Az önceki yanlışlık için özür dilerim. 13. bölüm yerine 14. bölümü eklemişim. Hikayeyi kaldırın ve tekrar ekleyin. (13'ü okumadan, 14'ü anlamazsınız. Okumayın, hikayeyi kütüphaneden kaldırın ekleyin.)
Bir aylık moladan sonra tekrardan sizinle bölüm paylaşmaktan gurur duyuyorum. Önemli bir açıklama, bir aylık molada yazabildiğim kadar bölüm hazırladım ve birçok kez güncellendi. Ben bölümleri ekledikten sonra kontrol edeceğim ve en ufak bir hata bile görsem, bende duran kopyasından kopyalayacağım. Onun için beş dakika içinde güncelleyeceğim. Yeni halini görebilmek için hikayeyeyi kütüphanenizden çıkartıp eklemeniz yeterli. (Her bölüm yüklendiğinde okumadan yaparsanız daha iyi olur.) Oy ve yorumlarınızı da sabırsızlıkla bekleyeceğim. Keyifli okumalar!
(Multimedia: Miraç
Bölüm Şarkısı: Meausere- Begin Again/ Pretty Little Liars Soundtrack.)-13-
“Pekala. Seni bahçede bekliyorum o zaman.”
“İçeri gel Lena. Havada her ne kadar sahte bir güneş olsa da... Soğuk.”
Olumlu bir şeyler mırıldandıktan sonra, ellerimi botlarımın bağcıklarına götürdüm. Botlarımı çıkardıktan sonra, onları ayakkabı dolabına koydum ve Beren’in odasına giden uzun holü takip ettim. Beren, elindeki tarağı alıp kardeşi Alya’nın uzun saçlarını tararken, bende deri ceketimi çıkartıp yatağa bıraktım. Evden dışarı çıkmadan önce her ne kadar şu ceketi almak istemesemde annem elime tutuşturmuştu. Annemde Beren’de haklıydı. Dışarıda her ne kadar güneş gözükse de yalancı güneşti. Rüzgar insanın içine işliyordu. İyi ki de almıştım.
“Nasılsın?”
“İyiyim. Sen?”
“Biraz heyecanlı. Biliyorsun Bertuğla ikinci buluşmam olacak.”
Kafamı sallarken, dişlerimi ortaya çıkartıp, dudaklarımı kemirmeye başladım. Bertuğ’un ona olan hislerini ona söylemediğim için beni öldürür müydü acaba? Evet. Kesinlikle beni öldürecekti.
“Abla? Şu Bertuğ... Senin sevdiğin çocuk mu?”
Beren, kısaca “Evet.” diye mırıldandıktan sonra, gözlerini kocaman açtı. “Alya! Eğer orada da buna benzer bir şey ima edersen... Seni eve gelince öldürürüm! Ona göre!” Alya, eliyle ağzının fermuarını kapatırken bende onların bu hallerine kıkırdadım. Hep bir kız kardeşim olsun istemiştim.
“Lena? Sence üzerimdekiler olmuş mu?”
Beren, dudaklarını dümdüz ettikten sonra benden cevap beklediğini belirtti açıkça. Beyaz uzun kollu üstünün üzerine giydiği kot şort tulumu, çoraplarıyla gayet de uyumlu duruyordu. Saçlarını da iki yandan balık sırtı örmesi ona ayrı bir hava katmıştı.
“Güzel görünüyorsun.”
“Sağ ol! Sende.” dedikten sonra bana göz kırptı. Gülümserken, üzerimdekilere baktım tekrardan. Ben Beren’e göre daha spor duruyordum. Açık tonlardaki yüksek bel kotumun içine sanki beyaz gömleğimin üzerine pilot kalemle çizilmiş gibi duran karelerden oluşan bir gömlek giyinmiştim. Normal sıradan olan kareli gömleklerden kesinlikle farklıydı. Üzerine giydiğim deri ceketimle de yakışıyordu üstelik.
“Alya! Hadi çıkalım tatlım!”
Beren, kardeşine seslenirken bende oturduğum yerden kalktım. Üzerime ceketimi geçirirken odadan ayrıldım. Sanırım evde Feride Teyze yoktu. Olsaydı mutlaka yanıma gelirdi. Bunu önemsemeyip botlarımı ayaklarıma geçirdim. Berenler de hazır olunca durağa kadar yürümeye başladık. Fazla uzak değildi zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Her Şey
Teen Fiction''ve ben sende hiçbir şeydim, sen bende her şeyken.'' &&& Biri diğerinin her şeyi iken, diğeri ondan bir haber; Üç yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen talihsizlikler. Ne yaşanırsa yaşansın, en ufak bir umuda tutunan ama hayatta kalamayan bir genç kı...