir çocuktu zaten, bütün kızların gözü oğlumun üstündeydi. Tabi Devrim bey umursar mı, varsa yoksa fotoğraf makinesi, izlediği filmler, yönetmenler... Ben bugün oğlumu ağlarken gördüm, üzmüş seni belli. Kalbini kırmış eşek sıpası, biz de çok şey atlattık Erkanla. Sevgi her şeyi çözer, sevginizi kaybetmeyin yeter. Erkan çalıştıkça sevgisini kaybettim sandım delirdim. Sonuç burası." Gözünden birkaç yaş düştü, tuttuğu ellerimi daha çok okşadı.

"Oğlum seni seviyor, bitirmeden önce bir kere daha düşün." Bitirmek mi? Ben bitirmeyi düşünmemiştim ki, bitirme boyutuna getiren oydu. Ondan önce bir hayatım olsa da, kalbim onunla atmaya başlamıştı. Nasıl bitirebilirdim ki?

"Ben ne yapacağımı bilmiyorum Rana Hanım. Kalbim çok kırıldı." Hıçkırmamla başımı göğsüne bastırdı, bir süre göğsünde ağladım. Kendi ailemden görmediğim merhameti Devrim'in ailesinden görüyordum.

"Sen seviyorsun benim oğlumu, çok seviyorsun hemde. Kalbinin kırıklığını anlıyorum ama o da yaralı. Bakma öyle para içinde yüzen hayatına, babası kapının önüne koyduğunda çok tökezledi. Babasının istediği de bu değildi, sinirle yaptığı şey nelerle mal oldu. Ah Erkan ah!"  Kafamı kaldırıp gülümsedim.

"Biraz süründür, aklı başına gelsin. Kaybettiğini sansın seni, eğer affetmek istersen o zaman affet." Kafamı sallayarak onayladım.

"Teşekkür ederim Rana Hanım, ben artık gideyim. Eğer isterseniz sizi yine ziyaret etmek isterim." Gülümseyerek yanağımı okşadı.

"Bu delikten çıkmama çok bir şey kalmadı, evimde ziyaret et beni. Deli kokuyor burası be!" Kahkaha atarak omuz silkti. Bende küçük bir kıkırtı bıraktım, kaç gün sonra yüzüm gülüyordu odadan gülerek çıktığımda katın orta kısmında Devrim ve Erkan amca oturuyordu. Devrim beni görür görmez ayağa kalktı. Hiç yüzüne bakmadan Erkan amcanın yanına gittim.

"Gidelim mi artık?" Erkan amca koltuktan destek alarak kalktı.

"Ben biraz karımı göreyim, özledim boncuk gözlümü." Gülerek gitti, ne kadar aşıklardı birbirlerine. Bende koltuğa oturup askılı çantamın sapıyla oynamaya başladım. Yanıma gelip oturmasıyla nefesimi tuttum, burnuma kokusu gelmişti. Gözlerimi kapatma isteğime direnerek tuttuğum nefesi bıraktım.

"Özür dilerim..." Titreyen sesiyle birden gözümden bir yaş düştü. Hayır ona karşı gardım bu kadar dirençsiz olamazdı. Dediği şey... Canımı çok yakmıştı.

"Özür dileyeceğin bir şey yok, böyle düşünüyorsan dile getirebilirsin." Soğuk gözlerimi gözlerine çevirdiğimde anlık bir şaşkınlık yaşamıştı ama kendini çabuk toparladı.

"Bakma öyle, yalvarırım öyle bakma." Gözleri dolmuştu, hayır dolmasın gözlerin. Nolur ağlama karşımda, dayanamam. 

"Vaz mı geçtin benden, sevmiyor musun artık?" Alt dudağı hafifçe titredi, gözünden bir damla yaş önce yanağından sonra boynundan süzüldü.

"Ne saçmalıyorsun Devrim, iki günde bitecek bir şey mi bu?" Göz devirmemle, heyecanla bana baktı.

"Seviyor musun yani?" Sabır!

"Devrim yeter artık, sen benim kalbimi ne kadar kırdığının farkında mısın? Ben sana kalbimi açtım, yaralarımı gösterdim. Sen bana demedin mi ben seni severim, yanında olurum diye? Sen bana yalnızlığı hak ediyorsun dedin." Son kısma doğru sesim kısıldı, dolan gözlerimi başka tarafa çevirdim.

"Ben özür dilerim, sinirle söyledim." Kafamı sallayarak ayağa kalktım.

"Pekâlâ!" Geçiştirerek ayağa kalktım, daha fazla burada durursam gerçekten ağlayacaktım. Ayağa kalkarak asansöre doğru yürüdüm.

"Hazan!" Sesiyle arkamı dönmesem de olduğum yerde durmuştum.

"Bitti mi hikayemiz?" Dudağımı ısırarak hıçkırığımı tuttum, arkamı dönüp gözlerine baktım. Kan çanağına dönmüştü, ağlamamak için kendini sıktığı o kadar belliydi ki. Tek kelime etmeden gözlerine baktım.

"Eğer beni sevmeye devam edersen, sevgini her ne kadar hak etmesem de. Sana kendimi affettirmek için elimden geleni yaparım, senin sevgin sayesinde o gücü kendimde bulurum." Tek kelime etmedim, sadece gözlerine baktım. Arkamı dönüp asansöre bindim.

Bitmiş miydi hikayemiz?

DERMAN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin