Final teorileriniz var mı? Varsa #finalteorim ile yorumlarınızı bekliyorum!
Multimedya: Miraç
47. Bölüm
Haziran ayının son demlerinde olmak demek sıcaklıkların günbegün artması demekti ve şuanda anneme bana şort giydirdiği için büyük bir minnet duyuyordum. Havalar daha şimdiden böyleyse ağustos ayında halim ne olurdu, hiçbir fikrim yoktu. Gerçi şuan bunu düşünmek istediğimden emin değildim.
“Susadım.”
“İlerideki büfeden alırım.”
Arkam ona dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ve ben bu durumdan oldukça rahatsız olmaya başlamıştım. Sağ elimle emir verdiğim arabamı durdurdum ve önüme bakınarak konuştum.
“Yüzünü göremiyorum. Yanımdan yürürsen seni ısırmayacağım Miraç.”
“Şey... Ben sadece yardımcı olmak için...”
İfadesiz şekilde çıkan sesimin soğukluğuna aldırmadan “Yardımcı olduğun falan yok. Tekerlekli sandalyem kendisi gidebiliyor.” dedim. Hareket aygıtını ileriye yönlendirdim ve onu beklemeden ilerlemeye başladım. Yolun kenarından tıngır mıngır giderken Miraç da bana yetişti. Tek kelime dahi etmeden bahsi geçen büfeye geldik. Cebimde duran parayı çıkarttım ve ona uzattım.
“Polo da alır mısın?”
“Koy o parayı cebine.” deyip içeriye girecekti ki onun bileğinden tuttum ve gitmesine izin vermedim. “Miraç, istersen beni sinirlendirme. Kendi alacaklarımın parasını ben öderim.”
“Koy dedim Lena.”
“Ben sana koyacağım bir tane ama hiç hoş olmayacak. Erkeklere muhtaç değiliz.”
“Feminist bir insan olduğunu unutmuşum.” Sonunda uzattığım parayı aldı ve bana bayık gözlerle bana bakmaya başladı. “Bekle burada, hemen geliyorum.” Miraç büfeye girerken bende etrafı incelemeye başladım. Karşıdaki park yine tıklım tıklım doluydu. Çocuklar ordan oraya bok varmış gibi koşturuyordu. Onları gördükçe yürüyemediğim için içime bir su serpiliyordu.
“Siparişlerin geldi.”
Elinden suyu ve naneli şekeri kaptıktan sonra önce suya yeltendim. Buz gibi soğuk suyu kana kana içtikten sonra paketi açtım ve bir şekeri ağzıma götürdüm. Şeker ağzımda soldan sağa ilerlerken bende arabamı ilerletiyordum. Miraç da bu sefer tıpkı istediğim gibi yanımdan yürüyordu.
“Konuşmayacak mısın? Tekrardan eskiye mi döndük?”
Şekerin ağzımda bıraktığı tatla dudaklarımı kaldırdım ve “Bilmem. İyi böyle.” dedim. Onunla konuşmak istememin tek bir nedeni vardı. Ona yenilmekten korkuyordum. Onunla konuşursam, beni güldüreceğinden emindim. Onunla birlikte en ufak bir mutlu anım oluşsa, ben ona yenilirdim. Ona inanırdım. Bizim için hâlâ bir umut olduğuna inanır, onu unutma planım suya düşerdi. Benim istediğim bu değildi. Ben artık bir şeyleri başarmak istiyordum.
“Bütün gün beraberiz. Buna ihtiyacımız olacak.”
“Benim ihtiyacım olan şey senden uzak olmaksa?”
Kaldırıma çıktığımdan emin olduktan sonra gözlerimi ona çevirdim. Birkaç saniye göz göze kalmış bir şekilde durduktan sonra cevap vermeyeceğini anladım ve gözlerimi yola çevirdim.
“Bende öyle düşünmüştüm.”
Diğer kaldırıma çıkarken hızımı alamadım ve kendi kendime geriye gittim. Tekrardan çıkma hamlesinde bulunurken Miraç büyük bir çeviklikle hemen arkama geçti ve kendimi kaldırmama yardımcı oldu. O sırada sokakta duran birkaç insan dikkatimi çekmişti. Gerçi yürümeye başladığımızdan beri çekiyordu. Yolda rastladığım, o hiç tanımadığım insanlar bile çok sinir bozucu olabiliyorlardı. Beni sinir etmelerinin nedeni tuhaf bakışlarından başka bir şey değildi. Bizi görenler kendilerini yürümekten tamamen soyutluyor ve bize odaklanıyorlardı. Kısa süreli bir bakışma yaşıyorduk ve bu normal bir bakışma değildi. Bana hüzün dolu bir şekilde baktıktan sonra minnet duygularını kabartarak Miraç'a bakıyorlardı. Kim bilir bizim hakkımızda neler düşünüyorlardı... ‘Kız sakat kalmış ama vefalı sevgilisi(!) her daim onun yanında.’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Her Şey
Teen Fiction''ve ben sende hiçbir şeydim, sen bende her şeyken.'' &&& Biri diğerinin her şeyi iken, diğeri ondan bir haber; Üç yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen talihsizlikler. Ne yaşanırsa yaşansın, en ufak bir umuda tutunan ama hayatta kalamayan bir genç kı...