XXX. Skymin

160 29 213
                                    

merhabaaaa

kıxlar nabersiniz ya çok seviyorum sizi

🥹🩵

- - - - -

jeongin'
(ingilizce konuşulan yerler italik)

Uzun bir uçuştan sonra fazlasıyla yorgun şekilde valizimle yürürken gelen sesle oraya dönmüştüm. "Abii, burdayım."
Heyecanla yerinde zıplayarak el sallayan kardeşimi gördüğüm gibi hızla yanına gitmiştim.

"Canım benim." gülümseyerek dediğimle sıkıca sarıldığım kardeşimi bir kez daha ne kadar özlediğimi anlamıştım.
İki adım ötede gördüğüm çocuk bize gülümseyerek baktığında kardeşimin onunla geldiği yeni aklıma gelmişti.

"Merhaba Skymin, ben Jeongin." ona hitabıma şaşıran çocuk Yeonsu'ya bakıp bana gülerek dönmüştü. "Merhaba tanıştığıma memnun oldum, Yeonsu beni bu şekilde mi tanıtmıştı?"

İsim telaffuzuna hafifçe gülümseyip kafa sallamıştım. "Evet sana seslendiği şekilde tanıttı."  Yeonsu gülerek koluma girdiğinde uzaklaşarak havalimanından çıkmıştık.

"Bugün yurtta mı kalacağım yoksa?" önde Skymin'in yanında otururken arkada oturan Yeonsu'ya olumsuz anlamda kafa sallayıp Sky için ingilizce konuşmuştum.

"Hayır şimdi gidip konuşacağım ve eve geçeceğiz, zaten iki sokak. Yarında eşyalarını alırız, şimdi çok yorgunum." yabancılık çekmemesi için ingilizce konuştuğumu anlayan çocuk gülümsemişti.

"Teşekkürler Skymin, geldik burası." arabadan indiğimde bagaja doğru giderken Sky seslenmişti. "Valizini alma, sizi bekliyorum." açtığı camdan ona bakmıştım.
"Buna gerek yok ev yakın."

Sağa sola kafasını sallayarak konuştu. "Bekliyorum, IN." ikinci ismimin tek kullanılmasına alışık olamadığım için garipserken üstüne ismimin harf harf olarak okunmasıyla kaşlarımı çatmıştım.

"Peki, hemen geliyoruz Skymin."  Yeonsu'nun sürüklemesiyle binaya girmiş, görevliye durumu açıklayan kardeşime onay verdiğimde bir sorun olmadığı söylenmişti ve geri dönmüştük.

"Adres bu." elimdeki kağıdı gösterdiğimde Sky garip bir şey yapmışım gibi bakmıştı. "Ne oldu?"

"Telefonundan konumu açamaz mısın? böyle bulamam." dışa nefes vererek haklı bulduğum çocuktan sonra yerime iyice yerleşmiştim. "Telefonum yok, telefonunu verir misin?"  Yeonsu'ya döndüğümde gülmüştü.

"İnternetim kalmadı benim, Skymin?" Sky cebindeki telefonu bana uzattığında kağıttaki yeri haritalarda aratıp telefon tutacağına yapıştırmıştım.

Ve bu sokak ismi fazlasıyla sinir bozucuydu, sanırım daha şimdiden almancadan nefret etmeye başlamıştım. "Nasıl okuyorlarsa bunu?" içimden söylediğimi düşünerek dediğime Yeonsu gülerken Sky anlamamıştı.

"Ne dedin?"

"Hiçbir ş-" derken sözümü gülen Yeonsu kesmişti.

"Nasıl okuyorlarsa bunu' dedi isim biraz zor geldi sanırım."

"Yeonsu!" isyan ederek kızdığımda ikili aralıksız bir şekilde gülünce ellerimle yüzümü kapatmıştım. Tanrım, bu cidden utanç vericiydi...

"Geldik, yarın bana söyleyebilirsiniz." Sky'ın tebessümle dediğinde olumsuz anlamda kafa sallamıştım. "Bugün için teşekkürler, yarını halledebiliriz sorun yok." ısrar etmemesinden memnun şekilde arabadan inip bagajı açan çocuktan sonra valizi almış ve vedalaşarak kardeşimle eve geçmiştik.

a little death-jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin