yakma

728 44 2
                                    

Yalvarırım, kaçma benden.

(Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın..♡)

Çağan efe tiryaki'den:
içimden hiç bir şey yapmak geçmiyordu. Aklımda sadece tuana vardı. Saat sabahın 4ydü ve ben uykusuzluktan yatağımdan çıkmış balkonda dışarıya bakıyordum. Elimde sigara ile karşıdaki denizin dalgalarını seyrediyordum. Hayat adil değildi. Hemde hiç. Birini severken, bunun karşılığını alamamak. Elimdeki sigarayı dudaklarımın arasına koyup derince çektim içime. Sigarayı çekip dumanı dışarıya verdim. Hareketlerim yavaş ve acı vericiydi.

"Yeter artık" Dedi bir ses yavaşça. Arkamı dönmeden cevap verdim.
"Yetmiyor" Yağız gelip yanıma oturdu.
Eline bir sigara aldı ve çakmağı alıp yaktı. İçine çekip dumanı bıraktı.
"Yazık ediyorsun kendine" tuanadan bahsediyordu.
"Etmiyorum yağız" dedim gözlerinin içine muhtemelen kızarmış gözlerim ile bakarak.
"Ediyorsun. Peşinde o kadar kız varken" Dedi sözünü bitirmeden konuştum.
"Kimse umurumda değil, vuruldum birine, çıkmıyor aklımdan" Diyerek dudaklarıma çektim tekrar sigarayı.
Yağız sustu, sustum. Yağız sigarasını çekti, bende çektim.

Bir kaç dakika sonra yağızın konuşması ile kafamı ona çevirdim.
"Onu öptün" Gözlerine baktım, sustum.
Önüme dönüp sigarayı tekrar dudaklarıma götürdüm.
"Ve senden kaçıyor, kaçmasına dayanamıyorsun. Kalbin ağrıyor. Onu her an yanında istiyorsun, ama istemiyor. Kalbin ağrıyor. Onu görünce dalıp gidiyorsun, ama o farkında değil" Dedi yavaşça. Kalbim ağrıyordu.

Yağıza baktığımda gözlerimden bir yaş düştü. Elini sırtıma koydu ve sivazladı.
"Geçecek be oğlum, sadece sabret. Ben 1 yıl bekledim, 1 yıl boyunca onun başkalarını sevmesini izledim, ama şimdi benle. Oda senle olacak. Sabret"
Kafamı tekrar denize çektim yavaşça. Ayağı kalkıp gitti ve balkonun kapısını kapattı.
Yağız benim can dostumdu, kardeşimdi. Beni çok iyi tanıyordu. Iyiki hayatımdaydı.

Sabah 06:21
Tuana naz ak'dan:
Gördüğüm kabus ile hızla yatağımdan kalktım.
Kabusumda çağan'a araba çarptığını görmüştüm. Rüya olduğunu anlayınca şükrettim. Tekrar görmekten korktuğum için yatamadım. Çığlıklarım ile adını sayılırken, kan ter içinde uyanarak yine güne başlamıştım. Güneş doğmuştu, kuşların sesi huzur veriyordu. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. İşlerimi halledip çıktım. Mutfağa inip şu içtim ve kahvaltı hazırlamaya başladım.

"Erkencisin" Dedi bir ses. Kafamı çevirmedim. Tezgaha yaslandı alisa.
"Kabus gördün değil mi?" Kafamı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Tekrar Kafamı yavaşça çevirip yemekleri dolaptan çıkarmaya başladım.
"Çağanı gördün, ona kötü bir şey oluyordu. Uyandın, kan ter içindeydin, rüya olduğu için şükrettin. Tekrar görmekten korktun ve şimdi kahvaltı hazırlıyorsun." Haklıydı.

Cevap vermeden yemek hazırlamaya devam ettim. Gözlerimi doluydu.
"Seni öptü" hızla kafamı alisaya çevirdim.
"ve simdi ondan kaçıyorsun. Korktun, Çünkü ilk defa yaşıyorsun" Kafamı yavaşça tezgaha çevirip gözlerimi kapattım.
"Onu çok seviyorsun, ama korkuyorsun. Sana yaklaştıkça kalbine bıçak saplanıyor, kalbin sızlıyor. Onu çok seviyorsun ama, Çok korkuyorsun" kalbim sızlıyordu.

"Sana yaklaştıkça nefes alışverişlerin dengesini kaybediyor. Sana baktığında heyecanlanıyorsun ve kaçıyorsun. Kaçman Onu üzüyor, üzülüyorsun."
Gözlerimden yaşlar düştü yavaşça. Alisa yanıma gelip göz yaşlarımı sildi ve yanağımı öptü. Daha sonra sessizce mutfaktan çıktı.

Derin nefes alıp işlerimi yapmaya devam ettim. Çağandan kaçmayacaktım. Bunları düşünerek salatalık kesiyordum. Birden parmağım olan acı ile inledim. Parmağımı kesmiştim. Suya tutup gözlerimi kapattım. Derin kesmiş olmalıydım, kan dinmiyordu. Bir kaç dakika sonra bitince yarabandı aradım. Dolabın üstünde paketi görünce alıp parmağıma taktım. Kanamaya devam etti. Takmadım.

Saat 09:50

Çığlık attım. Evet Çığlık attım. Bir kaç saniye sonra merdivenlerden biri koşarak gelmeye başladı.
"Tuana! İyi misin?!" Güldüm.
"İyiyim yağız!" Ardından hemen alisa geldi.
"Tuana! Aşkım! Kurtarıcım seni!" Kahkaha attım.
Çağan gelmemişti..

"Niye bağırdın kızım ?" Dedi yağız.
"E kalmadınız bi türlü" derin nefes alıp ofladı.
"Çağan nerde lan?"  Dedi.
"Bilmem" Dedi alisa. Daha sonra tekrar konuştu.
"Tuana nazım sen git Çağana bak ben çayları doldururum" yutkundum.
Gözlerimin içine baktı. Kafamı salladım.

Yavaşça odasına çıkmaya başladım. Dün akşam dudaklarına bakıp konuşmamış gibi..

Kapıyı tıklattım.
"Çağan?" Ses yoktu. Yavaşça içeriye girip etrafa baktım. Odasında değildi. Gözüm balkona takıldı. Balkona doğru gidince çağan'ın koltukta uyuya kaldığını gördüm. Masaya baktığımda içilmiş 3 tane sigara, bir sigara paketi, çakmak ve telefonu vardı.

"Çağan, kalk" ellerim ile kolundan dürttüm. Kolu ateş gibiydi.
Elimi alnına koyduğumda, gelen sıcaklık hissi ile gözlerim kocaman açıldı.
"Yanıyorsun.."

Hızla merdivenlerden koştum.
"Yağız! İlaç lazım! Çağanın çok ateşi var! Hastaneye gidelim!"
"Ya tamam dur" diyip hemen yukarı gitti.
"Sakin ol" Dedi alisa kolumu sıvazlarayak.

"Uyandırdım, Çağan asla hastaneye gitmez ki" Dedi yağız yanımıza gelerek.
"Niye be?" Dedi alisa.
"Anne ve babası.."
Anlayınca gozlerimi kapattım.
"Tamam.. tamam ben hallederim. Yağız gidip eczaneye sor neler lazımmış diye"
Yağız kafasını tamam anlamında salladı.

"Tuana sen ateşi düşsün diye duşa sok Çağanı, bende yağız ile giderim"
Beni dinlemeden çıktı.

Yukarıya çıkıp Çağanı aradım. Yatağının üzerine uzanmıştı.
"Çağan!" dedim bağırarak.
Gözlerini araladı yavaşca.
Kolundan tutup kaldırmaya çalıştım.
"Kalk, suyun altına girmen lazım"
"Tuana bırak.. üşüyorum.. bırak" Dedi kolunu çekerek.

Bağırıp kolundan çektim. Yürütüp banyoya getirdim. Saçları dağılmış haldeydi. Ter içindeydi. Çok az düşünüp hemen tişörtünü çıkardım.

"Üşüyorum" Dedi yavaşça. Duşa kabine sokup suyu soğuk tataftan açtım.
"Bu iyi gelicek ateşine"
"Neolur" dedi kolunu duvara tutup dengede durmaya çalışarak.
"Neolur yanıma gel"
Düşünmeden hızla yanına geldim. Su ikimizide ıslatmıştı. Çağan suyun verdiği soğukluk ile dengede durmaya çalışıyordu. Birden ellerini belime sarılıp ağırlığını üzerime hafif şekilde verip sarıldı.
Titreyen sesi ile konuşmaya başladı.

"Üşüyorum"
"Geçecek" Dedim ellerimi sırtına sararak. Ellerini belimden çekip dik durmaya çalıştı.
Gözlerime baktı ve sustu.
Su damlacıkları yüzünü kaplamıştı.
Yanaklarını, gözlerini, dudaklarını..

Bir elini yanağıma koydu ve konuşmaya çalıştı.
"Şuan bu haldeysem senin yüzünden" Dedi yavaşça.
Cevap veremedim.
Gözlerinden yaşlar döküldü yavaşça.

"Beni bu hale sen soktun, kaçma benden. Yakma beni neolursun." Dedi göz yaşlarına hakim olamayarak.

Gözlerimden yaşlar düşünce yutkundum.
Gözleri ile yüzümü incelemeye başladı.
"Gözlerin, Yanakların, saçların, dudakların" Dedi nefes vererek.
"Her zerrene aşığım naz"
Yutkunamadım.
"Neolursun kaçma benden"
Sözünü bitirince, elimi boynuna atıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım gözlerimi kapatarak. Su damlacıkları her yerimizi talan ederken, son kezmiş gibi öpüyordum Çağanı.
Diğer elinide yanağıma koyup, karşılık verdi.

Gözlerinden yaşlar düşmeye devam ediyordu. Göz yaşı dudağıma gelince, gözlerimden yaşlar aktı. Yavaşça geri çekilip gözlerine baktım. Alnını alnıma yaslayıp nefes almaya çalıştı. Nefes alamıyordum.

Bir kaç dakika sonra geri çekilip gözlerime baktı.
"Herkesten, herşeyden çok seviyorum seni" Dedi yavaşça.
Burukça gülümseyip ellerimi omuzlarına sarıp sarıldım. Ellerini belime dolayıp sıkıca sarıldı.

YA YERIM SENI CAGAN
OYYY NAZIMA BAK SENN

Çete Ve Denge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin