merhaba merhaba
çok tatlı bir insan var bekleyin
iyi okumalar🩷
- - - - -
Denilene uyup iki saat kadar sonra geldiğimde, "Neler olduğunu da anlatacaksındır umarım?" sözlerini duymak çok normal olmalıydı.
"Anlatacağım tabii ama önce şu işi halletsek olur mu? sonra her şeyi cevaplayabilirim."
Çalışma masasının yanına sandalye çekip oturduğunda bana kaşlarını çatarak bakmıştı.
"Tamam dur, şimdi benim sisteme erişmem pek zor bir şey değil. Yani bu kayıtlarda farklı yer geçeceği anlamına geliyor."
"Peki buna ulaşabilecek birileri var mı?"
Endişeli sorularımın Yunho'yu neden güldürdüğünü anlamasan bile takılmamaya çalışıyordum.
"Özellikle bir suç duyurusu yapılıp üstüne düşülmezse kolay kolay bulunamaz, yani doğruluğunu fazla üstelemek gerekiyor."
Açıklamalarıyla içimi rahatlatmaya çalışan çocuğun yanında kafamı olumlu anlamda sallayıp, dizimi titretiyordum.
"Yani sadece belli bir makamda diye ulaşamaz değil mi? ya da ne bileyim kafalarına göre suç duyurusu yapamazlar?"
Bilgisayarını açan Yunho'nun açtığı sayfaların ne olduğunu bile anlamıyordum ama sorgulayacak bir kafada asla değildim.
"Kim için olduğuna göre değişir, bir suçluysa ve cezası bitmediyse erişilebilir. Yani cezaevi kaçağı falan."
"Hayır tazminatı bitti." sorgulamadan sadece onaylar şekilde gülümseyip konuşmuştu.
"Tamam bir şey olmaz o zaman." içim fazlasıyla rahatlamışken boş boş ekrana sonra da arkadaşıma bakmıştım.
"Bana bilgileri ver."
Jeongin'in verdiği kağıdı alıp Yunho'ya uzattığımda az önceye göre ciddileşmiş bir yüzle kağıdı dışından mırıldanarak okuyordu.
"Adı Yang Jeongin? Minho?" annemin katili olarak bildiği eski arkadaşım için bunu yapmamı tabii ki beklemediği için adımı söylerken yükselen sesinden sonra ensemi gerginlikle kaşımıştım.
"Anlatacağım Yunho." kafasına yatmamış olsa bile kendi kendine mırıldanarak kağıdı okuyup tuşlamalarına devam ediyordu.
"Doğum tarihi 8 Şubat 1997." okuduğunu doldurduğunda boştaki eliyle biraz ritim tutup saçlarına geçirmişti.
"Viyana'yı nereyle değiştirsek."
"Viyana?" sesim şaşkınlıkla değişirken bana dönen çocukla bakışmıştım, Yunho kaşlarını çatıp anlamaz biçimde kafasını yana eğdiğinde konuşmaya devam etmişti.
"Avusturya işte Minho, Tokyo mu? Bangkok mu?"
Üstüne düşmeden şehri bilmediğimi düşünen Yunho'ya yumruğumu geçirmeyi çok isterdim ama hiç sırası değildi.
"Avustralya değil mi?"
"Hayır bak. Viyana, Avusturya." bozuntuya vermemeye çalışarak tebessüm ettiğimde kafa karışıklığıyla konuşmuştu.
"Baya dalgınsın sen, baksana isimleri karıştırmışsın. Her neyse yer fark eder mi?"
"Fark etmez."
Birkaç saniye sessizlik ve tuş seslerinden sonra bana bakıp bakıp duran çocuk durum bilgilendirme yapmayı ihmal etmiyordu.
"Tokyo yaptım, bitecek şimdi bekle." kafa sallamamdan sonra kendini alkışlayarak yüksek çıkan sesiyle bana dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a little death-jeonglix ✓
FanfictionEğer 'en güvendiğiniz tarafından nasıl sırtınızdan bıçaklanılır?' ya da 'güven verdiğiniz insanı nasıl mahvedersiniz?' adlı bir konu işlenseydi en büyük örneği biz olurduk. (angst) • jeonglix, minsung