19. Bölüm

772 23 33
                                    

Emre Baranin anlatımıyla

"hey, sen ağlıyor musun?" erdem'in söylediği şey üzerine yüzümü ona çevirdim ve ellerimle gözümden akan tek damla yaşı sildim.

"ağlıyorsun, ağla da rahatla." erdem'in yanında kendimi rahat hissettiğimden göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Akan gözyaşlarımı durdurmayı bile istemedim, hep böyle olurdu zaten hep yanlış anlaşılır, ağlayan ben olurdum. Kimse bilmese kimse görmese bile benimde duygularım vardı. Gittikçe aklım başımdan uçarken Erdem'e döndüm o da içiyordu ama az ve yudum yudum içiyordu. Kafamın yavaş yavaş iyice gittiğini hissederken masanın üstündeki kadehi elime aldım gözümden akan yaşlar bu sefer yanağıma değil kadehime döküldü.

Önüme dökülen saçlarımı elimle düzelttim ve kravatimi daha da genişlettim. Daraldığımı hissedebiliyordum. "Erdem" dedim. Elindeki kadehi masaya bıraktı ve yüzüme baktı.
"Belinay iyi midir?"

"İyidir o sen kendini üzme." dedi. Erdem her ne kadar bana sürekli kendimi üzmem gerektiğini söylese de bunu yapamıyordum, basaramiyordum. İçtiğim her yudumda kendimi biraz daha serbest bırakıyordum. İçtiğim her bir damla, akittigim her gözyaşı demekti. Kendimi kötü hissediyordum, kendimi hissetmiyordum.

"Neden?" Dedim. "Neden böyle oldu erdem? Ben kötü bişey yapmadım yapmak istemedim Belinay beni çok yanlış anladı o kadına karşı en ufak bir ilgi duymadım ben."

"Onu aldattığımı düşündü." Gözlerimden akan yaşları artık durduramıyordum bile. "Ben Belinayi aldatmadim yemin ederim aldatmadım." Uzun zaman sonra ilk defa içmiştim ve söylediklerimden haberim yoktu. Erdem endişeli bir şekilde bana baktı.

"Emre bak dinle seni tanıyorum sevdiğin kadını asla aldatmayacağını biliyorum. Ama kadınlar böyleler olur olmadık şeyleri yanlış anlayabiliyorlar. Belinay'la en kısa zamanda batisacaginiza eminim gerçekten lütfen kendini daha fazla heba etme." dedi.

Erdem'in söylediklerini duydum ama dinlemedim belki de artık uzun zamandır içimde tuttuğum şeyleri dışarıya atmaya ihtiyacım vardır. Oturdum ve saatlerce ağladım Belinay'ın ismini sayıklayarak ağladım.

"Tamam kendini kaybettin şuan yaklaşık yarım saattir sadece ağlıyorsun artık eve dönmemiz gerekli."

Erdem neredeyse hiç içmediği için arabayı o sürecekti. Ayakta duramiyordum bedenim çok güçsüz düşmüştü sabahtan beri bişey yemeyip sadece şarap içmiştim.

Zorlukla Yan koltuğa oturduğumda erdem de arabayı sürmek için direksiyona geçti. Yola çıkalı yaklaşık 45 dakika olmuştu ve benim aşırı derecede midem bulanıyordu. Ben ne yapacağımı bilmeyerek sadece camdan dışarı bakarak ağlıyordum. Erdem radyodaki şarkıya mırıldanarak eşlik ettiğinde midemin az öncekinden daha fazla bulandigini hissettim. "Erdem-" söyleyeceğim şeyin devamını getiremeden öksürmeye başladım.

"Ne emre? Noldu neyin var?" diye sordu endişe ile. Arabayı yolun kenarına çekti ve yanıma geldi. Kapıyı açtığımda hava almak istedim ormanlık alana doğru yürüdüm.

"Emre!" daha ne olduğunun farkına varmadan aniden kusmuştum. Ve hâlâ kusmaya devam ediyordum.
"Ne yedin sen bugün?" diye sordu erdem.

Zorda olsa "hiç bişey sadece içti-" yeniden kusmaya başladım ayakta duracak halim yoktu. Erdem bana baktı "iyi misin? Kusta rahatla bari"

En sonunda kusmam sona erdiğinde arabaya tekrar binip camı açtım eğer böyle yapmasaydin büyük ihtimalle aralıksız kusabilecektim. Erdem bana baktı "emre beni korkutuyorsun, daha önce de içtik ama hiç böyle kötü olmamıştın." Haklıydı.

Kederli Aşk [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin