33

4.5K 423 230
                                    


33. Bölüm
Güzel Şeyler Üst Üste Gelir

Akşamı nasıl etmişti bilmiyordu genç kız. Bulduğu her fırsatta odasına gidip büyük bir sürahiye yerleştirdiği güllerine bakıyor, her birini tek tek sevip kokluyordu. Keşke sonsuza kadar böyle tutabilsem sizi diyordu pembe yaprakları okşarken. Hep böyle kalsanız, sizi hep böyle sevsem.

Mutfakta akşam için çeşit çeşit yemek yapıldı. Hepsine özenildi ama Esma mantıyı yaparken ayrı bir dikkat ve ilgi gösterdi. Hamurunu bile gülümseyerek yoğurdu, oklavayı tıkırdatırken dâhi neşeliydi. İçinin kıymasını çokça koydu. Hamza yerken yediği en güzel yemekmiş gibi hissetsin istiyordu. Bunu Esma yapmış diye geçirsin içinden, genç kız nasıl mutlulukla yapıyorsa o da mutlu mutlu yesin diye dualar ediyordu. Hamza doysun yeter, evin geri kalanı beğenmese de olur.

"Ölüm döşeğinde son arzum mantı yemek desem kalkıp yapmazsın, elin adamına mantı dolduruyorsun." Mustafa karşıdaki sandalyede oturmuş Hümeyra'ya omzuna masaj yaptırıyordu. Sabahtan beri kız kardeşinin suratında kocaman gülümsemeyle yemek yapmasını izliyor, bu mutluluğun sebebinin elin oğlu olduğunu düşündükçe sinir oluyordu.

"Kıskanma. Sen Hümeyra sever diye kışın şeftali aramıştın geçen sene hatırlatırım."

"Aman hiç unutma zaten. Hem o benim karım. İstersem şeftali ararım istersem karpuz ararım. O hele canım çekti desin kalkar şeftali tarlası satın alırım. Çünkü neden? O benim karım! Canım karım hem de!" Omzunu sıkan elleri tutup öptü. Gözlerinde ışıl ışıl bir bakış vardı.

"Hamza da benim kocam olacak. N'aaaber?" Kapattığı mantıyı tepsiye, diğerlerinin yanına attı.

"O hiç belli olmaz hanımefendi! Ah!" Arkasında dikilen karısı tırnaklarını kocasının tenine bastırdı.

"Ne demek belli olmaz?" Masaj yapmayı bırakıp lafa karıştı. "Akşama nişan tarihi belli olacak hâlâ belli olmaz diyorsun. Bak döverim seni!"

"Dövsene, belki kulunçlarım kırılır."

"Kulunçlarını bilmem ama kafanı seve seve kırarım."

"Feda olsun sana değil bir kafa, bin kafa. Ama unutma ki sen bakacaksın yatak döşek yatarsam."

"Orası da doğru. Evlenmek başına biraz bela almak galiba."

"Sol omzum ağrıyor. Orayı ovsana." Dönüp ağrıyan yeri gösterdi. Hümeyra Mustafa'nın tarif ettiği yere ellerini yönlendirmişken Esma mantıyı bitirmiş, kurusun diye güneşe bırakmıştı. Akşam yaklaşmıştı. Ufak tefek son hazırlıklar kalmıştı sadece. Onu da Hamza gelmeden yetiştireceğini düşünüp dinlenmek için odasına gitti. Çiçekleri hâlâ sehpanın üzerinde duruyor, Hümeyra'nın sıcakta serinlesin yavrucaklar diye yapraklarına sıktığı su damlacıkları ışıl ışıl parlıyordu. Derin bir iç geçirirken güllerin tüm odayı mis gibi kokuttuğunu fark etti. Yatağa yatarken gözleri hâlâ çiçeklerde, aklı hep Hamza'sındaydı.

Saçlarını tarayıp Hamza'nın aldığı tokayla topladı. Aynada başını sağa sola çevirip bakındı ama beğenmediği için tekrar açtı. Bu üçüncü seferdi. Hiçbiri istediği gibi olmamıştı. Ya bir yerden saç çıkıyor ya yamuk ya da fazla toplu duruyordu. O yüzden vazgeçip açık bıraktı. Hem Hamza öyle daha çok seviyordu. Sadece önüne düşen tutamları alıp başının arkasında tutturdu. Dolabından elbiselere bakarken karar vermenin çok zor olduğunu düşündü. Çok güzel olmak istiyordu ama dikkat çekmek de istemiyordu. Özendiği belli olsun ama o kadar da belli olmasın. Bu dengeyi sağlamak hiç kolay olmayacaktı anlaşılan.

Elma Ağacının AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin