6. BÖLÜM

291 29 0
                                    

🌧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌧

Zeynep ile konuşurken zamanın nasıl geçtiğini fark edememiş annemin ısrarla araması sonucu ondan ayrılmıştım. Arabayı bahçeye park ederken annem bir kez daha aramış, bende yiyeceğim azarı biraz daha ertelemek için meşgule almıştım. Zile basıp açılmasını beklerken kapıda beklediğini düşündüğüm eniştem anında açtı. "Hoş geldin Yağmur." dedi bıyıklarının ardına gizleyemediği gülüşüyle.

"Hoş buldum eniştem."

Girişteki ayakkabılar biraz korkmamı sağlarken hızla montumu çıkartıp kaderime teslim olmak için salona geçtim.

Küçükten büyüğe dizilmiş olan misafirler arasında gözlerimi gezdirdim. Ama tanıdık kimse yoktu. Baş köşede oturmuş babannem huzursuz bi görüntü içerisindeydi ama onun her zaman böyle olduğunu herkes bilirdi. Babam ve annem misafirlerle koyu bi sohpet içerisinde, ablam tahminimce mutfakta esirdi. Abim ise henüz teşrif etmemişti anlaşılan.

Arkamı dönüp odama kaçacakken ablamın önümde belirmesiyle elime tepsi tutuşturması bir oldu. "Dik yürü dik."

Sırayla kahveleri verirken iki dirhem bir çekirdek olan çocuğa sıra gelmişti. Parfüm şişesini üzerine boşaltmış olmalıydı ki gözlerim yaşardı. Bakışlarıyla yüzümü tararken kafamı sağa sola salladım. "Ne bakıyon?"

Yan tarafta oturan annemin bacağımı çimdirmesiyle sesli bi tepki verdim. Kaçmama fırsat vermeden beni yanına oturttu. Sanki ortamda şey havası vardı.

"Efendim artık herkes bi araya geldiğine göre gençleri fazla bekletmeyeli-" arayan giren zil babam yaşlarındaki adamın sözünü bölerken "Siz rahatsız olmayın efendim." diyerek koşan eniştem kapıya koşmuştu.

Allah'ım umarim babannemi istemeye gelmişlerdir.

"Sebebi ziyaretimiz mâlum, Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınızı, oğlumuza istiyoruz." Babanneme göz ucuyla bakıp göz kırptım.

"Hadi yine iyisin kız seksenlik çıtır. Kaptın doksanlık delikanlıyı." Babannem elindeki tespihi bana fırlatmak için hazırlanıyordu ki adam tekrar araya girdi. "Gelinimizde çok komikmiş."

Hangi gelin? Ben gelin? Gelin ben?

Aniden kapı eşiğinden gelen gümbürtüyle şaşkınlığımı üzerimden atamadan, yere yığılmış abimin başında dikilen Fatih'i görmemle kat ve katlandı.

Tüm gözler onları bulurken Fatih büyümüş gözleriyle çocuğa bakıyordu. Etrafta adeta ölüm sessizliği vardı.

Ya Fatih Seyiz'in, Denizci'lerin evine girdiği için cenazesi çıkacaktı yada Fatih'in çoktan kafasında infazını gerçekleştirdiği yanımdaki çocuğun.

"Vermeyecağum ula?"

Yerden kısa bi süre kafasını kaldıran abim patlak dudağının izin verdiği kadar bi şeyler mırıldanıp ayni hızla kafasını halıya gömdü.

"Oğlum!" Yeni yeni abimi fark eden annem koşarak onun yanına çömdü. "Kim yaptı oğlum bunu sana, ne hale getirmişler yavrumu."

Tüm Seyiz'ler aynı anda Fatih'e dönerken onunda farklı bir halde olmadığını fark etmiştim. Saçları dağılmış gözünün biraz altı morarmıştı. Abime bakmak için ayaklandığımda ikisinden de biraz alkol kokusu geldiğini fark ettim. Biraz falan ama koklarken sarhoş olmama yetmişti.

"Alacağum ula!" Zaten ayakta zor duran Fatih abimin üzerine yığılmadan hemen önce son sözünü söylemişti.

...

Abim iki fincan kahvenin ardından ayılmış Fatih ile meyhane çıkışı karşılaştıklarını ve bi gurup serserinin ona saldırdığını, Fatih'inde ona yardım ettiğini anlatmıştı. Şimdi ise babannemle salonda yatan Fatih'in ayılmasını bekliyorduk.

Babam bu gece olanları hazmedemeyerek erkenden odasına çıkmış, annem tansiyon ilacını almak için gittiği mutfaktan dönmemiş, abim merdiven basamaklarını zorla tutturarak odasına çıkmış, ablam ve eniştem ise Eymen'i uyutmak bahanesi ile odalarına kaçmıştı. Babannem ise normalde 9 da uyumasına rağmen cin gibi Fatih'in başında bekliyordu.

Hafiften hareketlenen Fatih avuç içleriyle gözlerini ovuşturdu. Işığa alıştırmaya çalıştığı gözlerini zoraki olarak açtığında karşısında babannemi görmeyi beklemediğine eminim.

"Uy nenem."

"Ben nerden senin nenen oluyorum ula sari fasulye. O muşmula ha benum şu kiçumun kenari olamaz." Gözlerini Fatih'ten çekip bi süre bana baktı. Ve bastonundan destek alarak ayaklandı. "Ben senun şu ibune abine bakayum." Kafasıyla Fatih'i gösterdi ve ekledi. "Sende şuni geçur artuk, saat geç oldi."

O odadan çıkar çıkmaz Fatih'in baş ucuna geldim. Hala gözlerini ovuşturduğu eli havada kaldı ve aniden doğruldu.

"Seni mi istediler az önce yoksa ben onu kafamda mı kurdum?"

"He vallaha Fatih'çim." Saçımı savurdum ve devam ettim. "Oldu öyle bi şeyler. Ama alıştım ben artık çok farklı bi durum değil benim için. Gün içerisinde kaç kişi geliyo bi bilsen."

"Dalga geçme Yağmur. Neden gelmişler?" Babam benim itiraz etmeme fırsat tanımadan gelenleri adeta kovmuştu. Bi daha da gelebileceklerini sanmıyorum. Ama Fatih'in inanmak istemezcesine sorduğu soruya ciddi bi tavırla karşılık verdim. "İstemeye gelmisler Fatih. Haberim yoktu vallahi bilsem hazırlık yapardım. Zaten sizde ard arda bayılınca tam ilgilenemedim senin enişte adayıyla." Gözleri kocaman olurken son vururşumu yaptım.

"Olsun yarın yine gelecekler, yüzükleri takıcaz. Senide bekleriz."

"Höst ula!"

"Ne yüzüğü, ne istemesi si-" fazla yüksek çıkan sesiyle herkesi başımıza toplamaması için elimi azına koydum.

"Şaka Fatih adam şaka."

"Yapma bana bu konularda şaka falan Yağmur." Yüzünü yüzüme yaklaştırırken ekledi. "Senin hakkında hiçbir şakanın benden başkasını güldürmesine izin vermem."










Bolum sarkisi canlarim:

𝘼𝙣𝙙𝙚𝙧 𝙎𝙚𝙫𝙙𝙖𝙡𝙪𝙠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin