XXII. Yang...

209 34 164
                                    

merhabaaa

naılsınız bakim😔💅🏻

iyi okumalar

- - - - -
jeongin'

Artık neredeyse son zamanlarda klasikleşen bir durum olan Yeonsu'nun gününü bana anlatması tekrar olurken, onun heyecanla anlattıklarına güzelce tepkiler vererek hevesini kırmak istemiyordum.

"Evet işte, sonra da filmi izledik."

Yerleşeli bir ayı biraz geçmişti ve zamanla alışan kardeşimin arkadaş edinmesi beni fazlasıyla mutlu ediyordu.

"Almancan ne durumda? filmi anlayabiliyor musun?"

Kısa bir sessizlikten sonra Yeonsu gülerek devam etmişti. "Hayır, film ingilizceydi altyazısı almancaydı. Henüz o kadar iyi değil almancam, çok zor abi."

"Şu arkadaşınla nasıl anlaşıyorsunuz, o da mı koreli?"

"Hayır yarı alman yarı koreli, ama korecesi çok kötü biz ingilizce konuşuyoruz."

Anlattılarını bir bir dinlerken tüm aramı ona harcıyıyordum çünkü ondan başka önceliğim yoktu.
"Bu arkadaşın senden büyük müydü?"

Aslında endişeleniyordum, hem de fazlasıyla onu hep koruma içgüdüsüyle büyütmüştüm. Bu söz biraz saçma gelebilirdi sonuçta bende çocuktum nasıl onu büyütebilirdim?

Ama Yeonsu bebekken hâlâ bizimle ilgilenen bakıcılar olsa bile Yeonsu on yaşına geldiğinde onunla tek ilgilenen ben olmuştum.

Bu yüzden onu büyüttüm lafı çokta saçma kaçmazdı ve şimdi tanımadığım bir çocuğun ona zarar vermesinden korkuyordum. Sonuçta hiç doğru düzgün arkadaşı olmamıştı ve ben hiç tanımadığı bir yerde olan kardeşim için endişeleniyordum.

"Evet, 23 yaşında bebek gibi çok tatlı bir çocuk." görecekmiş gibi kafa sallamamdan sonra devam ettim.

"Saat orda geç değil mi neden uyuyorsun?" yanlış hesaplamadıysam saat orda gece birken burda sabah dokuzdu.

"Ya günümü anlatıyorum şurada geç yatsam ne olacak? hem sinemadan önce kurstaydım hocam ne dedi biliyor musun?"

Sesi diyeceğiyle bir anda heyecanla yükselirken konuşmasını beklemiştim. "Bir aya göre almancamın iyi olduğunu ve dil öğrenmeye yatkınlığım olduğunu söyledi."

"Çok sevindim bak hallediyorsun işte, artık üzülmeye gerek yok değil mi?"

Birkaç saniye bir sessizlik olurken Yeonsu konuşmasına devam etmişti.

"Ama seni hâlâ çok özlüyorum, beni görmeye gel lütfen."

Ne diyeceğimi bilmiyordum çünkü her şey fazlasıyla kafamda karışıktı, yapmam gerekenler vardı ve ben artık özgür olmak istiyordum.

"Geleceğim merak etme, sadece ne zaman bilmiyorum. Ve artık gitmem gerek mola bitti çekim yapılacak."

"Tamam ben de uyurum, kendine iyi bak."

"Sen de." dediğimde telefonu kapatıp geri işime dönmüştüm.

- - - - -

Konuşmam gerekiyordu, evet konuşmam gerekiyordu. Artık kardeşim güvendeydi ve bir aydan beri düşündüğüm konuşmayı artık gerçekleşirmeliydim.

a little death-jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin