4. BÖLÜM

339 34 6
                                    

(Bu bölümün sonu, değiştirilmiştir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Bu bölümün sonu, değiştirilmiştir.)

🌧

Yumruk yaptığım elim kapıda asılı bir biçimde tuttum. Bu gün söyleyecektim aileme. Sevmek suç değildi, olamazdı. Cesaretimi topladığıma emin olarak derin bir nefes aldım. Fakat ben kapıyı çalamadan o açılmıştı bile. Kapı aralığından fırlayan Eymen ile tuttuğum nefesimi bıraktım.

Bu çocuk neden hep donca geziyor acaba?

"Eymen!" Peşi sıra koşarak evden çıkan ablam elindeki papyonla onu kovalamaya başladı. "Ha tek eksiği papyon çünkü çocuğun."

Ben içeriye adım atar atmaz evdeki kargaşa etrafımı sarmıştı ama abim takım elbisesiyle televizyonun karşısına geçmiş maç özetini izliyordu. Kendimi onun yanına bıraktım ve kolunun altına girdim.

"Hayırdır Rüzgar'cım yoksa seni istemeye mi geliyorlar?"

Saçlarımı karıştırırken beni iyice göğsüne bastırdı. "Öyle kolay kolay kurtulamazsın benden cadaloz." Aniden bi şey fark etmiş gibi duraksadı ve yüzüme baktı. Azını aralamıştı ki annemin yukarıdan ismimi haykırmasıyla ondan koşarak uzaklaştım.

Annem yukarıda ütü ile beni bekliyordu. "Ben babannene yardım edicem tut şu ütüyü baban gömleğini bekliyor." O hızla odadan çıkarken ben arkasından elimde ütüyle bakakaldım.

Yatağın üzerine yığılmış olan gömleklerde gözlerimi gezdirirken hangisini kast ettiğini anlamaya çalışıyordum. En uçtaki siyah gömlekte karar kılarak ona ulaşmak için yatağın üzerinden emekleyerek aldım. Evire çevire ütülemeyi bitirdiğim an annem odaya geri döndü.

"Ee sen hala hazır değilsin Yağmur çabuk çabuk."

...

Aynada uzun siyah elbisemi son kez kontrol ettikten sonra hızlıca diğerlerinin yanına indim. Benim gideceğimiz düğünden yeni haberim olduğu icin onlar çoktan hazır bi şekilde arabalara geçmişti bile. Bunlar benim varlığıma hala alışamamıştı ben diyeyim.

Eniştemin arabası tamamen dolu olduğu için abimin arabasına yönelip öne geçtim. Kısa bi yolculuğun ardından da düğün salonuna vardık.

Elbisemin uzun eteğine takılacağımı fark ettiğimde abimin koluna girerek doğruldum. Düğün sahiplerine selam vermek için durduğumuzda gözlerimle etrafı taradım. Ama Fatih'i göremedim.

Girişte kalabalık yapmaktan başka hiçbir işe yaramayan erkek grubuyla göz teması kurmaktan kaçındım. Nargile kafeden çıkıp düğün düğün gezen Trabzon erkekleri oldukça gerici olabiliyor.

Abimin yönlendirmesiyle bize ayrılan masaya yerleştik. Seyiz ailesinin hiçbir ferdini göremezken bakışlarımı piste çevirdim. Çok geçmeden yan masanın sandalyesinin müziğin önüne geçecek kadar seslice çekilmesiyle oraya döndüm. Seyiz'ler ve Denizci'leri yan yana yerleştiren düğün sahibine mutluluklar diliyorum. Tabii bu geceyi sapa sağlam atlatabilirlerse. Benim hizamdaki sandalyeye oturan Fatih ile genişçe gülümsedim.

Sarımsı saçları özenle taranmış, sakal traşı yenilenmişti. Üzerine giydigi siyah gömlekle aptal gibi sırıtmama sebep oluyordu.

...

Takı töreninin ardından gelin ve damat dans etmek için pistte yerini almıştı. Fatih nargilecilerin yanında hararetli bi konuşma içerisindeydi. Çiftlere odaklanmışken önüme uzatılan elle bakışlarımı elin sahibine döndürdüm.

Selim abimden dolayı küçüklükten beri tanıdığım biriydi. Çok sık rast gelmezdik. İstanbul'a gitmemle iyice karşılaşmaz olmuştuk. Esmer, yakışıklı denilebilecek bi çocuktu.

Gözlerim Fatih'e değerken gözlerinden çıkan öfkeyi fark etmemem çok zordu. Saçma bir şey yapmaması için dua ederken abimin Selim'in elini tutarak tokalaşması bir oldu. Yeniden Fatih'e döndüğüm de onu eski yerinde bulamamıştım. Herkesin odağı başka bir noktadayken hızla ayaklanıp çıkışa doğru ilerlemeye başladım. Kapıda bileğimi saran büyük eller beni sürüklerken bunu kolaylaştırmıştı.

Etraf henüz aydınlıktı ve Trabzon'un yarısı bu düğündeydi. "Fatih dur bi gören olucak."

Ani şekilde bana dönmesiyle yüzüm göğsüne çarptı. "Görsünler Yağmur bunuda görsünler." dedi beklemediğim bi sinirle. Ellerini saçlarından geçirirken devam etti. "Geldiğimden beri kaç it yanımda seni övdü haberin var mı Yağmur? Azımı açıpta diyemedim o kız benim yüzüğümü taşıyo siz kimsiniz di-" sözünü kesen şey vücudunu saran kollarım olmuştu. Hızla kalkıp inen göğsü ne kadar sinirli olduğunu gösteriyordu.

"Dayanamıyorum.." dedi usulca. Gözlerim çaresizlikle dolarken birazda kendimi suçlu hissetmeye başlamıştım.

"Teyze?"

Arkamdan gelen sesle kollarımı Fatih'den çektim ve uzaklaştım. Her özel anımı bölmeye yemin etmiş Eymen'e döndüğümde abimin de peşinden geldiğini gördüm. Fatih'den bi kaç adım daha uzaklaşmışken abim yanımıza ulaştı.

"Burda ne yapıyorsun Yağmur?" soru bana yönelik olsada bakışları Fatih'teydi.

Ailelerin arasındaki düşmanlık abim ve Fatih arasında hiç var olamamıştı. Birbirlerini görmezden gelir, tartışma içine girmezler. Hatta iki ailenin konuşarak anlaşabilen tek fertleriydi. Ama onlarınki de çok uzun sürmedi. Fatih üniversiteye gitmeden bir sene önce abim eve kaşı patlak bi biçimde gelmişti. Söylemekten kaçınsa da tüm Trabzon Fatih ile abimin limanda öldüresiye kavga ettiğini konuşmuştu.

"Hava almaya çıkmıştım." dedim ortamdaki gerginlik sesime yansırken.

"Annem seni arıyordu, içeri geçelim." Eymen'in elini tutarak onuda içeriye yönetmeye çalıştı. "Hadi dayıcım."

Eymen isyan ederek elini abimin elinden kurtarmayacalışıyordu, sonunda da başardı. Koşarak geri Fatih'in yanına döndü ve kendince sinirli olan görüntüsüyle bacağına tekme attı.

"Niye bi kerecik öptümedin?"













Bolum sarkisi diyoruz o zaman:

𝘼𝙣𝙙𝙚𝙧 𝙎𝙚𝙫𝙙𝙖𝙡𝙪𝙠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin