15. Bölüm
Büsbütün"Gülsüm?" Esma iki büklüm oturup bacakları arasına sakladığı kitabı okuyordu. Ara ara gözlerini kaldırıp karşısındaki yatakta oturan kıza bakıyor, içten içe gülüyor, takılmak için fırsat kolluyordu. Sonunda kendini tutamayıp adını seslendi.
"Hı?" diye karşılık verdi başını kaldırmadan.
"N'apıyorsun?"
"Elbisemin düğmesi gevşemiş onu dikiyorum. Varsa söküğün getir hazır elim değmişken onu da dikiyim onu."
"Yok sağ ol. Ya o değil de sende bir değişiklik var sanki." İçinde durmadan konuşan munzur sese daha fazla tıkayamıyordu kulaklarını. Kıza laf atıp onu işkillendirmek, utandırmak istiyordu.
"Ne? Ne değişikliği?" Başını kaldırıp Esma'ya baktı. Beyaz teni daha şimdiden kızarmaya başlamıştı.
"Bilmem. Böyle bir değişik duruyorsun. Yüzüne renk gelmiş gibi. Sabah hiç böyle değildin."
"Yok canım. Hâlâ aynıyım sana öyle gelmiştir." Yönünü yatağın yanındaki pencereye çevirdi saklanmak için. Dizlerini kendine çektikçe küçüldüğünü, görünmez olduğunu sanıyordu.
"Var var. Sen de farklı bir şeyler var. Sanki bir kilo almış gibisin." Gülsüm Esma'nın sözlerine karşılık ölecekti utancından. Böyle bir şeyin dışarıdan fark edilebilir olduğunu hiç bilmiyordu. Yoksa Gülsüm mü belli ediyordu? Esma bu kadar dikkatli miydi? Aklından söylesem mi diye geçirdi. Bir çırpıda söyleyim rahat bir nefes alıyım diye düşünse de tuttu dilini. Esma şimdilik bu kadar korkunun Gülsüm'e yeteceğini düşünüp başka bir şey demedi. İçten içe gülüyordu kıza.
"Esma! Odanda mısın? Sümbül geldi seni bekliyor aşağıda." Hatice'nin sesi balkondan evin içine yayıldı. Sümbül'e yukarı çık diye ısrar etse de kız bir şey söyleyip gideceğim annem bekliyor diyince Hatice daha fazla zorlamadan Esma'ya seslendi. Genç kız arkadaşını karşılamak için ayağa fırlasa da kapıdan çıkmadan kitabını hatırladı. Yattığı yatağın süngerinin altına sokup öyle çıktı dışarı.
"Kız ne bekliyorsun orada. Yukarı gelsene." Esma merdivenlerin başında avlunun kapısında bekleyen Sümbül'e seslendi. Daha akşama vardı. Biraz oturup sohbet edebilirlerdi. Hem Esma arkadaşına Hamza'yla aralarında geçen konuşmayı yapmak istiyordu. İçi içine sığmıyor mandıranın dört duvarından tertemiz açık havaya çıkan keçiler gibi atlayıp zıplamak istiyordu. "Seviyormuş beni Sümbül. Gözlerimin içine baka baka söyledi. Sarıldı sıkıca. Kalbinin nasıl attığını bile duydum. Beni de götürmek istiyormuş. Okuturum seni dedi, biliyor musun? Ben seni ne istersen hep desteklerim dedi. Nasıl mutluyum nasıl heyecanlıyım anlatamam. Kendimi bıraksam bulutların üzerine yükseleceğim sanki. Kalbim güm güm, güm güm atıyor. Çok seviyorum, bildiğin gibi değil." Ancak bunları ona anlatmak için biraz daha sabretmesi gerekiyordu zira Sümbül'ün hiç çıkacağı yoktu. Ayağına bir terlik geçirip hızlıca indi aşağı.
"Ya sana anlatacaklarım vardı. Niye gelmiyorsun?" diye sitem etmeden de duramadı.
"Ya eve gitmem lazım annem kızar geç geldin diye. Halama gitmiştim esasen bizde tenceresi vardı, onu götürdüm de." Gözlerini kaldırıp balkona baktı. Hatice kadının kendilerini dinleme ihtimalini göz ardı edemezdi. Arkadaşının kulağına yaklaşıp fısıldayarak konuştu. "Okulun önünden geçtim. Sarp öğretmen seninle konuşacakmış. Bir şey demesi lazımmış. Bugün akşama kadar burdayım, gelirse iyi olur dedi." Geri çekilip yeniden balkona baktı. Hatice başını demirlerden uzatmış kulak kulağa konuşan kızlara bakıyordu. "Annen bakıyor." diye mırıldanarak uyardı Esma'yı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Ağacının Altında
Fiksi Remaja"Sevmeler emek ister, sen benim emeğimsin." 🌿 Eski dönem köy kurgusudur.