10. Bölüm

982 29 14
                                    

Belinayin anlatımıyla

Emre benim evime gelmişti. İyileşmeme rağmen hâlâ ağrılarım olduğu için bana zorla çorba içirmeye çalışıyordu. Ben ise içmek istemiyordum.

"Ya emre istemiyorum çorba içmek iyiyim ben." diyip inandırmaya çalıştım. Ama emre hâlâ çorba dolu kaşığı ağzına uzatıyordu.

"Güzelim henüz tam iyileşmedin hadi aç ağzını" diyip çorba dolu kaşığı ağzıma uzattı. Emre asla vazgecmeyecekti o yüzden Emre'yi dinleyip istemesem de yavaş yavaş çorbayı içmeye başladım.

Emre bana çorbayı icirirken telefonu çaldı. Elindeki çorba tabağını masanın üzerine bıraktı ve telefonu açtı.

"Efendim baba" arayan kişi babasıydı.
"Buyrun ben oğluyum"

"Ne" diye bağırdı birden bire. Aynı zamanda da telaşla ayağı kalktı. Onun kalkmasiyla ben de ayağı kalktım. "Emre noldu" dedim merak içerisinde.

Emre bir saniye anlamında bana elini kaldırdı bende telefonu kapatmasını bekledim.

"Tamam, tamam abi hemen geliyorum." diyip yüzünde üzgün bir ifadeyle telefonu kapattı.

Elimi Emre'nin omzuna koydum. "Emre? Nolmus sevgilim" dedim yumuşak ses tonuyla. Fakat emre şok olmustu tepki vermiyordu. Telaslanmaya başlamıştım. "Emre?" diye seslendim tekrar.

Yüzüme bakıp zorda olsa cevap verdi. "Babam..." diyip sustu. Titrek bir nefes alıp tekrar devam etmeye çalıştı. "Babam kaza yapmış." dedi tek nefeste. Şok olmuştum Mehmet amca kaza mı yapmıştı? Emre perişan haldeydi. Bana bakıp "hastahaneye gidelim, nolur." dedi yalvaran bir şekilde. Emre bu halde araba kullanmayacağı için direksiyona ben geçtim. Yarım saate yakın bir saatten sonra hastaneye vardık ve telaşla oradaki doktorlardan bilgi almaya başladık. Emre'yi tutamiyordum çok telaşlıydi.

Emre oradaki doktorlara sesini yükseltirken elimi omzuna koydum ve gözlerine bakarak "sakin ol." diye fısıldadım. Gözlerime baktığı anda sakinleşti. Doktorlardan yeterli bilgiyi alıp ameliyathanenin kapısına gittik. Mehmet amca araba kazası yapmıştı maalesef ki durumu çok kötüydü bir doktor olarak bunu anlayabiliyordum. Ameliyata bende girmek istedim gerçekten de uzman bir doktordum. Ameliyathanenin kapısındaki kolduklardan birine oturan Emre'ye baktım. Bana inticayı vardı.

"Sevgilim.." yüzüme baktı çaresizce. Bişey diyemedi konusamadı. "İstersen babanın ameliyatına ben girebilirim" dedim bir umutla.

Emre ayağı kalktı. "Gerçekten bunu yapar mısın?" dedi titreyen sesiyle. Emreyi daha fazla konuşmaya zorlamadım, başımı salladım ve ameliyata hazırlanmak için Emre'nin yanından ayrıldım. Kıyafetlerimi giyindim ve yaklaşık 10 dakida sonra emrenin yanına geldim beni görür görmez ayağa kalktı. Bişey demeden ellerimi boynuna doladım ve sarıldım. Gerçekten bu sarılmaya ihtiyacı vardı. Aklıma 1 hafta önce vuruldugumda emrenin doğru düzgün ağlayamadıgı geldi. Ben varım diye kendini kasıyordu, her halinden belliydi.

"Ağlayabilirsin." dedim sessizce. "Tutma kendini."

Ellerimi yavaş yavaş çektim ve ameliyathanenin Kapısından içeri girdim. Girer girmez "hasta hakkında bilgi." dedim asistanlarım hazırlanmış beni bekliyorlardı.

"Hocam 55 yaşında ismi Mehmet şahin trafik kazası geçirmiş. Kaburgalarındaki kırıklar ciğerlerine batmış kanaması var." deyince titremeye başladım. Eğer babasına bişey olursa emre biterdi her ne kadar babası kötü biri olsa da emre onsuz yaşamazdı bunun farkındaydım. Daha fazla vakit kaybetmeden ameliyata başladım. "Neşter."

3 saat sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3 saat sonra

"Hocam hastayı kaybediyoruz nabız düşüyor" kalbi durmuştu. Asistanlarım nabzınin düştüğünü söylemesine rağmen ben hâlâ kalp masajı yapıyordum. "Hocam hastayı kaybettik" diye bir ses geldi. Ben hâlâ kitlenmis gibi kalp masajina devam ederken arkamdan biri kollarımı tuttu. Bu Ali hocaydı dolu gözlerle ona baktım.

Kulağıma "Belinay bırak artık göğüs kafesini kiracaksın." demesiyle ellerimi yavaş yavaş hastanın göğsünden çektim.

Ameliyathaneden çıktım, çıkar çıkmaz emre ayağa kalktı ve yanıma geldi. "Belinay babam yaşıyor değil mi? Beni bi başıma birakmadı değil mi?" dedi bana bakarak. Şimdi ne diyecektim? Sevdiğim adamın babasını kurtaramamistim. Ben nasıl bir doktordum?

"E-emre" dedim titreyen sesimle. Bir yandanda da gözlerim dolmuştu. "Babanı kurtaramadım."

Emre şok olmuştu bunu beklemiyordu, perişan haldeydi bana bağırmak ya da daha fazla soru sormak yerine tekrar koltuğa oturdu.

"Ulan çocukluğum gitti be."

cebindeki sigara paketini çıkardı. Her ne kadar içmesini istemesem de böyle anlarda ihtiyacı olduğunu biliyordum o yüzden karismadım. Emre'yi ilk defa böyle sigara içerken görüyordum normal de de içiyordu ama bu seferde ki farklıydı. yavaş yavaş gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Tam da şuan da sarılmaya ihtiyacı vardı hemen gittim ve sevgi dolu kollatimla onu sardım. O da kendini daha fazla tutmadı ve omzumda ağlamaya başladı.

"Gitti belinay o gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gitti belinay o gitti." Dedi hıçkırıklar arasında.

Hiç bişey yapamıyordum sevdiğim adamın babasını kurtaramamistim. Elimden bişey gelmiyordu. Gözümün önünde perişan oluyordu. Gözlerimin önünde eriyip bitiyordu...

Peki şimdi ne olacaktı? Baran babasının ameliyatına giren doktoru, Belinayi affedebilcek mıydı?...

Bölüm sonu


Selamlarr
Yine ağlattım sizi 🥺
Bölüm nasıldı?
Sizce emre belinayi affedecek mi?
Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın
Sizleri seviyorum ❤️
Instagram: @beyzaalkoc.hayatimolmus
Takip ederseniz sevinirim şimdiden teşekkürler.

Kederli Aşk [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin