24. Bölüm; ANNE

637 43 7
                                    


Çimen Yalçın- Nereye Uçar Turnalar
Melike Şahin-Tutuşmuş Beraber
Emre Aydın, Çağan Şengül- Beni Anla

~24| ANNE

🔱

Cansa can, kansa kan.

🦅

Hani huzur bulduğum Deniz gözlerin ner'de?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hani huzur bulduğum
Deniz gözlerin ner'de?

Alparslan Denizoğlu.
 
Yaralı bir çocukluk geçirmişti Alparslan. Annesi ve babası büyük bir aşkla evlenmiş. O da babasının anlattığı kadarıyla biliyordu. Ama bu büyük aşkı ablasından ve babasının bir kaç yakın dostundan da duymuştu.
 
Dediklerine göre babası annesini görmek için geceleri gizli gizli evden çıkar ve bir erik ağacının altından annesinin camına bakarmış. Her zaman onların aşkına  imrenen bir adam olmuştu ama sonra annesinin daha küçücük çocukken onu bırakıp gitmesiyle her şey değişmişti.
 
Küçük bir çocuğa göre her zaman olgun olmuştu ama her çocuk gibi onun da anneye ihtiyacı vardı. Hayatı boyunca kendini sorgulamıştı. Annem birini sevebiliyor, babamı sevmiş, ablamı sevmiş. Ben, beni neden sevmemiş?
 
Masada oturmuş düğünün bitmesini bekliyordu. Her kalkmaya çalıştığında babası onu durduruyor, kalkma birazdan bitecek zaten diyordu. "Ne zaman bitiyor bu siktiğimin düğünü!" Dedi öfkeyle. Yanında oturan Atalay adamın dediği şeye güldü. Alparslan arkasını dönüp ters bir bakış attı arkadaşına.
 
"Komik mi ibne." Burnundan soluyordu adete. Omuz silkti Atalay. "Vedat baba kötü kötü bakıyor rahat dur." Elini masaya vurdu. Masanın üstünde bulunan bardaklar ve mumlar sallanırken "Baksın amına koyayım. Yeter," eliyle boğazını  sıvazlarken "Bütün gün şu halay sen bu halay ben vallahi yeter anasını satayım." Kafasını yan masaya çevirip kadına baktığında yanında bir adamın oturduğunu ve elinin kadının elinin üstünde olduğunu gördü.
 
"Bu lolipop kim?"
 
"Başka derdim yokmuş gibi bir de siz gelin üstüme zaten!" Alnına düşen saç tutamını geriye itti. Adamın elinin rahat durmadığını gördüğü an sinirle ayağa kalktı.
Masaya geldiğinde avuç içlerini masaya dayadı ve hafif bir açıyla eğildi. Alparslan göz ucuyla Vera'ya baktı.
 
"Gerçekten özür dilerim. Söz vermiştim kendime karışmayacağım diye ama," İşaret parmağı ile adamı gösterdi. "Bu herif benim asabımla oynadı." Vera'nın kaşları havaya kalktı. Adamın tavrı onu afallatmıştı.
 
"Hayırdır?" Dedi Mahir Alparslan'a hitaben. "Asıl sana hayırdır birader?"
 
"Ne yapıyorsun burada?"
 
"Sana ne kardeşim ne yapıyorsam yapıyorum." Alparslan alt dudağını dişledi sinirle. Daha sonra gözü Mahir'in elinin hâlâ Vera'nın elinde olduğunu gördü.
 
"Bence ben elini kırıp senin götüne sokmadan önce çek oradan. Çünkü bana geliyorlar."
 
"Benimle böyle konuşamazsınız."
 
"Öyle mi?" Elini yavaşça Mahir'in elinin üzerine kapadı ve çekti. Mahir'in elini sertçe masaya çarptığında Mahir inledi. "Ne yapıyorsun lan?"
 
"Kusura bakma elimden kaçtı. Ama ben sana çek demiştim." Dedi umursamazca.
 
"Ruh hastasısın sen! Bak ben senin yerinde olsam," Alparslan devam etmesine izin vermeyip "Sen kimsin benim yerimde olacaksın lolipop." Vera dudaklarını birbirine bastırdı. Elini adamın masaya dayalı büyük damarlı elinin üstüne koydu.
 
"Sakin olur musun." Alparslan'ın yüzündeki ifade bozuldu. Bakmadı kadına. Bakarsa yumuşardı biliyordu çünkü.  "Hadi gel biz gidelim." Dediğinde çoktan ayağa kalkmıştı bile. Adamın hareket etmediğini görünce koluna dokundu. "Alparslan," Yeşil gözleri kadının gözlerine tutundu.
 
"Alparslan sana ölsün." Dedi iki dudağı arasında. Vera, "Ne?" Dedi anlamayarak. "Yok bir şey. Hadi gidelim." Başını salladı. Koluna girdi Alparslan'ın ve yukarı çıktılar. Gelin odasının kapısını açtı Vera. "Buraya niye geldik?"
 
"Başka oda yok çünkü."
 
"Bu kadar çok odaya atmak istiyorsan," demesine kalmadan Vera'dan koluna şaplak yedi. "Aaa! Kızım yavaş olsana." Beyaz gömleğinin kol kısmı kısa sürede kana bulanırken Vera telaşla elini koluna attı.
 
"Koluna ne oldu?"
 
"Ben mi yaptım Alp?" Alparslan büyük elleriyle Vera'nın yanaklarını kavradı ve yüzünü yüzüne sabitledi. "Sakin olur musun? Ben iyiyim, sadece ufak bir sıyrık." Vera Alparslan'ı dinlemedi, parmakları gömleğin düğmelerine gittiğinde Alparslan'ın vücudu buz kesti sanki.
 
"N-ne yapıyorsun?"
 
"Bakacağım." Dedi umursamazca. Ellerini tutmaya çalıştı ama Vera ustalıkla def etti Alparslan'ın ellerini. Gömlek iki yandan açıldı, Alparslan'ın kavruk teni ortaya çıktı. Gözleri adamın vücudunda gezindi. Karnından başlayıp koluna kadar olan sargıya ağzı açık baktı Vera.
 
"Ufak sıyrık dediğin bu muydu?" Dedi sinirle. "Önemli bir şey değil ama." Karnındaki sargıya değdi parmak uçları. "Buraya ne oldu?" Alparslan bir adım geriye çekti kendini, düğmelerini iliklerken cevap verdi kadına. "Dediğim gibi önemli bir şey değil. Sıyrık sadece."
 
Gömleğinin manşetlerini yukarı katladı, yakalarını düzeltti. "Hadi gidelim, ikimiz birden ortadan kaybolduk. Yanlış anlaşılmasın." Kapı kulpunu kavradı sertçe, aşağı çekti açtı kapıyı. Gelin odasından çıkarken omzunun üstünden geriye döndü kadına baktı. Hâlâ olduğu yerde durmuş ona bakıyordu.
 
"Gidiyorum." Dedi. Cevap vermesini de beklemeden kapıyı kapattı ardından. "Gittin," dedi yutkunarak. Dudaklarında kırık bir tebessüm yer edindi. "Git dedim, gittin."
 
🕯

İRTİBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin