"Ege şuan Başka şehirde yatılı bir kolejde" şaşkınca kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Elini çıplak göğsüne koyup dogruldum.
"Ne?" Eli ile başımı tekrar göğsüne yatırdı.
"Uyu naz"
Leya tiryaki'den:
Doktor ile konuşmuş, rica etmiş hatta üstüne para verip sessiz sedasız alisanın mezarını farklı şehirde olması için yonlendirmistim, ama tabii polis arkadaşları buna karşı çıkmıştı. Yarın cenaze vardı.
Yağızın yanına gidip oturdum. Öylece oturmuş yere bakıyordu. Arkada ise Anıl berke-zor çalışıyordu.
Onu dinle, Sakince. Bitiremedim seni içimde.
Gözümden yaş düştü yavaşça. Elimi sırtına koydum.
"Hâlâ seviyorsun onu" Hemen bana döndü.
"Leya, sen ne zam-" sözünü kestim. Titreyen sesim ile zorla gülümsedim.
"Konuşma yağız, ben alisaya hâlâ aşık olduğunu hissediyordum ama bebeğim için sustum." Dedim elimi karnıma götürerek.
Yağız bana sıkıca sarıldı birden. Başta afalladım ama bende sarıldım.
"Ben alisaya aşık değildim, ben seni ilk gördüğüm günden beri sana aşığım, seni herkesten çok seviyorum, seni ve bebeğimizi. Ben sadece vicdan azabı çekiyorum. Eski kız arkadaşımın benim için ölmesi kötü, bana hak ver. Yemin ederim ona aşık değildim leyam. Ben seni her şeyden ve herkesten çok seviyorum"
Gülümsedim.
"Bende seni çok seviyorum"
Tuana naz ak'dan:
İçimde çok kötü bir his vardı. Uyuyamıyordum.
Gözlerimi her kapattığımda önüme alisanın görüntüsü geliyordu.
Birden doğruldum.
Çağan hızla kalktı.
"Naz, iyi misin yavrum?" Dedi eli ile önüme düşen saçlarımı geriye atarak.
Kafamı hayır anlamında salladım. "Benim alisayı görmem lazım"
Çağan efe tiryaki'den:
Merkeze gelmiştik. Hızla içeriye girdik.
"Bakar mısınız!?" Dedi tuana. Elini tuttum.
"Buyrun" Dedi bir polis. "Alisa komiser nerede?" Dedi tuana.
Polis afalladı.
"Cevap verir misiniz lütfen?" "Siz kimsiniz?" Dedi polis.
"Ben tuana naz ak, alisa sezen severin kardeşi kadar yakınıyım" "Yakını olduğundan emin misiniz?" Dedi garipçe.
"Ne diyorsunuz beyefendi?" Dedim garip şekilde.
"Buyrun oturun" diyip yönlendirdi bizi. Oturduk yavaşça.