Kafamı başka tarafa çevirdim, henüz kendime itiraf edemediğim gerçeği ona sesli söylemiştim.
"Pişman mısın, benimle bir şeyler yaşadığına?" Gözlerim hemen ona döndü, anlamaz bir ifadeyle bana bakıyordu. Ellerimi yüzüne çıkarttım, yanaklarını okşadım.
"Saçmalama, ben seninle yediğim köfte yüzünden midemi bozmuştum. O gün bile pişman değildim." Gülerek ellerini belime sarıp beni daha çok kendine çekti.
"Peki o zaman öpüşmeye başlayabiliriz, zira bu gecelikle sana daha fazla dayanamayacağım." Eğilerek dudağımı öptü, beni kendine daha çok bastırarak üst dudağımı ağzına aldı. Bir süre üst dudağımı öptü. Sıra alt dudağıma gelince kafasını çekti, bir süre nefeslendik. Kafasını bana doğru eğdiğinde kapı çaldı.
"Sikerim, yeter artık." Küfür etmesi bile bana çok erotik gelmişti, alt dudağımı ısırdım. "Ben baksam iyi olacak." Üstüme Mügenin uzun hırkasını giydim. Kapıyı açtığımda karşımda Müge vardı.
"Evde yoklardı, yanımda da ne araba anahtarı ne başka bir şey var." Ters ters suratına bakıp kafasına vurdum bir tane.
"İçeride mi hâlâ?" Kısık sesle konuşarak kafasını bana doğru eğdi. Sonra gözleri üstümdeki geceliğe kaydı.
"Başardım, sana bu geceliklerden giydirmeyi başardım. Yes lan, kızım artık tek sürtük ben değilim bu evde." Bağırarak havada zıpladı. Utançla kafamı eğdim, bu kız gerçekten başıma belaydı.
Al sana bir kaya nerene dayarsan daya!
"Benim özürlü arkadaşım, Devrim içeride hâlâ. Keşke sürtük diye bağırmasaydın!" Kahkaha atarak içeri geçti. Ben de arkasından gittim, sandalyeye yayılarak oturdu. Masanın üstündeki suyu alarak içmeye başladım.
"Enişte sende ne uyanık çıktın, bizim kızı götürüyorsun ayaküstü!" Ağzımdaki suyu yere püskürtmemle Müge iğrenerek bana baktı. Devrim de sırıtarak bana baktı. Utançla arkama bile bakmadan odama gittim.
Arkadaşlarınızı düzgün seçin!
Odama girerek üstümdeki hırkayı kenara fırlattım, Devrim odaya girerek arkadan belime sarıldı. Boynumu öptü yavaşça, ardından öptüğü yerin üstünde bir süre dudaklarını gezdirdi. Derin bir nefes aldı.
"Çok güzel kokuyorsun sevgilim." Sevgilim mi demişti bana, kalbimin atışları yine kontrolünü kaybetmişti. Arkamı dönerek ellerimi boynuna sardım.
"Duymadım bir daha söylesene." Anlamamış gibi suratına masumca baktım.
"Çok güzel kokuyorsun." Gözlerimi kıstım, gıcık şey!
"Bir şey daha demiştin sanki son kısımda hani?" Beklentiyle gözlerine baktım, kafasını arkaya atarak erkeksi bir kahkaha attı.
"Ne demiştim son kısımda?" Göz devirerek kollarımı çektim, elimi yumruk yapıp omzuna geçirdim.
"Zıkkımın kökü!" Tekrar kahkaha attı, her şeye gül zaten deli gibi. İki oynaşalım diyoruz ona da izin vermiyorsun!
Anlamaz gözleri bana döndü, lanet olsun sesli düşünmüştüm. Çok rezilim! Bileğimden tutarak beni kendine çekti, göğsünün üstünde göğsüm inip kalkıyordu.
"Cilveşmek mi istiyorsun yavrum sen?" Elini saçımın bir tutamına atıp oynadı bir süre. Kafasını bana doğru eğdi önce yanağımdan öptü. Dudakları tam dudağımın üstünde durdu. Fısıltı gibi çıkan sesiyle, "Sevgilim." dedi. Derin bir nefes verdim, verdiğim nefes dudaklarına çarptı. Gözlerini kapatıp gülümsedi, yanağında küçük bir gamze vardı. Oraya eğilip öptüm. Gözlerini açıp bu sefer dişlerini göstererek gülümsedi. Ellerimi saçlarına attım, yavaşça okşadım "Uyuyalım mı?" şu adamla uyumak bir nasip olmamıştı bana.
Kafasını yana yatırdı, "Arkadaşın evde, hem o rahat edemez hem ben sen benim evime gel birlikte kalalım." Düşünceli haliyle gülümseyip kafa salladım. Son bir kez dudaklarına eğilip öptüm ve yolcu ettim. Mügeye bakmaya gittiğimde çoktan uyumuştu, üstüne bir şey örtüp yanağından öptüm.
Odama gidip telefonu elime aldım, Sevimin numarasını bulup tuşladım. Uykulu sesiyle gülümsedim.
"Hazan Hanım ne oldu bu saatte?"
"Senden bir şey isteyeceğim, sabaha hazır olsun. Kapıma gönder, yarın şirkete gelmeyeceğim."
...
Yan taraftaki kutuyla Devrim'in şirketine doğru sürdüm arabayı. Şirketin önüne geldiğimde içeri girdim, şirketi resmilikten uzaktı, daha salaş ve tatlı bir görüntüsü vardı. Her yerde dizi ve film posterleri, dergi kapak çekimleri. Ünlü fotoğrafları asılıydı.
"Hazan hanım hoşgeldiniz." Özcan'ın sesiyle gülümseyerek el sıkıştım.
"Merhaba, Devrimi görmeye gelmiştim." Özcan kaşlarını çatarak baktı, şaşırmıştı.
Hiç açıklama yapamazdım."Nerede kendisi şuan?" Eliyle yolu gösterdi ve bana eşlik etti. Asansörle 3. Kata çıktık, Devrim herkesi başına toplamış bir şeyler anlatıyordu. Gözleri Özcanla bana dönünce şaşkınla baktı. Yanıma gelip belimden tuttu ve kendisine çekti yanağımdan öptü.
"Hoşgeldin, hangi rüzgar attı seni buraya." Gülümseyerek bende yanağını öptüm.
"Seni görmek istedim, çalıştığın yeri merak ettim." Bakışlarım etrafa döndüğünde kalabalığın hepsi bu tarafa bakıyordu. Kızların çoğu gözünü kısarak bakmıştı. Hepsine gözümü devirme isteğimi zor tuttum, çalışan kız patron aşkı ancak dizilerde olurdu canlarım. Hayaliniz suya düştü.
"Hadi odama geçelim." Belimden tutarak beni asansöre çekti. Asansörden indik en üst kattı burası zaten az katlı bir şirketti. Çok minimal bir mimarisi vardı. Devrim'in odası da çok renkliydi, bizim kasvetli şirketten çok farklıydı, her yerde doğa çekimlerinin asılı olduğu fotoğraflar vardı. Çok profesyonel çekimlerdi.
"Şirketin, odan o kadar güzel ki. Aşırı minimalist ve rengarenk. Bir de bizimkine bak, her yer beyaz, siyah, lacivert." Göz devirdim.
"Orası banka şirketi burası medya." Gözlerimi kısarak baktım.
"İşimi seviyorum, beni kıskandıramazsın, tabi şu yönetim işleri biraz yorucu ama hallediyorum." Gözleri bana kaydı. Üstümde kırmızı uzun yırtmaçı baldırımda biten bir etek ve siyah saten bir gömlek vardı. Ayağımda da siyah taşlı bilekte biten çorap botlarımdan vardı. Gözleri elimdeki kutuda durdu.
"O elindeki ne?" Gülümseyerek masasına bıraktım.
"Bu senin için küçük bir jest." Kutunun kurdelesini söküp açtı. İçi rengârenk bir sürü jelibonla doluydu. Alt dudağını ısırarak kutudaki jelibonları inceledi. Gözlerini kaldırarak bana baktı, hafif buğulanmıştı güzel gözleri. Gülümsedim bende, yanıma gelerek tam karşımda durdu. Gömleğimin ilk iki düğmesi açıktı. Büyük ipli kolyelerden takmıştım. Bir düğmesini daha açarak sol göğsümü öptü. Kalp atışlarım hızlandı, dudağının tam üstüne kalp atışlarım deli gibi atıyordu. Kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
"Babamın beni kovduğu gün hayatımın en kötü günüydü. Ama iyi ki kovmuş, bir kadınla karşılaştım o gece. Topuklu ayakkabılarıyla yürüyemeyen, kaybolmuş, yağmurda ıslanan, aç olduğumu düşünüp bana bir şeyler ısmarlamaya çalışan... Kalbinin güzelliği bu küçük bedenine ağır gelmiyor mu?" Çenesi hafif titredi. Gözlerim buğulanmıştı.
"Benim ol Hazan, bütün benliğinle benim ol. Bu kahverengi gözlerinle, upuzun saçlarınla, enfes teninle yatağımı süsle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERMAN +18
Romance"Üzgünüm, rahatsız olacağını tahmin etmedim." Sert bir soluk vererek beni birden koltuğa yatırdı ve üstüme çıktı. Sertliğini tam olarak özel bölgemde hissedince istemsizce inledim. "Aynen böyle altıma almak istiyorum seni." Kulağıma yaklaştı, sesi...