merhabaa
depresyon şarkılarınız hazırsa bölümü okumaya geçebilirsiniz
iyi okumalar
- - - - -
Jisung son on dakikadır olduğu gibi Jeongin'i ikna etmeye çalışıyordu.
"Hiç ama hiç istemiyorum Jisung, zaten kimse haz etmiyor benden. Siz gidin işte boşver beni."
Hepsinin bir zamanlar meraklı olduğu, ortamın en havalısı olan Yang Jeongin artık onların garip laflarına ve dışlamasına maruz kalıyordu.
"Hayır olmaz, sen de geleceksin. Belki de son görüşümüzdür hem başkaları rahatsız olsa bile Hwa seni görmek istediğini söyledi."
Jisung elbette ki Jeongin'e yapılanların farkındaydı en kötüsü de hiçbir şey yapamıyor, onu koruyamıyor olmasıydı.
"Gerçekten mi?" Jeongin'in yüzünde gülücükler açmış, gamzesi belirginleşmiş, gözleri iyice kısılmıştı.
"Evet evlenince şehir dışına gidecek ya, düğüne de az kaldı. O yüzden hepimizi görmek istedi."
Klasik lise grupları hani şu herkesin arasındaki bağ aslında hiç kopmamış gibi gözüküp derinlerde birbirlerinden asla haz etmeyen insanlar.
Yine toplanmayı istemişlerdi neredeyse bir yıl kadar bir aradan sonra, asıl sebepse Seonghwa'nın yakında şehir dışına taşınmasıydı.
Seonghwa herkesi istemişti, tüm arkadaşlarını. Sık gelip gidemeyecekti ve şimdiden veda etmeyi istiyordu.
Sonunda ikna olan Jeongin, Jisung'un ona ayarladığı kombini giyip geri arkadaşının yanına geldiğinde abartılı tepkiler veren Jisung'la gülüşünü tutamıyordu.
"Gerçek misin be? şu saça başa özellikle kombine bak. Nasılda üstüne oturmuş, şu gömleğin duruşuna bakar mısın Jeongin?"
Odasına doğru iteklediği Jeongin'i boy aynasının karşısına getirdiğinde, yanına geçip gülümsedi.
"Aynaya bakmadın mı? biraz enerjin yükselsin. Gerçi ben olsam ben de aynaya bakamazdım, kendime aşık olmak yorucu olur."
Büyük bir ciddiyetle söylediği cümleyle Jeongin kaşları kalkmış şekilde Jisung'a bakıyordu.
"Abartma."
"Abartıyorsam ayağım takılsın da düşeyim."
Jeongin göz devirerek odadan adımlarken Jisung da yanından yürüyordu.
Jeongin gülümseyerek ayağını Jisung'un önüne attığında görmeyen Jisung yerle bir olmuştu.
"Abarttığının kanıtı, bak yere düştün."
"Hile, çelme taktın." Jisung yalan bir sinirle ayağa kalkıp güler yüzlü Jeongin'e bakıyordu.
"Önüne baksaydın sende." dediğiyle birkaç saniye bakıştıktan sonra Jisung eskiye dönmüştü.
"Tamam hadi gidelim, geç bile kaldık."
Oyalanmadan evden çıkan ikili sahile yakın bir kafeye geldiklerinde, gerilen Jeongin'in aksine neşeyle ortama girmişti Jisung.
"Jeongin?" Seonghwa'nın sorgular sesiyle kendine gelen Jeongin dalgınlıkla karşısında ki çocuğa sarılıp konuşmuştu.
"Seonghwa, seni gördüğüme çok sevindim." gülümser biçimde söylediğinde etrafında olan diğer birkaç kişinin donuk bakışları ikisini de iğnelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a little death-jeonglix ✓
FanfictionEğer 'en güvendiğiniz tarafından nasıl sırtınızdan bıçaklanılır?' ya da 'güven verdiğiniz insanı nasıl mahvedersiniz?' adlı bir konu işlenseydi en büyük örneği biz olurduk. (angst) • jeonglix, minsung