(Multimedia: Lena
Bölüm Şarkısı: The
Originals Soundtrack| Dark Star.)-29-
Miraçlar'dan çıktıktan
sonra hızlı adımlarla yürümüştüm. Kulaklığımla dinlediğim şarkı ikinci
tekrarını yarılamışken aklımdakileri susturmayı başaramamıştım. Kafamdaki düşüncelerden kurtulmak için müzik dinlemeye başlamıştım ancak aklımdakiler susmadığından müziği bile duyamıyordum. Tek istediğim kafamdakilerin susmasıydı. Birde bu sokaktan uzaklaşmak iyi olurdu.Resmen bana ona aşık olup olmadığımı sormuştu! Haydi ama!
‘‘Ah!’’
Elimi alnıma götürdüğümde
acı içinde inledim. ‘‘Siktir!’’‘‘Evladım, önüne bakmazsan toslarsın işte bir direğe! İyi
misin sen?’’Karşımdaki siyah
pardesölü kadına baktığımda hızla kafamı salladım. ‘‘Ben iyiyim. Teşekkürler.’’ Elini yavaşça omzuma vurduktan sonra ‘‘Dikkat et çocuğum kendine.’’ diye tembihledi. Türkleri bu yüzden çok seviyordum. Karşılıksız iyi niyet dolulardı.‘‘Sizde kendinize dikkat
edin.’’‘‘İyi günler sana
çocuğum.’’ dedikten sonra gülümsedi ve benden uzaklaşmaya başladı. Bende aynısını diledim. Yaşlı insanları seviyordum. Onlarla konuşmayı daha çok seviyordum. Çünkü onlar yılların insanıydı ve naftalin koktukları kadar, tecrübe de kokuyorlardı.Yaşlı teyze tamamen
kaybolana kadar ardından baktım. Derin bir nefes alırken önüme döndüm ve yolumda ilerlemeye devam ettim. Gideceğim yer yakında değildi. Hastaneleri sevmezdim ama tıpkı bir mezarlıktan korkmamayı nasıl birini kaybedince anlıyorsak, hastaneler de, benim
için öyle olmuştu. Birini oraya kaptırınca gözümde değer kazandırmıştı.On dakika boyunca aralıksız yürüdüğümde üç şarkı bitirmiştim. Şuanda isimlerini bile hatırlamıyordum ama dinlemiş olmuştum. ‘‘Ah!’’ Dudaklarımın arasından tiz bir inleme kaçınca yine mi bir elektrik direğine tosladım diye sinirlendim. Üçüncüsünde elektrik çarpacak ve ölecektim sanırsam.
Kafamı yerden kaldırdığımda şaşkınlığa uğradım. Yiğit
ve Alp tam karşımda duruyorlardı. ‘‘Dikkatli ol sarı. Çok sakarsın.’’ Yiğit bana bakarken kendinden emin bir şekilde gülümsedi. ‘‘Üzgünüm fark edemedim sizi.’’ diye mırıldandım.‘‘Siz burada bekleyin. Markete uğrayıp geliyorum.’’
Daha ne olduğunu bile anlayamadan Yiğit
yanımdan sıyrıldı. Kafamı kaldırdığımda karşımdaki markete baktım. Çoktan yol almıştı. ‘‘Gel. Şuradaki banklardan birine oturalım.’’ Alp'in önerisine sadece usulca kafamı salladım. Sanki ona edeceğim her kelime beni
daha çok sevmesine yol açacakmış gibi geliyordu. Onunla tek kelime dahi konuşmak istemiyordum. Çünkü ben onun aşkına hiçbir zaman karşılık veremezdim.‘‘Nasılsın Lena?’’
Konuşma başlasın
istemiyordum. Ne diye Yiğit'in sözünü dinleyip onunla kaldıysam!‘‘Her zaman olduğum
gibiyim. Sen?’’‘‘Kırgınsın, yorgunsun, mutsuzsun o zaman.’’
Kafamı sağ tarafa çevirip baktığımda bana bakmadı. Önünden çok az gözüken deniz manzarasını izliyordu.
‘‘Beni tanıdığını unutmuşum.’’
‘‘Beni ne zaman
hatırladın ki?’’ dediğinde yutkundum. Bakma sırası ondaydı. Gözlerini kaçırma sırasıysa bendeydi.‘‘Alp.’’ dedim ve kalbimi gösterdim. ‘‘Her şeyimi biliyorsun. Dertlerimi, üzüntülerimi... Lütfen
sende burayı acıtma.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Her Şey
Teen Fiction''ve ben sende hiçbir şeydim, sen bende her şeyken.'' &&& Biri diğerinin her şeyi iken, diğeri ondan bir haber; Üç yıl boyunca ardı arkası kesilmeyen talihsizlikler. Ne yaşanırsa yaşansın, en ufak bir umuda tutunan ama hayatta kalamayan bir genç kı...