(Son bolumler cok kasvetliydi, ENERCII)
🌧
"Avukatım ben, avukat. Beni böyle ite kaka göz altına alamazsınız."
İki koluma girmiş beni sürükleyen polisler adeta sağır ve dilsiz kesilmiş koridorda ilerliyordu. "Burdan bi çıkayım vary-"
"Bacım!" dedi birisi aniden patlayarak. "Biz seni itmiyoruz, sen bacaklarını sürüyorsun. Ne inatmış arkadaş." Pes ederek koridorun ortasında durdu ve kolumu bırakmadan diğer eliyle terini üniformasına sildi.
"Hangi gerekçeyle aldınız şimdi siz beni?"
"Ayşe Kerim'i darp etmek gerekçesiyle hanımefendi. Yeterli bi sebep mi?" dedi ters ters.
"Bağarma bana, bağırma. Vallaha bi çığırırım görev başındaki memur tarafından saldırıya uğradım diye aynı parmaklıkları paylaşırız." İçimde ki çirkef bu gün yaşadıklarımla ortaya çıkmış, hiçbir şeyi umursamaz olmuştum. "Ayrıca.." dedim ardından ekleyerek. "Nefsi müdafaa o polis abi, nefsi müdafaa. Tam izin vermediniz ki adam akıllı etini kemiğinden ayırırım."
"Görevi yaptırmamak için direnme suçundan ben yazıyım sana iki yıl paşa paşa takıl bacım sen içeride."
Diğer kolumda duran genç poliste sessizliğini bozarken mırıldandı. "Sen bize dua et abla, biraz geç kalsak öldürecektin kadını sonra ömür boyu yatardın."
"Abla mı?!" dedim sinirle. "Sensin be abla, terbiyesiz. Küçülde cebime gir."
"Pardon ab-, yani ıı.."
"Yağmur canım, avukat Yağmur Denizci." Avukat derken biraz daha yaşlı olana dönüp bastırmıştım.
Yanımıza gelen kadın polis elinde tuttuğu şeffaf poşetin içerisindeki eşyaları yaşlı olan polise göstererek "Fatih Seyiz'in eşyaları için tutanak oluşturdum komserim." dedi. Adam onu başıyla onayladı ve kız elindeki eşyalarla bizden uzaklaştı.
İki kolumdaki polisleri çekeleyerek ilerledim. "Ee hadi ne bekliyoruz, gidelim."
...
Parmaklıkların ardında yere oturmuş olan Fatih kafasını dizlerinin üzerine koymuş öylece duruyordu. Onu öyle görünce kendimi suçlamadan edememiştim, gözlerim benden izinsiz hafiften buğulandı.
İsminin sonradan Kadir olduğunu öğrendiğim polis abi lafa girdi. "Sen bi sustun hayırdır." Genç olan yani Eren, Fatih'in yan kısmında kalan parmaklıkların kilidini açıp içeriye geçmem için kenara çekildi ardından ise kilitledi. İkiside ani şekilde susmama şaşırırken beni ve Fatih'i nezarethanede baş başa bıraktı.
"Özür dilerim.."
Fazlasıyla kısık çıkan sesimi kendim bile zor duyarken Fatih anında duymuş kafasını bana çevirmişti. "Yağmur?" Sesi şaşkınlık kusarken toparlanıp sordu. "Senin burda ne işin var?"
"Ha gelmemi istemezdin yani Fatih, ben gidiyim sevdiceğim mapushane köşelerinde tek başına çürümesin diye elimi kana buluyum. Sen de 'sinin birdi ni isin vir Yigmir?'" Çık çıkladım. "Yakıştıramadım doğrusu Fatih Seyiz." Ortamdaki gerginliği almak için şakaya vurduğumda o da hemen uyum sağlamayı seçmişti. "Ee sen içerideysen kim bana aklet, don getirecek?" dedi. Saçlarını karıştırırken alaycı ses tonuyla ekledi. "Neyse annem sevgili gelini içinde bi şeyler getirir artık."
"Maalesef, o şuan baygın. Başka birine kısmet."
Dediğim şeyle elleri havada asılı kalan Fatih tekrar bana döndü. Yere çökerken devam ettim. "Benim kadar mükemmel bi gelin adayı bünyesine ağır geldi tabi. Küt dedi bayıldı."
Fatih şok üstüne şok yaşarken içeriye elinde üç çayla giren Eren birini kendine diğerlerini bize vererek nöbetçi masasına geçti.
"Eyvallah koçum."
...
Uzun bir sure Fatih'e hem o hastaneye gelmeden olanları, hem de poliseler tarafından götürüldükten sonra olanları Eren'in beni sürekli bölmesiyle anlattım.
"Öyle işte evimin direği, senin ki şikayeti geri çekene kadar burda baş başayız." Çayımın son kalan yudumunu kafama dikerken ekledim.
"Ön balayı gibi düşün. Sen, ben, Eren hatta belki Kadir abide bize katılır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘼𝙣𝙙𝙚𝙧 𝙎𝙚𝙫𝙙𝙖𝙡𝙪𝙠
ChickLit(Eğlence amaçlı yazılmıştır.) Aşkın karşısında hiçbir şeyin engel olamayacağına bir kez daha şahitlik etmek isterseniz Yağmur ve Fatih sizi Trabzon'da bekliyor olacak.