♣22♧

4.4K 214 15
                                    

Multimedya: Beren.

Keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorum bırakmadan geçmeyin, lütfen! ♥

-22-

Okula geldiğimde Beren daha gelmemişti. Hızlı adımlarla sınıfıma ilerleyip çantamı ortadaki sıranın üçüncü sırasına bıraktım. Her zaman yaptığım rutin işlerimi yapmaya koyuldum. Okula gelirken dinlediğim en son şarkı Hurts grubunun Mercy şarkısı olurdu. Havalı bir çıkışı vardı ve okulun koridorlarında yürürken kendimi podyumda yürüyormuşum gibi havalı hissettiriyordu.

Kulaklığımı çıkarttıktan sonra beyaz montumu çıkardım. Kulaklığım beyaz montumun cebine yolculuk ederken bende tam sınıf kapısının karşısında duran askılığa doğru hareket ettim. Montumu astıktan sonra telefonumu siyah, dar paça pantolonumun cebine tıkıştırdım.

Her zaman olduğu gibi güçlü bir kahvaltı yapmamıştım. Durumum aç hissedecek kadar vahim değildi ama bir çikolata günlük enerjimi depolamama yeterli olurdu. Kantinden bitterli çikolata aldıktan sonra hızla bizim kata geldim. Dokuzlardan uzak duruyordum. Çünkü o küçük sürtükler ergenliklerinin zirvelerindeydiler. Benim gibi on bir olanlara yavşıyorlardı. Özellikle de kızları. On birlerin erkeklerinde ne buluyorlardı ki! Aralarında Miraç'tan da hoşlanan vardı belki de. Sinirlerimi bozduklarından ve dayak yememeleri açısından benden uzak dursalar iyi olurlardı. Miraç için kavga etmekten çekinmezdim.

"Aa, Lena. Erkencisin."

Beren az önce benim yapmış olduğum rutin işlerini hallederken beni fark etti.

"Evet. Adem Abi bugün birkaç kişiyi gelmeyeceklerinden dolayı onları almadı. Zaman fark etti işte o da."

Sabahın sekiz buçuğunda bu kadar uzun bir açıklama yapacak kadar enerjiye sahipsem, demek ki birazdan gireceğim olan coğrafya dersinde hiç zorluk çekmeyecektim. Ah... Belki.

~

Coğrafya dersinin üzerinden bir Fransızca, iki de İngilizce dersi geçirmiştim. Sabah dersleri bitmişti. Ancak bende bitmiştim. Fransızca hocamız Kemal Bey'in, dersi sıkıcı geçirmek için elinden yapmış gibi bir hali vardı ve bu detay benim gözümden kaçmamıştı. Geçen yıl olduğu gibi derslere Bayan Mary girseydi Fransızca'ya olan ilgimi kaybetmezdim.

"Dilim damağım kurudu ya. Soğuk bir şeyler içmem gerekiyor."

Beren, yediği kaşarlı tostundan ufak bir ısırık alıp masaya bırakırken bana dik dik bakmaya başladı. "Ne?" dedim gözlerimi kaçırırken.

"Tabi menopozlu olmak benim suçum değil canım arkadaşım."

Gözlerimi devirip inlerken, "Ah. Yine mi aynı konu?" diye sızlandım.

"Ekim'in ortasındayız Lena. Donmak gerekir. Terlemen değil. Tabi sen menopozlu büyük annemi aratmadığından kışları üşümüyor, aksine terliyorsun."

Karışık olan meyve suyundan biraz içtikten sonra dudaklarımı dişledim. Kolay üşümüyor olmam benim menopozlu olduğumu göstermiyordu. Ancak bu konu biraz garipti. Herkesin kıçı donarken ben terliyordum. Sınıfın pencerelerini açmak istesem öğretmenler de dahil olmak üzere bunu izin vermiyorlardı. Hatta birçok kişinin sinirini bozuyordum bu huyumla. Ama benim suçum yoktu. Ben soğukla büyümemiştim ki. Evimiz merkezi sistemle ısındığından aşırı sıcak oluyordu ve ben kar yağdığı zaman bile şort-tişört geziyordum.

"Beren. Hadi bana kutu kola
al." dedim dudaklarımı büzerken. Gözlerini bana dikip inanmayan bakışlarla baktı. Ah. Yine menopozlu durumu...

"Oldu canım. Başka bir istediğin?"

"Yanına Polo da alabilirsin." dedim dişlerimi gösterip gülümserken. Annem çocukken bir gülümsediğim zaman, elde edemeyeceğim bir şey olmadığını her fırsatta anlatırdı. Gülümsem çok şeker olduğu için oğlanlar yanıma yaklaşınca, abilerim tarafından bozguna uğrarlarmış. Bunları ise babamdan dinlerdim. Sonuç olarak, bir gülümseme ile istediğinizi elde edebilirsiniz. Ben edebiliyorum.

Sen Her ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin