(Multimedia: Lena&Miraç
Bölüm Şarkısı: Zella Day-Compass.)
-20-"Merhaba." dedim sol omzumdaki çantamı sandalyeye bırakırken. O da benim gibi karşılık vermişti. "Ee, nasılsın?" diye sorduğumda dudaklarını aralayabildi. Sonunda.
"İyiyim. Teşekkür ederim."
Belli belirsiz kafamı sallarken, ortama uyum sağlamaya çalışıyordum. Tabii benim nasıl olup olmadığımı sormak yoktu. Öğrenmek ne haddineydi!
Elindeki telefonuyla ilgilenirken, beni umursamadığı her halinden belliydi. Yüzsüzlük yapmak istemiyordum ama onunla da konuşmak istiyordum işte! Sonuçta günlerdir bu anı kolluyordum ve sonunda gerçekleştirmiştim hayalimi. Sürekli ben konu açıyordum ama onun da şuan açacağını sanmıyordum. O yüzden konuşma çabalarına girmeye devam Lena.
"Bu sorunu da hallettiğimize göre şimdi çalışmalarınıza devam edebilirsiniz. Haydi bakalım! Bir saatiniz var!"
Nadide Hoca'nın her zaman yaptığı uyarısı üzerine aklıma gelen harika bir bahane ile konu açma fırsatı bulmuştum. "Ee, siz nerede kalmıştınız Asya ile?" diye sorduğumda benden bir dakika istedi. Kafamı sallarken, defterini çıkardı.
"En son sayılarda kalmışız."
Gözlerim kocaman açılırken ağzımdan birden şaşırma iniltisi çıkıverdi. İlk defa gülümserken bende dudaklarımı ısırmaya başladım.
"Yani... En son ben renkler için cümleler hazırlamıştım da. Tabii iki gün okula gelmeyince böyle oluyor."
Dudaklarımı dişlemeyi kestikten sonra utana sıkıla da olsa cümleler kurabilmeyi başarabildim. Aslında onun beni merak edip etmeyeceğini düşündüğümden bu kadar zorluk çekmiştim. Tahmin ettiğim kadarıyla benim neden iki gün okula gelmediğimi bilmiyordu. Hasta olduğum için gelemediğimi de. Belki de bunun farkında değildi. Ama zar zor sorabildiğim soru sayesinde öğrenebilme şansını yakalamıştım.
"Pekala o zaman." dedikten sonra ellerinde tozları ıslak peçete ile temizledi. "Sayılara daha başlamamıştık zaten. Yeni partnerim sen olduğuna göre başlayabiliriz ortak."
Söylediği şeyle birlikte garip bir şaşkınlık içine girsem de bu karmaşıklıktan sıyrılma adına son dediği kelimeye odaklandım. Artık ortaktık! Ortak! Ben ve Miraç!
"Anlaştık ortak!" dedikten sonra sağ elimi ona uzattım. Kibar bir beyfendi gibi elimi sıkarken yüzümdeki gülümsememi hiç söndürmedim.
"Resimle aran nasıldır?"
Mimiklerimi kullanırken, gözlerimi kıstım ve tatlı bir çocukmuşum gibi gözükmeye çalıştım. Tabii ne kadar başarılı oldum, muammada.
"Şöyle özetleyeyim. Tel çocuk ya da çöp çocuk var ya. İşte her ne haltsa, onu bile beceremem maalesef. Projedeyken de resim kısımları Yiğit'e kalırdı."
"Al benden de o kadar! Bende hep Asya'ya çizdirirdim." diye homurdandıktan sonra elleri ile çenesini sıvazladı. Şuan da avuç içlerini öpmemek için kendimle bir savaş veriyordum. Galip çıkma üzeriydim ama mağlup da çıkabilirdim. Ah. Onu öpmek... Delilik ve rezillikten farksız olurdu ya.
"O zaman birbirimize yardım etmekten başka bir şeyimiz yok ya ortak. Her şeyi beraber yapacağız."
"Pekala. Bana uyar. İlk rakamdan başlayalım."
Hafifçe bir el çırptıktan sonra, önünde duran çizgisiz kağıtları aldı ellerine. Bense onu izlemeye başlamıştım bir kere. Sonsuza kadar da burada öylece onu izleyerek zaman geçirebilirdim ancak işte her şeyin bir sonu vardır klişesi burada devreye giriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Her Şey
Teen Fiction''ve ben sende hiçbir şeydim, sen bende her şeyken.'' &&& Biri diğerinin her şeyi iken, diğeri ondan bir haber; Üç yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen talihsizlikler. Ne yaşanırsa yaşansın, en ufak bir umuda tutunan ama hayatta kalamayan bir genç kı...