süper bir bölümle geldim
(asırı komiğim değil mi?😞)dün atmayı unutmuşumm
- - - - -
Geç saate kadar süren çekimler sonrasında evime geçmeden ufak bir içki alıp evime öyle geçmek istemiştim.
Ne kadardır bilmiyorum ama setten çıktığımdan beri izleniliyor gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Arabaya geçmeden elimde ki içkiyle sağa sola bakınmış, bir şey olmadığını görünce kısa mesafedeki evime geçmiştim.
Eve geçmemle kendimi banyoya atıp güzel bir duş almış artık fazlasıyla sıradan olan domates soslu makarnadan yapmıştım, sosunu hep kendim hazırlar kafama göre baharatlar eklerdim ve sonucunda hep çok güzel olurdu.
Makarnamı yiyip ortalığı kısaca toplarken bile kendimi garip hissediyordum, tek yaşıyordum ve bu hissi daha önce yaşamamıştım. İzleniyor hissetmek rahatsız ediciydi.
Elimde bardağım ve içkimle kendi çapında manzarası olan balkonumda otururken yudumluyordum. Artık istediğim değeri görmeye başlamıştım, Jisung'un doğum gününde olan çekim beni ciddi anlamda yükseltmişti ve bu çekimde onun sayesinde sayılırdı.
Bir süre daha ileride ne yapacağımla alakalı düşünürken kapım çalmıştı, kimseyi beklemiyordum.
Gelecek pek bir kimsemde yoktu açıkçası.
İçkinin ve günün yorgunluğunun verdiği mayışmayla kapıyı aralamış, gördüğüm yüzle şaşkın bir şekilde gülümsemiştim.
"Seni beklemiyordum." beklemiyordum tabii hele ki bu saatte, saat gece yarısına yaklaşmıştı ve biz genelde grupça görüşürdük.
"Üzgünüm, rahatsız mı ettim?" dediğinde kaba hissederek kapıyı tamamen açıp içeri geçmesine izin vermiştim.
"Balkondaydım." diyerek onu oraya yönlendirmek istemiştim.
"Biliyorum, yani artık. Masanı ve içkini gördüm." diyerek gülümsediğinde "Nasıl?" sorum bana kalmıştı.
"Hoşgeldin tekrar, bayadır görüşememiştik." dediğimde balkonda karşılıklı sandalyelerde oturuyorduk.
"Evet oldu biraz, seni görmek istedim yani. Biraz geç bir saat oldu ama malum yoğunsun boşluğunu bulamıyorum."
samimiyetle söylediğine ben de gülümsemiştim."Biraz öyle oldu sanırım, artık değer görüyorum... yani öyle sanırım. Ahh aynı kelimeleri sıralıyorum, uyuştum biraz." sorun yok anlamında kafasını salladığında ben de içeriden bir bardakta onun için getirmiştim.
"İçersin değil mi?" ayaktayken söylediğime yanıt alamamıştım, sanırım dalmıştı.
"Hey, San... bana eşlik eder misin?" omzuna dokunmamla irkilen San kafasını olumlu anlamda sallamıştı."Arabayla geldiysen sorun olmasın."
"Ara sokaklardan geçeceğim sorun olmaz." dediğinde gülmüştüm.
"Çevirme için dememiştim, yani 'kazaya yol açmaz değil mi?' demek istedim." yeni anlamış gibi gülümserken durgunluğu geçmiş gibiydi.
"Merak etme içkiden çok etkilenen biri değilim." dediğiyle bardaklara doldurduğum içkilerin birini ona uzatmış, arkama yaslanmıştım.
"San çok pardon, ben kendi bardağımı vermişim sana." diyerek masaya indirdiği bardağı tutarak ayaklanacakken, bardağın üzerindeki elimi tutmuştu.
"Sorun değil, boşuna zahmet etme." dediğinde ikimizde ellerimizi çektiğimizde, o konuşmaya devam etmişti.
"Geçen bir yerde fotoğrafını gördüm, bilindik bir markaydı. Ünlendin sonunda ha?" utanarak başka yere baktığımda hâlime kıkırdamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a little death-jeonglix ✓
FanfictionEğer 'en güvendiğiniz tarafından nasıl sırtınızdan bıçaklanılır?' ya da 'güven verdiğiniz insanı nasıl mahvedersiniz?' adlı bir konu işlenseydi en büyük örneği biz olurduk. (angst) • jeonglix, minsung