5. BÖLÜM

297 28 2
                                    

🌧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌧

"Niye bi kerecik öptümedin?"

Abim olduğu yere sabitlenirken gözlerim açıldı. Abim Eymen'e, Eymen Fatih'e, Fatih bana, ben abime bakıyordum.

Allah'ım ben ne yaptım. Ezan okunurken horon mu teptim, babannemin altın dişini mi bozdurdum, annemin yeni sildiği yere mi bastım, eniştemin arabasını anahtarla mı çizdim. Düşününce birisi hariç hepsini yapmış olabilirim ama ezan okunurken televizyonu bile kapatırım ben Allah'ım.

Abim hala tek tikken içeriden ateşlenen silahla Eymen hariç hepimiz irkildik. Annem taramalıyı Hacer teyzeye doğrultmuştur umarım da kapattığım müzikler bi işe yaramış Allah'ım bana bi yardım eli uzatmıştır.

Sahte bi şaşkınlıkla Eymen'i kucakladım. Abim ve Fatih koşarak içeriye girdiler.

"Senin varya o bamyanı koparıcam Eymen bey." İki elini siper ederken mırıldandı. "Uzarki yeniden."

"Sen öyle san küçücük kalıcak. Pilavın içinden toplayabilirsen kurtarırsın senin küçüğü." Kucağımda adeta atlayan Eymen salonun içerisine koşunca mecburen peşinden bende girdim.

Babam ile Adem amca tabancalarını birbirine doğrultmuş, annem Zehra teyzenin yeşil elbisesinin tülüne asılmış abim onları ayırmaya çalışıyor, Fatih'in erkek kardeşi Salih eniştemi yumrukluyor Fatih ortalarında yumruklara kendini siper ediyor, babannem ise kenarda oturmuş çay içiyordu. Bi dakika.. Benimkilerden birisi eksik. Ama hangisi? Fatih'in sırtına asılmış olan ablamı görünce rahatladım. O da burdaymış ekip tamamdı.

Bekle, bekle ablam Fatih'in sırtındaydı. Ve tam olarak şuan da dişlerini omuzuna geçiriyor.

Babam ve adem amcanın birbirlerine ateşlemek yerine fırlatmak için kullandığı silahlardan birisi önüme düşerken ani bi kararla çekip tavana ateşledim. Üzerime dökülen alçı elbiseme yapışmıştı. Kavga eden canım ailem dahil tüm salonun bakışları bana dönmüştü.

"Yeter ula, silah bu silah alacaksanız elinize sıkın o ne öyle birbirine atmalar. Anne sende bırak şu tülü. Siz ikiniz uzaklaşın birbirinizden." Hala Fatih'in sırtında olan ablama döndüm. "Kız sende in adamın sırtından."

...

Dün yaşanan olayın ardından herkes evlerine dağılmış kavga da sona ermişti. Abim Eymen'in neyden bahsettiğini sormamış  camımın önüne gelen Fatih'i de uğurlayarak oldukça normal bi şekilde günümü bitirebilmiştim. Şimdi ise haftalardır burda olmama rağmen görüşemediğim çocukluk arkadaşım Zeynep ile buluşmuş aylardır biriktirdiğim her şeyi anlatmaya çalışıyordum.

Zeynep her şeyi en başından beri biliyor, büyük destek veriyordu. Ben Fatih'i sevdiğimden henüz emin değilken, Zeynep kesin gözüyle bakıyordu.

Camın önünde dizlerimi kendime çekerek oturmuş Zeynep'in anlattığı şeyleri dinlemeye çalışıyordum. Ama bahçeyi dolduran sis sanki benim yüreğime de dolmuştu. Öyle nemli, öyle kaybolmuş bi histi ki içimdeki. Nedenini bile bilmiyordum.

Zeynep elini gözümün önünde sallayarak dikkatimi çekmeye çalıştı. "Senin ki diyorum. İstanbul'a gidiyormuş."

"Biliyorum.." dedim omuzlarımı sıkarken. "Ayrıca nerden benimki oluyor Allah aşkına Zeynep. Giderse gitsin, yolu açık olsun."

Döşekte yanıma iyice yaklaşarak alttan gözlerime baktı. "O yüzden mi sis indi gözlerine Yağmur'um."

Gözlerimi kaçırdım sıkkınca. Bu sene sınav senesiydi, varını yoğunu ortaya koyarak çok çalışmıştı. Herkes küçüklükten beri bilirdi ondaki doktorluk sevdasını. Sonunda ilk adımı atarak istediği bölümü tutturmuş İstanbul'a gidecekti. Başından beri biliyordum gideceği  günün yaklaştığını, gemiler demir almıştı. Aylardır hep geçtiği yolu kullanır, uğrar diye hep gittiği pastanede denenmedik tatlı bırakmadım. Asla geçmemem için uyarıldığım evin yolunu bile aşındırdım evlerinin önündeki köpek ile arkadaş bile oldum.

Dudaklarımdan kaçan alaycı bi gülüşle bakışlarımı parmaklarıma indirdim. Acımı ardına gizlemek için dudaklarımda ki tebessümü silmeden Zeynep'e döndüm. Gözümden damlayan yaşı tutamazken, hemen elimin tersiyle sildim.

Saçma geliyordu bazen, neden yapıyordum ki bunları? Aklıma yüzü geliryordu olur olmadık anlarda. Hemen silmeye çalışırdım zihnimden aileme ihanet gibi gelirdi. Sonra tekrar kendime kızardım, ne kadar görüyordum ki silmeye yelteniyordum zihnimden? Denk gelirsek çaktırmamaya çalışarak incelerdim yüzünü, ezberlemeye çalışırdım. Elimden gelen tek şey buydu. Bilirdim çok uzaktık birbirimize.

Şimdi giderse yüzünü unuturum diye de ödüm kopuyordu, elimdeki bi kaç fotograftan yardım dileniyordum.

"Sen aşıksın bu çocuğa haberin olsun Yağmur hanım."

Aklıma gelen anıyla genişçe gülümsedim. Artık her gözümü kapattığımda yüzü beliriyordu zihnimde. Uzak sandığım adam, aslında başından beri en yakınımda, kalbimin içerisindeydi.

Hararetle bir şey anlatan Zeynep'e döndüm.
"Ben gerçekten aşığım Fatih'e.."







Bolum sarkisi:

𝘼𝙣𝙙𝙚𝙧 𝙎𝙚𝙫𝙙𝙖𝙡𝙪𝙠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin