38

5.2K 400 185
                                    

Bölümü beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar 🌿

38. Bölüm
Taşlar Ağır Geliyor

Tamamında değil ancak büyük kısmında değişiklik var bölümün.

Daha önce bu kadar çok kişiye sarılmamıştı. Daha önce hiç bu kadar çok kişi onu görmek ve konuşmak için beklememişti. Aslında daha önce hiç kimse onunla konuşmak için beklememişti. Daha önce hiç kimse onu görmek için sabırsızlanmamıştı. Günün başrolü Esma'ydı ve genç kız bunu hatırladığı her an bir öncekinden daha karmaşık duygulara sürükleniyordu. İlgi görmek hoşuna gitmişti arsızca. Beğenilmek, ilgiyle izlenmek içinde artık tozlanmaya yüz tutmuş gurununu okşuyordu.

Alkışlarla aşağı inince akşam güneşinin kızıl rengi ve tam tepelerinde yanan fersiz ışık altında dans etmişlerdi. Yukarıdaki kadar güzel değildi ama genç kızlar imrenerek izlemiş, yaşlılar eski köye yeni adet diye kınayarak bakmışlardı. Danstan sonra hem yakınların hem köydekilerin toplanmasıyla ortada bırakılan açık alan dolmuş, tabiri caizse çalan oyun havasıyla herkes coşmuştu. Hatta bir yerde Saniye kadın bile karışmış oynayanların arasına torunlarıyla, gelinleriyle ele güne ders vermişti. Zaten son günlerde bir iyilik hâli vardı üzerinde. Hiçbir şeye ses çıkarmıyor, kim ne derse kabul ediyor, hatta çocukların hevesini bile kırmıyordu. Hatice kadın ölümü yaklaştı heralde diye düşündü. Ölüm iyiliği zaar.

Vakit ilerleyice köyün imamıyla yüzükler takılmış, hayır dualar edilmişti. Hamza'nın söylediği gibi, günün en güzel anı gece yatağa parmaklarındaki yüzükle girmeleriydi.

Nişan yüzükleri takılınca Hamza Esma'nın elini sıkıca tutmuş gözlerine sanki bu her şeyin başlangıcı der gibi bakmıştı. Genç kız rahat bir nefes aldı adamın gülümseyen yüzüne bakarken. Ahmetle Mustafa tebrik etmek için ikisine sarılırken sırayla anne babalarının ellerini öperken de hiç bırakmadılar birbirlerini.

"Hayırlı olsun kardeşim." Galip Hamza'ya sarıldı sıkıca. "Allah gönlüne göre verdi, kavuşturdu sizi." Hamza Galip'e bakarken Esma'yla birkaç gün önce konuştukları geldi aklına. Galiple Sümbül konusunu konuşacağını söylemişti ama hiç fırsat bulamamıştı. Derin bir nefes alıp verirken utandı arkadaşlığı adına.

"Darısı sana olsun kardeşim."

"Hayırlısı olsun. Pek umudum yok." dedi Galip. Hamza'nın omzuna bir iki kere pat pat vurup hemen yanında kendilerine bakan Esma'ya döndü. "Allah tamamına erdirsin bacım." dedi gülümseyerek.

"Sağ olasın abi." Galip yanlarından gidip sırayı arkasında bekleyen diğer konuklara verecekken Esma eliyle durdurdu onu. "Bir iki dakika müsaitsen sana bir şey söyleyebilir miyim?" Gözleri Galip'in mavi gözlerini izlerken misafirlere arkasını döndü. Hâlâ Hamza'nın elini tutuyorken taze nişanlısına sırtını dayadı. Galip başını eğip dinlediğini belli etmek için yaklaştı. "Ben bunu sana söylesem mi söylemesem mi bilemedim ama öğrenmek gerek diye düşündüm."

"Hayrolsun."

"Hayır olur mu olmaz mı sen karar ver. Ama bunu sana ben kendim söylemek istedim. Sümbül'ün bir ilgisi yok."

"Sümbül mü? Onunla mı ilgili." Esma'nın kahverengi gözleri tedirginlik ve kararsızlıkla baktı. Sümbül istemediğini defalarca söylemiş olsa da Esma Galip'in bu gece gideceğini biliyor, en azından bir kere olsa şansını denemek istiyordu.

"Sümbül Sedat'ı sevmiyor. İsteyerek bile evlenmiyor. Sen gideceğin gün onunla konuşmuşsun ya hani, annesi görmüş yanlış anlamış. Çok zulmetti Sümbül'e. Sedatla da zorla evlendiriyor." Çaresiz gözleri adama yalvararak bakıyordu. Bir yanıt bekliyordu Galip'ten. Dili diyemiyordu onu alıp götürür müsün diye ama belki gözleriyle anlar diye umuyordu. "Acaba sen... Ne biliyim, konuşur musun Sümbülle?"

Elma Ağacının AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin