♣45♧

3.2K 133 24
                                    

Multimedia: Mi-lena !

Bölüm içerisinde geçen tüm alıntılar Franz Kafka|Milena'ya Mektuplar kitabına aittir.

45. Bölüm

"Lena, bir misafirin var."

Annem odamın kapısının önünde dikilirken onu yok sayıp kafamı pencereye çevirdim. Akşama kadar yatağımdan kımıldamadığım zaman dilimi içerisinde ziyaretime Beren gelmişti. Yanında 1989 albümü ile geldiğinde aldığım hediyeye sevinememiştim bile. Kaza başıma gelmeseydi belki de mutluluktan havalara uçacağım bir hediye olabilirdi ancak şuan yürüyemiyordum ve hayat şuanda çok boş geliyordu. En sevdiğim sanatçının albümü bile beni mutlu etmiyordu çünkü albüm benim yürümemi  sağlamayacaktı.

Beren'in en sevdiğim albümü getirmesi bile bende bir konuşma isteği yaratmamıştı. Hediyesine teşekkür etmeyip, onunla tek kelime dahi etmediğim için sıkılmış olmalıydı ki çok fazla kalmadan gitmişti. Onu yargılamıyordum. Bu benim tercihimdi ve sadece buna saygı duymasını bekliyordum. En yakın arkadaşım bile benim için bir şey ifade etmiyorken şuanda gelmiş olan insanın da dikkatimi çekeceğini sanmıyordum.

Annem odadan çıktıktan hemen sonra içeriye Yiğit girdi. Yüzünde nedenini bilmediğim bir gülümseme vardı ve gözlerini üzerime dikmiş bir şekilde bana bakıyordu. "Merhaba sarışın."

Yatağıma kadar geldikten sonra bana yaklaştı ve beni öptü. Sol yanağımda hissettiğim sululuk gözlerimi devirmeme yol açarken yanımda duran kanepeye tıpkı kendi evindeymiş gibi yayıldı. "Nasıl hissediyorsun?" Sorduğu sorunun saçmalığı bende kusma isteği yaratırken onu cevaplamaktan kaçındım. Kimse ile konuşmamıştım. Ne ailemle, ne de en yakın arkadaşım olan Beren'le. Onunla konuşacak değildim.

"Senin için bunu yaptım. Belki hoşuna gider."

Şık görünümlü olan siyah bir poşeti bana uzatınca bir süre gözlerinin içine baktım. Almakla almamak arasında kaldığım kararsızlığı yaşarken o an gözlerinde boşluğa düşüşü gördüm. "Almayacak mısın Lena?" diye sordu. Yine cevap vermedim. Tam kolunu çekiyordu ki kolumu uzattım ve siyah poşeti kavradım. Kucağıma getirdiğim poşeti çektim. Siyah bir defterle karşılaştım. Merakla defterin ilk sayfasını araladığımda bir fotoğraf beni karşıladı. On birinci sınıfın ilk ayları, İngilizce projesine başladığımız zamanlara aitti.

"Beren bahsetti. Kimse ile konuşmuyormuşsun."

Onun ne dediğini umursamadım ve sayfaları çevirmeye devam ettim. İkinci sayfada projeyi yaparken sıkıldığımız bir zamanda Snapchat uygulamasının yüz değiştirme efektleri ile çekildiğimiz fotoğrafı gördüm. O günü hatırlayınca istemsizce gülümsedim.

"Kimse ile konuşmuyorsun ama gülümsemeyi unutmamışsın. Henüz kalbin katılaşmamış çok şükür."

Dedikleri bir anda kalbime bir hançer gibi saplanırken oturduğu kanepeden kalktı. "Bir daha ziyaretine geleceğim. O zaman geldiğimde seni bu halde görmek istemiyorum." Yanıma yaklaştıktan sonra tekrardan beni öptü ve gülümsedi.

"Hoşça kal Lena."

Gözlerimle onun gidişini takip ettikten sonra dudaklarımı dişledim. İnsanların kalbini kırdığımın farkındaydım ama elimden bir şey gelmiyordu. Konuşmamak tamamen benim tercihimdi ve buna çemkirmeleri yerine saygı duymaları gerekiyordu.

~

"Günaydın uykucu!"

Saçlarımda bir ağırlık hissettiğimde zorlukla gözlerimi araladım. Gözlerimi aralar aralamaz karşılaştığım surat uyku halinin vermiş olduğu mahmurlukla beni ürküttü ve olduğum yerde geri çekilmeye çalıştım. Abim Çağın sivilceler için kullandığım kremimi tüm yüzüne yaymış, en az yüzü kadar beyaz olan dişleriyle bana sırıtıyordu.

Sen Her ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin