Bölümü beğenip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar 🌿
37. Bölüm
Kusursuz Yaradılış"Kaçacak mısın hâlâ benden?"
"Kaçmak mı? Ben mi?" Esma arkasından balkona gelen oğlana döndü. Öğle saatlerinde Mustafa'nın dediği olmuş Hamza Selinle beraber çıkıp gelmişti. Esma dün gece yolcu ettiği adamı deli gibi özlemesine rağmen yüzünü ona çevirmemiş, söylediklerinin arkasında durmuştu. Yanaşmayacaktı yanına, kararlıydı. İstediği bir tanecik öpücüktü bir yalvarmadığı kalmıştı koca adama. Hayır kendisi istediğinde şapır şapır öpmeyi biliyordu. Kız istediğinde neden Yarabbi şüküre geliyordu mesele. Düşündükçe sinirleniyordu. O yüzdendi içi gitse bile oğlana yaklaşmaması.
"Niye bakmıyorsun madem yüzüme? Özlemedin mi beni? Hâlbuki ben koşa koşa gelmiştim senin yanına." Kız başını öte yana çevirdiği için Hamza'nın yüzünü görmese bile sesini duyuyor, bir küçük kırgınlık seziyordu. Bakarsa yumuşardı, bakmadı o yüzden. Ancak aksi gibi oğlan durmadan Esma'nın görüş alanına girmeye çalışıyordu.
"Ben özledim ama artık böyle."
"Nasıl böyle? Bakmayacak mısın bana?"
"Hayır. Daha fazla da yaklaşma yanıma. Bir gören eden olur, ayıplanmayalım."
Ol. Esma'nın iki yanında sallı olan eli tuttu parmak uçlarıyla. "Ne demek yaklaşma? Durabilir miyim kız ben sana dokunmadan?""Durursun, durursun." Elini çekti Hamza'nın parmakları arasından. "Beni öpmeden duruyorsun ya, dokunmadan da durursun."
"Haa." Oğlan gerçek bir aydınlanma yaşamıştı. Dudakları gülümsemek için kıvrılırken kızı omuzlarından tutup kendine çevirdi. "Anladıım. Sen dün savurduğun tehditleri uyguluyorsun."
"Gerçekleştirdiğime göre savurmamışım demek ki." Hamza'nın tutuşundan kurtuldu. "Bundan sonra böyle beyefendi. Madem ben istediğim zaman öpemiyorum seni sen de istediğin zaman yaklaşamazsın bana."
"Fazla abartmıyor musun?"
"Abartıyor muyum?" Gözleri kocaman açılmış, sesi sinirden incelip titremişti. Hamza gülmemek için dudağını ısırdı. İlk defa bu şekilde sinirlendiğine şahit oluyordu ve çok hoşuna gitmişti. İnkâr edemezdi. Çok tatlı bir öfkeydi. "Sen beni her canın çektiğinde çekip çekip öptün. Ben öpmek istediğim zaman vırt zırt bahane üretiyorsun. Belli zaten. İstemiyorsun beni öpmeyi."
"İstemez olur muyum ayçiçeğim..." Kızın saçlarını sevmek için uzandığında Esma elini itip uzaklaştırdı.
"Yalakalık yapma bana. Hep bir bahanen var. Biri gelir, biri görür. Görmeyecekleri bir yere gidelim o zaman. Ağıla ne dersin? Zaten ilk orda öpmemiş miydin beni?" Hamza geri çekilip derin bir nefes aldı. Zoraki bir öpücüktü ve resmen tacizdi. Hangi kafayla yapmıştı aklı almıyordu. Sonrasında yediği tokat da laf da aklını başına getirmiş, hata yaptığını göstermişti ama Esma'yı öpen o ilkel yanı gram pişman değildi. Doğrusu hâlâ pişman değildi.
"Şu mesele..."
"Yada benim odama gidelim. Geldiğin ilk gün de orada öpmüştün. Unuttun heralde. Bak, farkındaysan sen zaman ve mekân fark etmeksizin öpmüşsün. Bundan sonra yok ama. Bilesin."
"Bekle." Arkasından uzanıp tutundu kıza. "Haklısın. Ben çok kafama göre davrandım. Özür dilerim."
"Ne özürü ya, ben özür beklemiyorum senden. Eşitlik istiyorum. Sen tutup öpüyorsan ben de öpebilmeliyim. Ama yok, ben bu ilişkide canımın keyfine göre hareket edeceğim diyorsan ben de oturup senin canının keyfinin kahyasını memnun etmeye uğraşacak değilim. Üstelik şu an hiç uzlaşmaya gelesim de yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Ağacının Altında
Ficção Adolescente"Sevmeler emek ister, sen benim emeğimsin." 🌿 Eski dönem köy kurgusudur.