XXIX. mektup

193 36 310
                                    

merhabaaa

olayları büyük oranda etkileyen bir bölümle geldim

iyi okumalar, oyu unutmayın pls😭🩷🧸

- - - - -

"Veda etme zamanı geldi demek hm?" Jeongin'in havalimanında ona eşlik eden iki arkadaşına bakarak dediğiyle Jisung zor tuttuğu gözyaşlarıyla gülümsemişti.

"Sen yeter ki iyi ol Jeongin'im." dayanamayıp bir anda çocuğa sıkıca sarıldığında anlık duraksayan Jeongin de sıkıca sarılmıştı kardeşine.

"Olacağım Jisung'um olacağım, söz ver sende olacaksın fazla üzülmek yok tamam mı?" yalan bir kızgınlıkla dediğine onaylayarak kafa sallayan Jisung'la ayrıldıklarında Jisung dayanamayarak elleriyle yüzünü kapatmıştı.

Odağı Jisung'un üstünden çekilsin diye Minho ileri bir adım atmıştı. "Kendine dikkat et Jeongin, merak etme ben her şeyi çözeceğim. San tüm yaptıklarını onun için ağır bir şekilde ödeyecek tamam mı?"

Onayla kafasını sallayan çocuk eski arkadaşına sarıldığında farklı hissettirse bile hiçte yabancı değildi, ona sarılır şekilde saniyelerce öyle kalırken Minho sadece onun duyabileceği bir tonda fısıldadı. "Avusturya'da güzel başlangıçlar."

Denilen sözle donakalan Jeongin sarılmayı bırakıp ona gülümseyen Minho'ya bakmıştı. Zaten nasıl öğrenmeyebilirdi ki kayıtlarla oynamıştı sonuçta değil mi?

"Teşekkür ederim." parlayan gözlerle içten teşekküründen sonra yanaklarını silen Jisung onlara dönmüştü. Minho önce Jisung'a bakmış sonra da Jeongin'e dönerek "Kimse bilmeyecek. Hem biz de bilmiyoruz ki sana ne olduğunu." dediğinde Jeongin asıl denileni anlamıştı.

Minho, Jisung'a bile söylemeyeceğini ve kendisininde Jisung'la aynı ülkeyi biliyor gibi davranacağını söylemek istemişti. Jeongin gülümsediğinde Minho'nun içi anlayan arkadaşıyla rahatlamıştı.

"Seni seviyoruz Yang, bizi unutmaa." Jisung bastırdığı üzüntüsünü cümlesini neşeyle ve uzatarak söyleyerek yapmıştı.

"Ben de sizi seviyorum, artık gitmem lazım." Onayla başını sallayan Jisung'a baktığında hâlâ onu üzmemek için iyi durmaya çalıştığını görebiliyordu. "Git hadi, kaçırma uçağını." elini Jisung'un saçlarına atıp okşamıştı.

"Gideyim mi?" aslında söylemek istediği asla bu değildi ama ağlayan Jeongin kendini tutamamıştı. "Git, kendin için bencil ol ve Yeonsu'mu kocaman öp benim için."
Jisung'un zorlanarak dediğine başını salladığında son kez Minho'ya tebessüm edip yavaş yavaş yanlarından uzaklaşmıştı.

- - - - -

Günlerdir evinden çıkmayıp düşünmekten adeta kafayı yiyen Felix yatağında dizlerini kendine çekmiş çenesini diz kapaklarına yaslayarak yeni sakinleştiği için nefesini düzenlemeye çalışıyordu.

"Neden yapıyorsun bunu bana?" ince çıkan sesini kendisi bile duyamazken dizlerine kollarını sıkıca sarmıştı. "Ne yapacağım ben şimdi, neden Jeongin... Neden?" mırıldanarak dediklerinde sesi çoğu yerde çıkmazken istemsiz gelen yaşlarını diz kapaklarına silmişti.

Birkaç saniye sonrasında duyduğu zil sesiyle istemeye istemeye ayaklandığında gelen kişiye göre kapıyı açacağını biliyordu. Kapı gözünden baktığında gördüğü hiçbir tanıdığı değildi, ne olduğunu anlamaya çalışırken dank eden düşünceyle hemen kapıyı açmıştı.

"Lee Felix?" uzatılan zarfla kafasını sallayarak onaylamıştı. "Şuraya imza atar mısınız? iyi günler." kalemi bıraktığında giden adamla elindeki zarfla odasına geçmişti, kim olduğunu tahmin edebilecek bir kafada asla değildi.

a little death-jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin