♣43♧ 1. Kısım

3.5K 145 67
                                    

Multimedya: Lena

(İşte hikayemizi özel kılan büyülü kelimeler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(İşte hikayemizi özel kılan büyülü kelimeler...)

43

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

43. Bölüm

Son iki, üç, dört...

Aydınlık.

Gözlerimi araladığım an mağruz kaldığım tek şey yoğun bir aydınlık.

Yüzümü buruşturarak açmaya zorladığım gözlerimi hızlıca kırpıştırdım. Gözlerimi -açmaya mecal bulduğumdan emin olunca- içerisinde bulunduğum odaya çevirdim. Tepeden tırnağa beyaza boyanmış olan, buram buram hastane kokan klasik bir oda. Hastane odası.

Kurumuş olan dudaklarımı tükürüğümle ıslattıktan sonra nefes alabilmek için burnumu çekmeye çalıştım. Ellerimi yukarıya kaldırmaya mecalim yokmuş gibi hissediyordum. Sanki üzerimden tır geçmişçesine yorgundum. Hissettiğim buydu. Gerçi... Atlanılan bir nokta var. Üzerimden bir tır geçmemiş olabilir ama üzerimden bir motorun geçtiği kesin!

Düşündüğümün aksine elimi kolaylıkla kaldırdığımda buna şaşırarak kaşlarımı hafifçe kaldırdım. Burnuma takılı olan nefes alış-verişimi düzene sokan lastikli aleti burnumdan kaydırdıktan sonra yukarıya doğru ittirip çıkarttım.

“Sandığımdan daha kolay oldu bu.”

Kendime zarar veririm diye korktuğum için hafifçe doğruldum. Yavaş hareketlerle kendimi sağlama aldım ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Ölümcül bir kaza atlatmıştım. Bu kadar kolay hareket edebilmem tuhaf hissettiriyordu.

Bu bembeyaz odada benden başka kimsecikler yoktu. Bir ben, bir de bağlı olduğum makinelerin sinir bozucu seslerinden başka hiçbir şey yoktu. Ellerimi serum kablosuna uzattım ve neredeyse bitmekte olan serumu gözlerimi yarı kapalı yarı açık tutarak, korkarak çıkarttım. Hiçbir şekilde canımın yanmıyor oluşu oldukça tuhafıma gitse de bunu birkaç dakikalığına unutup, yatağımın yanındaki kırmızı düğmeye bastığım anda yanıma gelecek olan hemşireye sormayı aklıma not ettim.

Yavaş hareketlerle sırtımı yasladığım başlıktan çektim ve iyice doğruldum. Üzerimdeki örtüyü sıyırdıktan sonra bacaklarımı yataktan sarkıttım. Kırmızı düğmeye bastım ve hemşirenin gelmesini beklemeye başladım. Birkaç dakika geçmesine rağmen hemşire gelmeyince şansıma küserek sarkıttığım bacaklarımla zemine bastım. “Bu acıttı.” Ayak tabanlarım zemine değdiği an acımaya başlamıştı ama bunu dert etmedim.

Sen Her ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin