Sizi biraz beklettim yine ama geldim. Umarım beğenirsiniz.
Ve lütfen yıldızımızı parlatalım mı? Oylar çok düştü🥺
Sizi seviyorum 32. bölümde görüşmek üzere.
*******
Mabel Matiz, Mendilimde Kırmızım Var
Kayahan, Odalarda Işıksızım
Çağan Şengül, Çok Yazık
***
Vera Doğan
Ölüm dönülmez bir ayrılıktı. Ne sen vaktin dolmadan gidebiliyorsun, ne de o tekrar yanına gelebiliyordu.
Annem canından can kaybetmişti. Aynı benim gibi. Tek fark onun yanında sevdiği adam vardı. Benimse kimsem yoktu. Elimi sıkıca tutan adam şükür ettim kısa bir an. Şu an bizim için zor bir andı. Annem şu an için uyutuluyordu ama babam perişan haldeydi. Onu teselli edecek cümlelerim yoktu bu sefer. Ne denir bende bilmiyordum çünkü. Sahi nedir ki evladını kaybetmiş anne ve babaya? Dili lal olmaz mıydı insanın?
Başımı Alparslan'ın omzuna yasladım ayaktayken. Başını benden tarafa çevirip burnunu şakağıma dayadı ve derince kokladı. "Vera'm ne denir inan bilmiyorum." Dediğinde dudaklarımı büktüm. "Bende bilmiyorum Alparslan. Evlat bu, candan öte." Başını salladı hafifçe. Gözlerim babama takıldığında kendini sıktığını gördüm. Abim sonradan haber alıp gelmişti ve şu an babamın yanında oturuyordu ama ikisi de çok gergindi. Aslında abimin gerginliğini tahmin edebiliyordum. Annemler bize ilk söylediğinde annemin sağlığından endişeli olduğu için bağırıp çağırmıştı.
Omzuma biri dokunduğunda irkildim. "Abla," Dedi Ali. Alparslan'dan ayrılıp kolumu Ali'ye doladım. Benden küçüktü ama büyük gibi duruyordu. O da kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Annem iyi değil mi?" Diye sorduğunda başımı salladım yavaşça. "İyi Ali'm."
"Sadece vereceği tepkiden dolayı uyutuyorlar." Boğazını temizledi yavaşça. "Nasıl tepki verilir abla ben..." Sustu, yutkundu ve devam etti sonra. "Abla bizim kardeşimiz öldü. Ben niye bunu hissedemiyorum." Derin bir nefes aldı. "Vicdan azabı çekiyorum. Böyle hissetmemeliyim." Elimi kaldırıp saçlarını okşadım. "Bebeğim, öyle düşünme sakın."
"Abla ya anneme bir şey olsaydı ne olacaktı." Yutkundum. Annem hepimizin limanıydı. O olmadan ne yapardık bende bilmiyorum. Hiçbirimiz toparlanamazdık. "Ali'm böyle düşünerek anca kendini üzersin. Annemiz iyi, sadece zor günler anlatacak yanında hep biz olacağız. Aynı onun bize yaptığı gibi." Başımı eğdim tamam mı der gibi. Başını salladı. "Hatırlıyor musun bize ne derdi?" Ali hatırlamak ister gibi başını eğdi. Bende konuşmaya devam ettim. "İyi günde kötü günde çocuklar. Aileler her zaman bunun için varlar." Dediğimde başını kaldırıp bana baktı. Yüzünde oluşan gülümsemeyle bende güldüm. Başını salladı usulca. Bu sırada göz ucuyla babamın ayağa kalktığını ve annemin uyutulduğu odanın önüne gittiğini gördüm.
Ben daha küçükken özenirdim onlara. Onların yaşadığı gibi bir aşk yaşamak isterdim hep. Babam gibi sevsin istedim hep. Annem gibi merhametli olsun. Babam annemi hep çok sevmişti. Ananem ona o kadar laf söz söylemişti ki yine de annemden ve aşkından vazgeçmemişti. Onlar her zaman benim örnek alacağım insanlar olmuştu. Biz şanslı çocuklardık, babam her zaman bize baba olmuştu. "İçeri girmek istiyorum." Babamın sesiyle kendime geldim. "Baba," Diyerek yanına adımladığımda bana döndü. "Vera, annenin yanına girmek istiyorum." Derin bir nefes alıp konuştum. "Baba şu an girmene izin verileceğini sanmıyorum." Kaşlarını çattı. "Vera, lütfen." Alt dudağımı dişlerim arasına aldım. "Ben bir doktoruyla konuşayım." Hızlı adımlarla asansöre doğru yürüdüm. Açık olan kapı kapanırken içerideki adama sesledim. "Tutar mısınız!" Yaşlı adam iki eliyle sıkıca sardığı bastonunu tek eline aldı ve diğer elini lapının kenarına koyarak kapanmasını engelledi. İçeri girince adama doğru başımı eğip teşekkür ettim. İkinci kata basıp ellerimi önümde birleştirdim. "Nasılsınız?" Yaşlı adamın sesiyle ona döndüm. Gözlerimi kısıp baktım bir süre. "İyi." Dedim sert sesimle. Gülümseyerek başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRTİBA
General Fiction🦅 "Uyanmak zorundasın Alparslan. Bir kez daha kaldıramam bu acıyı..." 🔱 Vera M. Doğan & Alparslan Denizoğlu Başlama Tarihi; 13.08.2021